English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ E ] / Engin

Engin tradutor Inglês

645 parallel translation
Üç buçuk milyar yıl önce gezegenimiz tek bir engin okyanusla kaplıydı.
Three-and-a-half billion years ago, our planet was covered by a single vast ocean.
Eğer bu püskürmelerden biri sırasında burada olsaydınız kilometrelerce uzaktaki engin dalgalanan bulutların size doğru geldiğini görürdünüz.
If you'd been here during one of these eruptions, you'd have seen vast billowing clouds in the distance coming towards you, kilometres away.
Afrikalı Büyücünün güçleri engin bir deniz gibiydi.
Great was the might of the African Sorcerer
Kar engin bir deniz gibi.
Snow is like a wide sea.
Sakin sulara, altın renkli engin denize.
Still waters and the great golden sea.
Engin.
Vast.
Hayat kıpırtılarıyla dolu engin ve gizemli bir sessizlik geceyi dolduran tuhaf hayvan bağırtıları.
A vast, mysterious silence vibrant with life... strange cries in the night.
Bu tür işlerde engin deneyimim vardır.
I've had vast experience in these matters.
# Bu engin saflığın sebebi # # denizde insanların # # az ve birbirinden uzakta olmaları olmalı. #
The cause of this vast purity Must be That men at sea are few and far between
Mavi de o engin, açık gökyüzünün mavisi.
The blue was the blue of the free, open sky.
Evet, bayım, insanların tepelerimizin zirvelerinden baktığı dağlardan daha yüksek, denizlerden daha engin gerçekler vardır!
Yes, sir, there are great truths higher than mountains and broader than seas that people look for from the tops of our hills!
Resim hakkında engin bilgilere sahip birisi bizimle konuşacak. Bana göre... Kendisi, Amerika'nın önde gelen ressamlarından.
He's well-qualified to speak to us about painting because, in my opinion he is one of America's foremost exponents of painting.
# Engin gökyüzü geniş ve yüksek...
The prairie sky is wide and high
Bu iş bitince engin denizde kendini darağacında bulursun
For when it's all over a jolly sea rover drops in on his friend, Davy Jones
Ama hain sular hep çıkışı tıkadı, salmadılar ruhumu ; bırakmadılar, boşluğa, o engin özgür havaya kavuşsun. Soluk soluğa çırpınan bedenimde sıkışıp kaldı. Neredeyse geğirip denize püskürtecektim ruhumu.
But still the envious flood kept in my soul... and would not let it forth to find the empty, vast and wandering air... but smothered it within my panting bulk... which almost burst to belch it in the sea.
Pers İmparatorluğu'nun ne kadar engin olduğundan haberin var mı?
Do you know how vast the Persian Empire is?
Başka radyasyon patlamaları da varsa kıtalar ve denizler arasında gezinen başka bulutlar varsa başkaları da bu yeni, engin dünyaya benim ardımdan gelmez mi?
If there were other bursts of radiation, other clouds drifting across seas and continents, would other beings follow me into this vast new world?
Bu engin, yaradılmış âlemin bir mânâsı olmalıydı.
All this vast majesty of creation, it had to mean something.
Denizlerden daha engin bir görünüm vardır.
There is a scenery larger than the sea.
Gökyüzünden daha engin bir görünüm vardır.
There is a scenery larger than the sky.
İşte, engin okyanusun ortasında Atlantis yer alıyor.
Here, amid our vast ocean, is Atlantis.
Ancak hiçbir okyanus gücümüzü ve hırsımızı durduracak kadar engin değil.
But no ocean is large enough to our power to insure and our ambition.
Doktor Wieck, acaba engin tecrübelerinizden yararlanarak bize.. .. Adolf Hitler iktidara gelmeden önce Almanya'da hakimlerin durumundan bahsedebilir misiniz?
Dr Wieck, would you, uh... would you tell us, from your own experience, the position of the judge in Germany prior to the advent of Adolf Hitler?
Ama bir savaş patlak vermişti ve sonucunda engin yeni araziler zengin İspanyol isimleriyle Birlik'e katılmıştı :
and in the end vast new territories came into the Union along with their rich Spanish names :
İçlerinde en cesur olanlar sığır yetiştiricileriydi, onlar engin toprakları kendi yönetimlerine aldılar ve onların yasası kiralık silahşörlerin yasasıydı.
The boldest of these were the cattlemen, who seized the wide-open range for their own personal domain, and their law was the law of the hired gun.
Amerika iyi yemek için haykıran engin bir çorak bölge.
America is a vast wasteland crying for the culture of fine food.
# Mutlu yüreğinde başlatır engin bir aşkı
# Starts your happy heart a-thundering I love you
Jim'in hikayesi, Kraliçe Victoria'nın ticaret filosunun engin bir ticaret imparatorluğuna hizmet ettiği yıllarda başladı.
