Emu tradutor Inglês
77 parallel translation
... döllenmemiş emu veya devekuşu yumurtası.
... in unfertilized emu or ostrich eggs.
Yoksa emu muydu?
Or emu?
Kadının adı, Emu O'Hara.
Her name is Emu O'Hara.
- Tanrım, Emu, sen...
- Goodness, Emu, you... He...
Emu onun kendini öldürmesini istedi.
She wanted him to kill her.
- Emu... 16 kişi ölmüş, Emu.
- Emu... 16 people died, Emu.
- Yani? Vancouver'dan gelen yolcu listesini ele geçirdik. Emu O'Hara'nın hastaneden ayrıldığı gün.
We obtained a list of passengers departing Vancouver the day Emu O'Hara left the hospital.
- Emu O'Hara mısınız?
- You are Emu O'Hara?
Emu O'Hara... Öldü.
Emu O'Hara... is dead.
Bir de emu diye bir şey varmış.
And they got some thing called an emu.
Emu?
Emu?
Senin minik, iktidarsız, gıcık..... bir Nazi olman nasıl bir sebep?
Because you're a tiny, impotent Nazi..... with a bug up his butt the size of an emu?
Deve kuşu çiftliğiymiş!
Emu farm? [Laughing]
Annenin deve kuşu çiftliğinde tıkılıp kalmak istemiyorum.
This better work, boy. I don't wanna wind up... working on your mother's emu farm.
Çocukken Nilu seni Şankaraçarya tapınağına götürmüştü ya.
Remember, Emu used to take you to Shankracharya'Lemme as a mm?
Fry, seni beyinsiz korkak!
Fry, you emu-bellied coward!
- Emu.
- Emu.
- Soldan sağa, bir kuş... emu.
- 32 across. Rare bird - emu.
Evet. Ally'nin tek görmek istediği deve kuşu yavrusuydu.
Yeah... and all Ally wanted to do was see Baby Emu, but it never came out of its thing.
Emu familyasının da seçmeleri gereken benzer, zor bir karar vardır.
Emu families have a similar hard choice to make
Devekuşu ya da ördekten değil gerçek tavuklardan direk size geliyor.
Not ostrich, or emu, or goose. It's straight from the chicken to you.
... girmem konusunda beni heyecanlandırdı.
about going in on an emu farm.
APB.
The EMU.
İşlenmiş devekuşu kemiği.
It's treated bone from an emu.
yok olmanın eşiğindeki birşeyleri yemek isterdim, bilirsin, son devekuşu yada mirket gibi.
I'd want to eat something on the brink of extinction, you know, like the last emu or a meerkat.
Evet, bu noktada, sen daha çok bir... devekuşu gibisin.
Yeah, at this point, uh, I'd say you're more like a... like an emu.
Güzel Ernie, devekuşu ha.
Good one, Ernie- - emu.
Hey, devekuşu, şuna bak.
Hey, uh, hey, emu, check it out.
- Tam olarak koşucu devekuşu.
And the car hit a sort of ostrich. An emu, to be precise.
Ben sadece gezinen devekuşuna bakıyordum...
I was just keeping an eye out for roaming emu...
[Yaralı devekuşu taklidi yapar]
[Boy imitates wounded emu]
Rod Hull ve Emu gibi mi?
Like Rod Hull and Emu?
EMU'daki güç gereksinimlerini karşıladık.
We matched the power requirements down to the emu.
Bir devekuşunu yakalamak için en uygun zaman, onun korktuğu zamandır.
The best time to catch an emu is when he's freaked out.
- Evet, devekuşu avcısı.
- Yeah, emu hunter.
- Devekuşu avcısı.
- The emu hunter.
Bir dahaki sefere devekuşunun altını bağlarız.
Next time we put the emu in a diaper. Mm-hmm.
Emu.
Emu.
Evet!
I want to call her an emu, but I want to save it for, you know... Yes!
Rod Hull ve Emu hala hayatta olsalardı kesin onları Pringles reklamlarında oynatırlardı.
I think if Rod Hull and Emu were still alive, they definitely would have used them to advertise Pringles.
Ama koşucu devekuşu yok.
What we don't have is an emu.
- Emu.
Emu.
Bir keresinde onu bir emu öldürürken gördüm.
I saw her take down an emu once.
Emu mu?
An emu?
2008'de emlak işi patladığında arkadaşı Ruth Ann'le fazla para için emu yetiştirdiler.
When the real estate bubble burst in'08, she and her friend Ruth Ann raised emus for extra cash.
Emu mu?
Emu?
- Bu bir kuş!
It's emu!
Koca bir köpek kıyafeti giyip, omuzlarında büyük sahte bir devekuşu ile o köşeden çıktı.
He just changed into a giant dog suit and came around that corner with a big fake emu over his shoulder.
- O devekuşu değildi.
- It wasn't an emu.
- Song Chul ong!
- SONG Emu-hung'.
Emu mu o?
Is that an emu?