Eskiden tradutor Inglês
23,884 parallel translation
Eskiden derdi ki "Hayatında gerçek aşkla sadece bir kez tanışabilirsin Oswald bulursan koşarak git ona."
She used to tell me, "Life only gives you one true love, Oswald. When you find it, run to it."
Başkan James eskiden çocuklara kitap bile okurdu.
Mayor James used to read to the children.
Eskiden tanıdığım birini anımsattınız da bana.
You remind me of someone that I used to know.
Eskiden tanıdığım birini anımsattınız da bana.
You remind me of someone.
Eskiden tanıdığım birisini hatırlattınız.
You remind me of someone that I used to know.
Eskiden aynalarda insan gördüğünü sanıyordum.
I would've thought you would've been used to seeing people in mirrors.
- Bir gazete haberi. Eskiden yazan kişi Iris West-Allen'dı.
It's a story... it used to be written by Iris West-Allen.
Eskiden ettiğimiz gibi.
Like we used to.
Evet, eskiden tanrıçaydın falan filan.
Yes, yes, you used to be a goddess.
Eskiden o da polisti ve ayrıca taş gibi kadın.
Well, she used to be a cop, and, oh, yeah,'cause she's a knockout.
Eskiden bir aksiyon yıldızıyla evliyken onu boşayıp bir diğeriyle mi evlendiniz?
So you used to be married to an action star, only to divorce him and marry another action star?
- Eskiden annem her sene giderdi.
- My mom used to go to it every year.
Eskiden bir film yıldızıyken artık mafya için milletin bacağını mı kırıyorsun?
So you, former A-list, B-list actor, you're now breaking legs for the Mob?
Eskiden birlikte çalışırdık.
We've worked together.
- Eskiden ben de çok severdim.
You know, this one used to be my favorite, too.
Eskiden atıştığımızı biliyorum ama artık arkadaşız, değil mi?
I mean, I know we've had our differences in the past, but we're friends now, right?
Eğer eskiden cehennemin başında olduğu iddiasına inanıyorsanız evet, kötü adamları cezalandırma konusunda bir şeyler biliyor.
Well, if you believe his claims that he used to run Hell... then yes, he's accustomed to punishing bad guys.
Eskiden her şeyin bir sebebinin olduğuna inanırdım.
I used to believe everything happens for a reason.
Adam eskiden kıçına kadar mor saçlar ve çivili yumurtalık koruyucu ile takılıyordu.
Guy used to roll with purple hair down to his butt and a spiked codpiece.
Eskiden sürekli ondan bahsederdi.
She used to talk about him all the time.
Eskiden sana saygı duyardım.
You know, I used to look up to you.
Adam eskiden kıçına kadar mor saçlar ve dikenli don giyiyordu.
Guy used to roll with purple hair down to his butt and a spiked codpiece.
Eskiden o adamlar 10 milyon falan satardı.
Back in the day, those cats sold, like, 10 mil.
Eskiden birisinin gece dışarıda olmasını sorun etmezdiniz.
Used to be you didn't worry the whole time somebody was out at night.
Eskiden bambaşka bir adamdı, benim Charlie'm.
- He used to be another man, my Charlie.
- Hayır. Eskiden.
She used to.
- Hayır, eskiden öğretiyordum, Artık değil.
No, I used to teach. Not anymore.
Umarım eskiden kim olduğunu unutmazsın.
I hope you don't forget who you used to be.
Ama en azından eskiden tedbirliydi.
But at least he used to be cautious.
Eskiden olsaydı bunları ıslah ederlerdi.
In the old days, they'd be re-educated.
Hatırlıyormusun bana en son birbirimizi eskiden beri tanıyormuşuz gibi dediğini?
Do you remember when you told me you felt like we knew each other before?
Bu yüzyıllarca eskiden kalma.
That was centuries old.
Eskiden yaptığımız türde bir operasyon.
An op, like the kind we used to pull.
Bunu her kim yapıyorsa bizimle alay ediyor. Bizi eskiden sevdiğimiz bir yere göndererek, mahvetmeye çalışıyor.
Sending us to a place we used to love, trying to ruin it...
Evet. Eskiden orayı kapatmalarından sonra bile giderdik.
We used to go to the stables even after they shut them down.
Eskiden Emma ve Audrey'i getirirdim.
I used to bring Emma and Audrey here.
Eskiden karşı sokaktaki itfayede kullanırdım.
It used to be right across the street at the fire station.
Eskiden dostum David Ludwig'in bodrumunda oynardım yedinci sınıfta falandık o zamanlar.
I used to play that in my buddy David Ludwig's basement when we were, like, seventh grade.
Kuzgun - İnsanlar eskiden bunu bilerek yaparmış düşünsene.
To think people used to do this on purpose.
Eskiden ben de tapardım, benim filmim oldukları zamanlarda.
Well, I used to, too, when they were my movies.
O zaman şunu söylemeden edemeyeceğim, eskiden kardeşimle ben sürekli "Kes şunu!" derdik.
Well, then it's only fair to tell you that my brother and I used to say "Oh, stop it" all the time.
Eskiden ikimiz de kendimize düşeni yapardık. Şimdi birlikte o ne istiyorsa.
Well... we used to both do our own thing, and, uh, now we're doing his thing.
Senin durumunda olan kadınlarla eskiden dalga geçerdin.
I mean, you used to make fun of girls like you.
Eskiden de bana hep çirkin olanları ayarlardın. Aman Tanrım.
And do you remember that, in old times, you always used to hook me up with the uglier dudes?
Eğer hassaslığını eskiden gösterseydin, annem kaçıp gitmezdi.
Had you shown this sensitivity back then, she wouldn't have run away.
Eskiden bir tane varmış.
Says she used to have one.
- Eskiden ona asılırdım.
- I used to jerk off to her.
Eskiden yaşlanmanın korkutucu tarafının ölüm olduğunu sanırdım. Meğer yaşlanmanın korkutucu tarafı genç insanlarmış.
I used to think the scary part about getting older was dying, and it turns out that the scary part of getting older is young people.
Eskiden araba çalardım.
I used to steal cars.
Yok canım, eskiden güzeldim.
Oh, no. No.
Eskiden moralini düzeltebilecek anne takım çantasına sahiptim.
I'm sorry.