Esteem tradutor Inglês
1,315 parallel translation
Tanrı için insanın değerini... satirden ayrılamaz olarak görüyorum.
I esteem the value of men for necessarily conceiving god... as inseparable from the satyr.
Bu materyalist, seks güdümlü, boş bir kabuktan ibaret saygınlığı zenginliğinde bulan adam.
This materialistic, sex-driven, hollowed-out shell of a person who locates esteem in his wealth.
O yüzden, saygınlık bunalımında önceliğin olduğunu zannetme.
So don't think you have the priority on the esteem blues.
Bu imza bırakan katillerle ilgili dediklerini hatırladım. Kendilerine güvenleri yok, vücut çalışmak için spor salonuna gidiyorlar.
Well, I remember what you said about signature guys and how they have low self-esteem- - they're always going to the gym to work out- - so I'm thinking gym towels.
Harry kız arkadaşından yeni ayrıldı, kendine güveni yerine gelmedi.
Hey... What you've got to understand about Harry, he's just had a big breakup. His self-esteem is not exactly peaking.
Bu kadın sistematik olarak özgüvenimi yıkmıştır.
This woman has systematically destroyed my self-esteem, okay?
Özgüvenin yıkılmış gibi durmuyorsun.
You don't strike me as lacking self-esteem.
Kendine biraz daha fazla saygı duymalısın.
You have got to have a little more self-esteem!
Kendime saygımla ilgili sorunlarım var.
I have self-esteem issues.
Bunun kendime saygıma bir yararı yok!
Weirdo! That doesn't help my self-esteem!
Saygınlığım bir roket gibi göklerde.
My self-esteem's skyrocketing.
Ama bunu farkedecek kadar kibirli değildim.
Only, I lacked the self-esteem to recognize it.
Öz saygısı ve gururu incinmişti.
His self-esteem and his pride were violated.
Kadın duygusuzlaşmış, kendine güveni yok, kaderci. Fiziksel yaraları yeter zaten.
She's got the numbness, the Iow self-esteem, the fatalism, and the physical injuries kind of speak for themselves.
Sana duyduğum saygı % 69'a yükseldi, ama iki çıkarcının arasında konuşmak gerekirse, Howell'ı sadece seks için mi siktin yoksa ona pis işlerini mi yaptırdın?
My esteem for you has risen 69 percent, but tell me, as one manipulative turd to another, now, did you fuck Howell for the sex or you get her to do some other kind of nasty?
Eğer "Özsaygı" diye bir magazin olsaydı
IF THERE WERE A MAGAZINE CALLED "SELF-ESTEEM",
Özgüvenim daha ne kadar düşük olabilir? Kendi fantezimde yardımcı pozisyonundayım.
How low is my self-esteem that I'm the sidekick in my own fantasy?
Kendine olan saygın, yaptığın işe o kadar bağlı ki.
Your self-esteem is so wrapped up in what you do.
Sanırım bende senin özgüven diyeceğin şeyden pek yok.
I guess I don't have what you would call high self-esteem.
- Çocuğun öz saygısını esas alan hani. - Saçma sapan şeyler.
Where it's all about the childrens'self esteem.
Soyundan çok mu utanıyorsun ki herhangi bir İtalyan'ın yaptığı kötülük özsaygına zarar veriyor?
Are you so ashamed of your background... that any misdeed by an Italian somehow damages your self-esteem?
Her şey senin özsaygınla ilgili.
The whole fucking world's about your self-esteem.
- Çocuğun öz saygısını esas alan hani.
- Where it's all about self-esteem.
Pekala Kelso, biraz haysiyet sahibi seksi kızlar için dolaşmaya çıkalım mı?
All right, Kelso, let's go out cruising for hot chicks with self-esteem problems.
Demek istediğin, saygınlıklarını boşverecekler... tâki tekrar savaşmak için yorgun düşene kadar.
