Eeee tradutor Inglês
439 parallel translation
Bir çeşit blöf yapmıştı. Eeee!
He made some kind of a bluff.
- Eeee?
- Well?
Eeee?
So?
Eeee?
- Well?
Eeee?
Well?
- Eeee?
- So what?
- EEee... onu salonda bıraktık.
- Well... we left him back at the saloon.
Skeç, eeee şeyy... Masamın üzerinde.
It's, uh... right here on my desk now.
Skeç, eeee şeyy... -
It's, uh -
Eeee, ne bekliyorsunuz?
Well, what are you waiting for?
Eeee sepet?
Eh beh basket?
Eeee...?
Yeah?
Eeee?
Yeah?
Eeee.
Well.
- Eeee! ...
- Yeah, yeah...
Eeee?
I'm waiting.
Eeee bir çeşit işarete ihtiyacımız olacak, değil mi?
Well we'll have to have some sort of a signal, won't we?
Eeee..
Well...
Eeee, her zaman ne yapılıyorsa ya da sen nasıl istiyorsan öyle olsun.
Well, uh, whatever's customary and whatever you think is right.
Eeee, söylesene Şerif son zamanlarda hiç, kötü adam yakalayabildin mi?
Well Sheriff... have you caught any good bad men lately?
- Eeee?
- And so?
Eeee, Salluste?
Well, Salluste?
Eeee?
And?
Eeee çocuğun işi öğrenip öğrenmediğini nasıl anlayacağız ki?
Well... how do you know the kid's any good?
Eeee.
Well...
- Hiç sorma, babam...
Don't ask... My Dad... Eeee?
Eee?
Eeee?
Eeee, isteklerimizi.
Uh, I want to.
- Eeee.
- Uhh.
- Eeee...
- The, er...
- Eeee?
- And?
Eeee, buradan, bu topraklardan, senin birçok kız ve erkek talebelerin, saygıdeğer ve önemli yurttaşlar, ee, doktor, mühendis ve avukat olmak için şehre göçettiler.
Err... here, from this land, many of yours shepherds and shepherdesses have left to cities, to become honourable and respectful citizens, err..., doctors, engineers, and... lawyers.
Eeee nasıl biri Mrs. Dowson?
Well, what's she like, Mrs. Dawson?
- Eeee, Pohpohladım.
- Well, I'm flattered.
Eeee..
Well..
"Eeee, aslında, Amerikan şairlerine çok aşina değilim" derken buldum.
Erm, actually, I'm not too familiar with the American poets.
Eeee Kalides ne yapıyor?
What were you doing with Kalides?
- Eeee?
- So?
Eeee, nasıl buldun?
So what do you think?
- Eeee nasılsın?
- So how you doing?
Eeee...
So...
- Eeee? - Bayan.
Well?
Eeee...?
WELL?
Eeee, eğer, uh, yapabileceğim birşey varsa, beni haberdar edin memur bey.
Well, if, uh, I can do anything, Officer, you let me know.
- Eeee alabilir miyim?
- Well, can I?
Eeee?
So!
- "Biz" de ne demek? - Eeee...
Who are the "we"?
Hayır, o değil, diğeri!
Can you say... "duh-eeee?"
Eeee...
Uh...
- Eeee?
- So? Oh?
Eeee bu sefer ne oldu?
Well, what is it this time?