Eater tradutor Inglês
949 parallel translation
Bir Allozorus, etobur bir hayvan, eski zamanların en saldırgan yaratığı.
An Allosaurus - a meat-eater - the most vicious pest of the ancient world.
Yürü, eski sinek yiyici.
On your way, old fly eater.
Hadi yürü, eski sinek yiyici.
Come along, old fly eater.
Onun bir insan yiyen olmadığına inandıramıyorum onları.
I can't convince them he isn't a man-eater.
Seni balmumu-yiyici!
You wax-eater!
- Şu mum-yiyici kocanın hiç bir farkı yok, ondan.
- That wax-eater of yours is no different.
- Çocukları insan yese bile mi?
- Even when the kid's a people eater?
O bir yılan yiyicinin ismi!
That's a snake eater's name!
Sor bakalım. Yiyenden et geldi.
Out of the eater came forth meat.
Yiyenden et...
Out of the eater came forth...
Doğanlar yer.
A hawk is an eater.
Bu kadın adamı mahveder.
A man-eater.
Bu sersem hayvan daha hızlı gitmez mi?
Move, you lop-eared cactus-eater!
O Doyle denen sefil gammaz Suç Komisyonuna ötebileceğini sandı. Dişimle tırnağımla kurduğum bu düzeni tehlikeye atar mıyım?
A deal I sweated and bled for, on account of one lousy little cheese-eater that Doyle bum, who thinks he can squeal to the crime commission.
Ben de âlim değilim, ama her şey ortada değil mi?
I'm just a potato-eater, but isn't it simple as one, two, three?
Bizimkiler gammaz olmadığını biliyor.
The guys know you're not a cheese-eater.
Keşke izin versen de şu gammazı bir pataklasam.
I wish you'd let me go to work on that cheese-eater.
Uzman bir aşçı olduğumu iddia etmiyorum, fakat ben oldukça iyi bir yiyiciyim.
I don't claim to be an expert cook, but I am rather a good eater.
Ateş yiyici Flamo'yu gelip izleyin!
See Flamo! Flamo, the Fire-eater!
Sen gerçek bir kavgacısın.
You're a real fire-eater, you are.
Benim basit zekalı bir afyon yiyici olduğumu düşünüyorsun.
You think me a simple-minded opium eater.
Guipago... Seninle küçük bir gezintiye çıkalım.
Guipago... grey-haired old grass-eater.
Amma da pisboğaz!
Such a big eater
Şu pisboğaza!
That heavy eater
Bay Kek Yiyiciyi fark edip, kızın harçlığını kesince, adam kaçtı.
When I made it clear to "Mr. Cake-Eater" that I'd cut off her allowance he backed out in a hurry.
Seni tatlı düşkünü seni.
You little sugar-eater.
lt's Raja, the famous Bengal man-eater who escaped from the zoo this morning.
It's Raja, the famous Bengal man-eater who escaped from the zoo this morning.
Yamyam olarak doğar.
You're a born man-eater.
Onun elinde aldı ve yaptı adam yiyici.
It took possession of her and made her into a man-eater.
Babalarının insan yiyici olduğunu hatırlamıyor muyum?
Don't I remember the father was a man-eater?
Sanırım bu John'un keçi-yiyicisi.
I think it's John's goat-eater.
Bifteğin kılçığı mılçığı olmaz!
Bone, bone, bone-eater.
Ateş yiyenlere bakmak için bir dakika durmuştum.
I stopped for a minute to look at the fire-eater.
- Zor biri değildir.
He's not a fussy eater.
Sen de tatlıya düşkünmüşsün!
You're a good eater!
- Sanırım bir yiyici var.
I think we've got an eater. What?
Ben ayakkabı yiyicisiyim!
- Get off me. I'm a shoe eater.
Yani diyorum ki, kendini ateşe atan ilk kişi sen olursun.
I mean, you'll turn out to be a real fire-eater.
Ben adam yiyen bir seks delisiyim çünkü evlenmek istiyorum.
I'm a man-eater and a ball-buster... I want to get married.
Aşırı yiyen biriydi.
He was a tremendous eater.
Çok yiyen biri.
Pretty big eater.
Bir et yiyici olabilirsin, evlat -
You can be a meat eater, kid -
Et yiyici olabilirdin, evlat!
You could've been a meat eater, kid!
Oysa "yumurta-yiyici yılan" kendi kafasından 10 kez büyük olan bir yumurtayı, ne onu, ne de kendi kafasını kırmadan yutabilir.
But the egg-eater snake can swallow an egg 1 0 times as big as his head without breaking it or his head.
Bir babun, taşların altında bulduğu tüyler ürperten her şeyi yer ancak bir "yumurta-yiyici yılan" ile karşılaştığında yere düşüp bayılır.
A baboon will eat every creepy-crawly thing he can find under rocks but if he should come across an egg-eater snake he'll fall down in a dead faint.
Bitir beni yamyamım.
Finish me off, my man-eater
Şurada ise bizim ateş yutan, Hint fakirimiz,.. ... hakiki bir ateş dağı ve ayaklı bir alev!
Here our Indian fire-eater, our fakir a living flame, a veritable mountain of fire!
Bibi de aynı, çok titiz ve o da senin gibi olacak.
Bibi's exactly the same, a fussy eater and... she'll be just like you.
Bir etoburdur!
He's a flesh-eater!
Ama asalak biri, evlenebilmek için onun başını derde soktu.
She gets tied up with some cake-eater who gets her into trouble so he can marry her.
Eski bir kurbağa yiyene göre, iyi gidiyorsun.
Me arms were around her... Ah, you're doing well, me old frog-eater.