Oh, you mean, undermining their self-esteem... until they're too weak to fight back?
Eğer öncelikleri statü ya da başkalarının görüşleriyse, arzucular. Eğer kendi başarıları ya da kendi görüşleri önemliyse, yenilikçiler.
- If the primary need is security and belonging we call the groups Mainstreamers, if it's status and the esteem of others then it's Aspirers, if it's control it's Succeeders, and if it's self-esteem it's Reformers.
Yoda sana büyük hayranlık besliyor.
Yoda holds you in such high esteem.
Koca bir kendine güven bulutu.
It's a big ol'cloud of self-esteem.
Bunun kendime olan güvenimi ve satışları ne kadar arttırdığına şaşırırdınız.
And you'd be surprised what it's done for my self-esteem, not to mention our sales.
Sana çok kıymet verir. Seni reddedemez.
He holds you in high esteem, he can't refuse you.
Sanki birden kendilerine, saygıları geldi.
It's like they all of a sudden have self-esteem.
Makyaj, adet dönemleri veya öz güven sorunlarının bizi..... ilgilendirmemesi gerekiyor.
We're not supposed to know about makeup or periods or self-esteem issues.
Ya da sana canavar demeleri? Sürekli aşağılanmak ve sonunda kendine olan güvenini kaybetmek aynanın önünden geçmemek için bir mil öteden yürümek?
Do you know what it feels like to be called a freak, to be humiliated day in, day out until your self-esteem is so low, you'd... you'd walk a mile out of your way just to avoid looking in a mirror?
Spor ve özgüvenle ilgili makaleleri okumadınız mı?
Yeah! Haven't you read the studies about sports and self-esteem? !
Bu benim işime yarar.
Mnh-mnh. I wouldn't mind a little self-esteem.
Spor gerçekten özgüveni sağlıyor.
Sports does improve self-esteem.
Bu kendine olan güveni... için çok önemli.
It's going to be so good... for her self-esteem.
Sen çok hassas birisin, bütün o....... reddedilişler kendine olan saygını yitirmene yol açabilir.
You're such a sensitive person. All that rejection. It's got to be hard on your self-esteem.
Şerefimi, saygınlığımı, hayat tarzımı bir kaç dolar için kenara atacağımı mı sanıyorsun?
You think I'd sacrifice my dignity, my self-esteem... my whole way of life for a few, measly dollars?
Kendine saygısı yok.
Honestly, he's got low self-esteem.
Tahmin edeyim, kendine olan saygının düşüklüğü... ve menopoz öncesi... kaygılar seni -
Let me guess, low self-esteem... and premenopausal... concern led you to pursue a series of- -
Param yok, yazmak için vaktim yok, kendime güvenim, cinsel kimliğim.
I've no money, no time for writing, no self-esteem, no sexual identity.
Bu sadece sana saygımı derinleştiriyor.
It only deepens my esteem for you.
Ama başka bir adamın borcunun ödemesi olarak kendini vererek kendini alçaltamazsın.
But you cannot degrade yourself in your esteem... by giving yourself away as payment for another man's debt.
Almanları öz saygılarını yeniden bulmaya itti.
It robbed the Germans of their self-esteem.
Bu yarıda kalmış bir soygun girişimidir.
The police are poorly armed, poorly trained and lack self-esteem.
Ama bizimle devam ederseniz polis Ellen Tenzer'la olan bağlantınızı öğrenemez.
prefers us over the cops. It's uh... good for the self-esteem.
Özgüvenini mahkemedeki sihirli avukatlığından aldığın belli.
You derive your esteem from being this magical little trial attorney.
Artık ikna olmuştum başarısızlık benim için olması beklenen bir kehanetti.
I became convinced my esteem.... Failure was a self-fulfilling prophecy for me.
O bir saygınlık cihazı.
CUSHNIP : It's an esteem device.
İsmimi bu işe karıştırmayın yeter.
My self-esteem will not allow it.