English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ E ] / Eat

Eat tradutor Inglês

71,591 parallel translation
Köpeklerle yemek yiyip uyumak zorunda değilsin.
You don't need to eat and sleep with hounds.
Seni yemeliyim.
I need to eat you.
Dostu cesedini dingolar yemesin diye mağaraya sürükledikten sonra şehre döndü.
His mate dragged his body into the cave so the dingoes wouldn't eat the corpse, made his way back to civilization.
# Seni yesin diye bıraktım #
♪ Let it eat you raw ♪
Pasifik'te bir volkanın içinde büyük bir yumurta olduğuna inanıyormuş. Ve bu yedi-başlı devasa deniz canavarının 14'ünde hepimizi yiyeceğine ikna olmuş.
Apparently, he thought there was some big egg in a volcano in the middle of the Pacific, and he was convinced that this giant seven-headed sea monster was gonna hatch on the 14th and eat us all.
Kahrolası "Bugüne Özel". Kapak olsun sana.
Fucking "Today's Special." Eat it, you fucker.
Bunu ye geri zekalı.
Eat this, you idiot.
Ama maaş çeklerimi yemek zorunda kaldım.
But then I had to eat all my paychecks.
Önce bir şeyler yiyin.
Why don't you grab a bite to eat first.
Ve onunla başa çıkmazsan seni canlı canlı yiyebilir.
And it'll eat you alive if you don't deal with it.
Annem, oyuncular ne bulsa yerler, diyordu.
Mother said that actors will eat anything.
Ne zaman yemek yiyeceğiz?
When are we going to eat?
Aslında ben et yemem.
Um, actually I don't eat meat.
Yemeği odamda yesem sakıncası olur mu?
Hey, actually is it ok if I just eat in my room?
Büyüyen çocuklar el ve ayakları yokmuş gibi yiyorlar?
Growing boys eat like their limbs are empty, hmm?
Düzgün yemek yemeli, ilaçlarını almalı ve dikkatini toplamalısın.
You need to eat properly, take your medicine, and focus.
- Yerim.
I'll eat it.
Ancak dikkatli değilseniz, Kelimenin tam anlamıyla Seni canlı dene.
But, if you're not careful, it will literally eat you alive.
Yaptığı tek şey yiyin, yiyin, yiyin.
All he ever does is eat, eat, eat.
Gazetecilerle.
- Yes? - What does it eat?
Herkese yiyecek bir şeyler getireyim.
Um, I'll... I'll get everyone something to eat.
Yediğiniz etin kokusunu alabiliyorum Bay Cyrus.
I can smell the meat you eat, Mr. Cyrus.
- Akşam yemeği dışarıda yiyelim.
We'll eat out tonight. Okay? - Bye.
Hadi yiyeyim.
Let's eat.
Rohan, eğer yemek istemiyorsan gidip yatalım.
Rohan, if you don't want to eat let us go to bed.
Bir şeyler yer misiniz?
Would you like something to eat?
Yanlışlıkla bile abur cubur yemesine izin vermeyeceğim artık.
I won't let him eat junk food again even by mistake.
Mumlar eriyince zamanında yiyememiştim.
I didn't eat it in time so the candles had melted.
Çok iç karartıcı.
Don't eat the lunch by yourself. It's sad.
Burada yiyebilmek için üç saatlik yoldan gelmiş.
She took a three-hour train to eat here.
Yiyelim işte.
Let's just eat.
Ama herhangi bir şekilde garipleşirse, daha doğrusu sen garipleşirsen kulaklığımı takıp bir podcast açacağım ve yemeğimi yiyeceğim.
- But... - Grazie. If this gets weird, by the way, by which I mean, if you get weird, then I'm gonna put my headphones in, listen to a podcast, and just eat the food.
O kadar yiyip nasıl zayıf kalabiliyorsun?
How do you eat all of this food and stay so skinny?
Ne bulursan yiyorsun.
You eat everything!
Bir şeyler yemek ister misin?
So you want to go eat something?
Bir şeyler ye.
Eat some food.
Yani şimdi yiyeceğimiz siyah gergedandan daha ender bulunan tek şey, para ödediğimiz bir insan.
So, the only thing rarer than the black rhino that we're about to eat, is a person that you actually pay.
Artık Jed'in yediklerini yiyebilirsiniz.
Now you can eat what Jed eats.
Yemek yiyebileceğimiz bir yer var mı?
You know where we can get something to eat?
Yemek yiyorsunuz, çünkü Hang 5'siniz.
You guys eat food because you're the Hang 5.
Sen ne kadar berbat şey yersen, ben iki katını, iki katı hızla yerim.
Whatever gnarly stuff you can eat, I can eat twice as much, twice as fast.
Dostum, beni yeme.
Whoa, man, don't eat me.
İyi beslenme, spor ve harika olmaktan asla vazgeçmeme.
Eat right, exercise and never give up on being awesome.
- Tozumu yut, Tank.
- Eat my dust, Tank.
Yememem mi gerekiyordu?
Was I not supposed to eat that? Heh, heh, heh.
Gününü göreceksin, Tank.
You're gonna eat it, Tank.
Birlikte yerseniz hem mantarın tadını almazsınız hem de sindirimi kolaylaşır.
No, there's no reason why they have to taste like shit. Take a sandwich. See, you eat this, it masks the taste and it provides a good basis in your stomach for digestion.
Evet, yer ayırttım. "Açık büfe."
Yes, I've booked a table. "All you can eat."
Ya da yemek için başka yere gitseydik...
Or two, or one... Or if we went somewhere else to eat...
- Ekmek bulamıyorlarsa Prozac içsinler!
Let them eat Prozac!
Beraber yiyeceğiz.
We eat together.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]