Edebilirsin tradutor Inglês
7,580 parallel translation
İstediğin kadar inkar edebilirsin. Ama Barry bunu biliyor. Joe biliyor.
You can deny it all you want, but Barry knows it Joe knows it and if I'm gonna be completely honest with myself I knew.
Bu suçları ihbar edebilirsin.
You can report those offences.
Hesabımızı kapatmama yardım edebilirsin. Önce benimki.
You can help me settle our account.
Hayır, bununla mücadele edebilirsin.
No. You can fight this.
Devam edebilirsin.
Now we are ready. You may proceed.
Ama buralarda bir şeylere yardım da edebilirsin.
Well, maybe if you help out around here, we could work something out. What you're doing to me?
Polise sorup teyit edebilirsin.
You could check that out with the police.
- Barın üstünde halen dans edebilirsin.
- You can still dance on this bar.
Kendi sınıfından ötesini düşünemeyecek kadar dogmatiksen istifa edebilirsin.
But if you're too dogmatic to see beyond your own classroom, you're welcome to resign.
18. yüzyıldan kalma İngiliz gümüşüymüş sen tasdik edebilirsin diye düşündüm.
Said it was 18th-century Britannia silver, so I thought you might be able to authenticate it.
Ama istediğinin sadece bu olmadığını tahmin edebilirsin.
But you don't think that's all he wants.
Ekmek parçaları gibi takip edebilirsin.
You can follow it like a trail of bread crumbs.
İstediğin zaman ziyaret edebilirsin.
Feel free to visit whenever you like.
Umarım sende kendine kendine yardım edebilirsin diyeceğim ama yapamazsın.Sadece ben varım.
I wish you had a you to help you, but you don't. You only have me.
- Güzel. Öyleyse bana yardım edebilirsin.
Now you can help me.
Artık uygun bir kıyafetim olduğuna göre makamıma giderken bana eşlik edebilirsin.
Now that I'm suitably attired, you can escort me to my chambers.
Çok... Başka bir iş ararken bu işe devam edebilirsin.
It was so... you can stay working at this job while you look for another job.
Sahip olduğun güçle zaten tüm düşmanlarını alt edebilirsin.
W-with all your power, you could destroy any foe.
Onu arayabilir, takip edebilirsin.
You can look for her. You can keep tabs.
Ve benden nefret edebilirsin, iğrenebilirsin, istediğini hisset çünkü doğrusu, ben umursamayı bıraktım.
And you can hate me, you can be disgusted, you can feel whatever it is you wanna feel because frankly, I'm beyond caring.
- Robin gözlüğüne kavuşmana sevindim şükranlarını beni rahat bırakarak ifade edebilirsin.
- Robin... I'm glad that you have your glasses back. You may express your gratitude by leaving me in peace.
- Eveti cevap olarak kabul edebilirsin.
- Take yes for an answer.
Yani, o zaman, benim için mutlu olmaya devam edebilirsin ama bence kendin için mutlu olmaya başlasan daha iyi olur, çünkü seni geri alıyorum.
Okay, well, you can keep being happy for me, but you better start being happy for you, because I'm bringing you back.
Elde etmek için neler yapmaya hazır olduğumu tahmin edebilirsin o zaman.
Then you can imagine what I'm willing to do to get it.
Belki bu saçma sapan bülten için bir açıklama koordine edebilirsin o zaman.
Maybe you can coordinate an explanation for this bullshit bulletin.
- Şehri kurtarmamıza yardım edebilirsin.
- You can help us save this city.
Elinde değil biliyorum. Ama bu hissi kontrol edebilirsin.
It feels unnatural, I know, but you can dominate the urge.
Sen de bana eşlik edebilirsin.
Perhaps you'd like to accompany me?
Ya da günümüz gençleri gibi telefonunla oynamaya devam edebilirsin.
Or you could just keep checking your phone like a teenager.
Aktife geçersek ne kadar zamanda ateş edebilirsin?
How fast can you target once we go active?
Annem bir canavar ama benim canavarım. Ölmesini istemiyorum. Devam edebilirsin.
Look, she's a monster, but she's my monster, and I don't want her to die, so just keep going.
Adama 500.000 $'a kadar teklif edebilirsin.
So I'm authorizing you to go up to $ 500,000.
Adama 500.000 $'a kadar teklif edebilirsin.
I'm authorizing you to go up to $ 500,000.
Bana şöyle hitap edebilirsin :
You may call me... The Duchess!
Bir arkadaşım tehlikede ve onun kurtulmasına yardım edebilirsin.
I have a friend who's in danger, and maybe you can help save him.
Kabul edebilirsin ve edeceksin.
You can accept it, and you will. It's yours.
Doğruluk payı olduğu için ve birine söylemem gerekiyor. Sana güveniyorum ama benden nefret edebilirsin.
Mostly'cause I'm afraid it's true, and I need to tell someone, and I trust you more than anyone, but it might make you hate me.
Bak, aptalca oynayabilirsin, etrafta dans da edebilirsin fakat ikimiz de durumun kötüye gittiğini biliyoruz.
Look, you can play stupid and dance around it all you want, but we both know it's getting worse.
İşte o zaman o köprüyü yeniden inşa edebilirsin.
Then maybe you can rebuild that bridge.
Kaderini sen kontrol edebilirsin Julian.
There is no certainty.
Beni sizin şu organizasyonunuza katılmaya ikna edebilirsin.
Um, you... you could try to recruit me to that organization of yours.
Tabloların arasında gezerken... Maura'nın uzman görüşüne göre... sahte bir tablo gördüğümüzde ne kadar... şaşırdığımızı tahmin edebilirsin...
So you can imagine, um, how shocked we were when we happened across, uh, a painting that, in her expert opinion,
- belki bana bir şeyde yardım edebilirsin?
- maybe you could help me with something? - Mm-hmm.
Evet, ikincisinde bana yardım edebilirsin.
Yeah, you can help me with the second one.
Tabi, eğer mücevher götürürsen kıyafetlerle takas edebilirsin...
Of course, if you bring jewelry, you can trade it for clothes
Frankie'nin pornolarını bulmamda bana yardım edebilirsin.
You can help me find Frankie's porn drawer.
Ölümden kaçınmak zorundasın ve artık bu sembolü takas edebilirsin.
You have avoided certain death and you may now exchange it for... A token.
Ya da sadece tek bir kadını mı tatmin edebilirsin?
Or is it that only one woman could satisfy?
Beni yok edebilirsin ama Randall ölür.
You can crush me, but Randall will die.
Sen etrafı kolaçan edebilirsin.
You can go and look.
Eğitimine devam edebilirsin.
You can continue your education.