The story of Jim begins when Queen Victoria's fleet of merchant ships served a vast empire of trade and commerce.
Bu engin kültürle donatılmış bir film. Elbette biz sadece küçük bir bölümünü alabiliyoruz.
It is a long film, and, of course, we could show you only a small portion of it.
Bu çöl zamanında engin bir okyanusmuş.
This desert, was once a vast ocean.
Muazzam büyük, altın kızılı ejderha orada yaşıyor vaktiyle Dale'ın mücevher madeni olan engin salonda uyukluyordu.
There he lay, the vast, red-gold dragon, fast asleep in this immense hall that once was the jewel mine of Dale.
İnsanlarla iletişim kurmak için ne kadar çabalasan da... Sanki engin bir okyanusun ortasında bağırıyormuşsun gibi hiçbir yanıt alamıyorsun.
No matter how hard you try to reach out it's like calling out in the middle of the wide ocean - there's no response at all.
Yer şekilsiz ve boştu ve engin yüzü üzerinde karanlık vardı.
And the Earth was without form and void... and darkness was upon the face of the deep.
Teğmen, engin tecrübenizi kesinlikle takdir ediyorum.
Lieutenant, I fully appreciate the richness of your experience.
Simon, Rex'le benim 10 yıldır senin en yakın arkadaşların olduğumuzu kabul et. Yaşımızı veya engin tecrübemizi hiç vurgulamadık.
Look Simon, I think you will admit that, whilst Rex and I have been your closest friends for more than ten years now, we have never at any time stressed our age or our greater experience.
Demek senin büyük, engin çiftliksel beyninde bu tür düşünceler var.
So that's what goes on in that big, wide, wide, outdoor brain.
Çağıldayan dereler, meleyen koyunlar ve dağ göllerinden yansıyan İskoçya dağlarının engin gökyüzünün yarattığı fonda, Ewan Mc Teagle "Hafta Sonuna Kadar Bir Sterlin Borç Versene" gibi şiirler yazmaktadır.
the rush of the mountain stream, the bleat of the sheep and the broad, clear highland skies reflected in tarn and loch form the breathtaking backdrop against which ewan mcteagle writes such poems as "lend us a quid till the end of the week."
Var olun siz, engin denizler, büyük gemiler...
Long live the great sea and boats
'Kara Büyü'hakkında engin bilgi sahibisiniz.
You know so much about the black arts.
Bakış açın doğru CAM ama onda engin bir deneyimin sağlayacağı denge yok.
Your point is well taken, CAM but it lacks the balance that a broader and deeper range of experience can lend it.
Hayır, tam tersine bu eller engin yeşil denizleri kıpkızıI yapar.
No, this my hand will rather the multitudinous seas incarnadine making the green one red.
GÖÇMENLER Çeviri : Engin KAÇA ( Der Neo )
The Emigrants
Çıplak, tanrısız bir boşlukta, kara, saçma bir evrende bir deligömleği oluşturan korku ve aşağılanmanın olduğu engin bir boşlukta küçük bir alev gibi yaşamak zorunda kalan insanın çıkmazı.
The predicament of man forced to live in a barren, godless eternity like a tiny flame flickering in an immense void with nothing but waste, horror and degradation forming a useless straightjacket in a black absurd cosmos.
Bugün ve her gün sana yalvarıyorum ki küçük kızımı cennetinde barındır ve ona sahip çık engin bilgeliğinle yanına aldığın kızımı Amen.
I beseech Thee also today and each day... to let the angels watch over and protect my little girl... whom Thou in Thy unfathomable wisdom tookest unto Thyself... in Thy homeland. Amen.
Tanrım, ulu babamız, engin bilgeliğinde seni yanına çağırdı bu körpe halinle.
God, our Father, in His infinite wisdom... has called you home to Him... still in the bloom of your youth.
Bizler, karanlıkta bırakılanlar için geride kalanlar için dua et. Tepedeki boş ve engin gökyüzü altındaki bizler için.
Pray for us who have been left in darkness... left behind on this miserable Earth... with the sky above us, grim and empty.
Tecrüben daha engin.
Your experience is far greater.
1941'de elde edilen zaferler, Japonya'yı, ölümüne savunulan engin bir koruma çemberine almıştı.
The 1941 victories they had placed Japan behind of a vast protective ring, defended until the o end.
Tiyatro hususunda epey engin tecrübeleriniz var babacan birisiniz. Bay Cohan.
Oh, Mr. Cohan.
Engin şerefimizin yüce yurdunu bir avuç altına satacak insanlar mıyız biz?
as may be grasped thus?
- Demek engin deneyimleri olan bir kadınsın.
- So you're a woman of wide experience?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]