Etti tradutor Inglês
71,513 parallel translation
Bir MR makinesini tuzla buz etti.
Turned an MRI machine into the Fourth of July.
- Ama sonunda ikna etti beni.
- But he finally wore me down.
Ölümü ikisini de paramparça etti.
Her death shattered both of them.
Bu tarz şeyler devam etti mi?
Has that continued?
Eckhart bizi, Ulusal Güvenliğe böcek yerleştirmeye ikna etti. Onları engellemek için herşeyden daha önemli görünüyordu. Sonra Broussard ile tanıştık ve şimdi de buradayım.
Eckhart convinced us to bug Homeland, which seemed like more of a stunt than anything else, and then we met Broussard, and... now I'm here.
Çünkü Dr. Palmer iç kanama geçirdiğini fark etti.
Dr. Palmer found an intra-abdominal bleed.
Birkaç haydutla gelip bizi tehdit etti.
He showed up with a bunch of thugs, threatened us.
Annemi ve kardeşimi tehdit etti.
- He threatened my mom and my brother.
Kaçırılmaya tanık olan şahit, koyu renk bir kar maskesi giyen... şüpheliyi ortalama boyda ve yapıda olarak tarif etti.
The bystander that witnessed the abduction described a suspect of average height and build, wearing a dark balaclava.
Will, temelde bunu kabul etti. Duvara gitmeden önce ya da her nereye gittiyse.
Will basically admitted it, you know, before he went through the Wall or whatever the hell he did.
Beni hasta etti.
It made me physically sick.
İtiraf etti mi?
Did she confess?
Eskiden korktuğum her şey bir anda ortaya çıktı ve beynime nüfuz etti.
I let my mind be invaded by all the things I used to be afraid of that suddenly appeared.
Sonuçta benim için hayatını feda etti, bu yüzden elbette adam için bir şeyler hissedeceğim.
Well, he ended up giving his life for mine, so, of course, now I'm gonna feel something for the guy.
Tekrar çalmayacağına yemin etti.
Swore she would never do it again.
Fikrini değiştirdi, kaşar sevgilisini alıp ülkeyi terk etti.
Changed his mind. Took his chippie and left the country.
1802'de. Şehire temiz su getirmesi için inşaa etti. Kolera salgını ile uğraşıyorlardı.
In 1802... he built it to bring clean water to the city'cause they had an outbreak of cholera.
Ondan şüphe etmiştik, sonra bizim için kendini feda etti.
We doubted him. And then he killed himself for us.
Daenerys Fırtınadadoğan beni aksine ikna etti.
Daenerys Stormborn convinced me otherwise.
Ordumuzu kurdu, Casterly Kayası'nı bildiğimiz hâliyle inşa etti ama lağımlara dokunmadı.
He built our army, he built Casterly Rock as we know it, but he didn't build the sewers.
Ölmeden önce itiraf etti.
She confessed before she died.
Sana ihanet etti.
He betrayed you.
Sana iyi hizmet etti.
He served you well.
Catelyn Stark'ın iki kızını da korumaya yemin etti.
Catelyn Stark's two daughters He swore to protect.
Bu teste çalışman için Sovyet güvenlik teşkilatına bağlı biri sana yardım etti mi?
Did a member of a Soviet security agency help you prepare for this test?
Onun için iyi bir iş bu, hak etti.
It's a good job for him. He deserves it.
Bunun için benden nefret etti.
He hated me for it.
Bir gün bu sandalyede öleceğime yemin etti.
Hm! She swore one day I'd die in this chair.
Nefes beni terk etti.
The breath leaving me.
Ailemle tehdit etti.
He threatened my family.
Bu sadece bir soru Cihazı almak Kendisi inşa etti.
It's just a question of getting the device itself constructed.
Ian benimle birlikte Holden'ı beklemeyi kabul etti.
Ian agreed to wait up for Holden with me.
Fiziksel bedenini bıraktın... burada, Fort Reed'de ve zihnin başka alemlere seyahat etti.
You left your physical body here in Fort Reed and your mind traveled to another world.
Ian benimle Holden'ı beklemeyi kabul etti.
Ian agreed to wait up for Holden with me.
Pastor Ian bize kazadan beri yol gösteriyor ve geçen gece bana eşlik etmeyi teklif etti.
Pastor Ian's been counseling us since the accident and last night, he offered to keep me company.
Seni aşağı davet etti.
He invited you down.
Holden yok etti onu.
Holden destroyed it.
- Polis, üzerinden "Gönül çelen" ve bir sayfası işaretlenmiş olan "Beni Unutma" romanlarının çıktığını ifade etti.
Police say she was carrying a copy of the book Catcher in the Rye, as well as a rather dog-eared copy of Still Alice.
Charlie'yi bulmamda bana yardım etti.
She helped me get to Charlie.
İna beni terk etti ve annene geri döndüm.
Ina left me, and, I went back to your mom.
İtiraf etti.
He confessed.
Kendini akşam yemeğine davet etti.
He invited himself over for dinner.
Seni terk etti, kalbini parçaladı. Bir milyon parça halinde ve o parçaları dişlerinin arasına alıp çiğnedi.
Where she left you, shattered your heart in a million pieces, and then ground the shards between her teeth, yeah?
Beni terk etti, sonsuza dek.
He left me for good.
Vik beni terk etti.
Vik left me.
Bekle, bekle, seni terk mi etti?
Wait, wait, she dumped you?
Ama sonra beni aldattı ve sonra da terk etti.
And then he cheated on me, and then he left.
Eros, Dünya'ya çarparsa Halkın yarısını yok etti, o zaman biliyorsun.
If Eros rammed into Earth wiped out half of your people, then you'd know.
BM doğrudan ifadenizi talep etti.
The UN has demanded your direct testimony.
Kutsal yemini etti.
She spoke the sacred oath.
Stark Hanesi'ne bağlılık yemini etti.
He has declared for House Stark.