Evan tradutor Inglês
3,383 parallel translation
Belki de bize Evan Cross'la olan konuşmanızın detaylarını söylemelisiniz.
Perhaps you should tell us the specifics of your conversation with Evan Cross.
Bu Evan Cross'un yenilgiyi kabullendiği sesine benzemiyor.
I know that's not the sound of Evan Cross admitting defeat.
Evan Cross ve Dylan Weir.
Evan Cross and Dylan Weir.
Evan Cross'un çabalarını desteklemek için yetkilendirildin Magnet Projesini onun hizmetine sunmak içi değil.
You were authorized to support Evan Cross'efforts, not to put Project Magnet at his disposal.
Evan Cross anomalilerin anahtarını elinde tuttuğu için ne isterse yapabileceğini düşünüyor sen ise Evan Cross'un anahtarını elinde tuttuğun için yaptıklarının sonuçlarından kaçabileceğini düşünüyorsun ama bence yapılması gereken aracının, aradan kaldırılması.
Well, Evan Cross thinks he can do whatever he wants because he holds the only key to the anomalies, and you think that you can escape the consequences of your actions because you hold the only key to Evan Cross, but I think what we need to do is cut out the middleman.
Evan'ı götüren adamları takip ettim.
I followed the people who took Evan.
Evan haklıydı.
Evan was right.
Kimse Evan'ın burada olacağını söylemedi.
Nobody told me that Evan would be here.
Evan, Magnet Projesinde bizde olmayan her şey var.
Evan, Project Magnet has what we never had.
Bana göre Evan Cross tanıdığım en akıllı adamlardan biri.
I think that Evan Cross is the smartest man that I know.
Evan o gece bana gelip ört bas etmek için yardımımı istediğinde...
When Evan came to me that night, and he asked me to help him cover it up...
Kabul edersen, telafin için Evan Cross'un anomali tespit ağının nerede olduğunu öğreneceksin.
You agree, by whatever deception is necessary, to persuade Evan Cross to reveal the whereabouts of his anomaly detection network.
Evan Cross bana güvenmeyebilir ama ben onun doğruyu yapacağına inanıyorum.
Evan Cross may not trust me anymore, but I trust that he knows what's right.
O zaman ben de Evan Cross'la başlıyorum.
And why I am starting with Evan Cross.
Evan dedi ki, Hall'ın fikirlerinden birisi bunlara biyomühendislik uygulayarak geçmişte daha temiz yakıt üretmekmiş.
Evan says one of Hall's ideas is to bio-engineer this stuff in the past and make cleaner oil in the present.
İnan bana Evan, şu anda yeni işime doğru gidiyor olmak isterdim.
Trust me, Evan, I would love to be on my way to my new job right now.
Planının tamamına bakman gerek Evan.
You have to look at his entire plan, Evan.
Evan, burada!
Evan, it's up here! It can climb walls!
Bunun, Evan Cross'un hala bir anomali tespit ağına sahip olduğu anlamına geldiğinin farkında mısın?
You realize this means that Cross still has a functioning detection network.
Önce Toby, sonra Evan.
Toby first, then Evan.
Evan madendeki arka plan radyasyonu olduğunu düşünüyor.
Evan thinks that it's background radiation from the mines, but I...
Evan seni bu konuma asla sokmamalıydı.
Evan should have never put you in this situation. He didn't.
Toby, ikimiz de biliyoruz ki Evan söz verdiği anomali tespit ağını yapmayacak.
Toby, you and I both know that Evan is not going to build that detection network that he promised.
Ama haklı olsan bile artık bu işi Evan'ın yöntemleriyle yapmıyorum.
But even if you are, I'm not doing things Evan's way anymore.
Evan'a söz verdim.
I promised Evan.
İşlerin Evan Cross'a göre yapıldığı günler geride kaldı.
The days of Evan Cross setting the agenda are over.
Bir anomali kavşağı olmalı.
[Evan] : It must be some kind of temporal junction.
Şuradakiler de Evan'ın.
Those over there are Evan's.
Evan?
Evan?
Evan Cross?
Evan Cross?
Ne? Evan'ı nereden tanıyorsun?
How do you know Evan?
Evet, ama önce Evan'ı kurtarmam lazım.
Yeah, but I've got to save Evan first.
Evan ve Dylan hala oradalar.
Evan and Dylan are still out there.
- Evan!
Evan!
Evan benden içeri kimseyi sokmamamı istedi.
Evan asked me to make sure nobody else went through it.
Yine de Evan bu durumdan pek mutlu değil gibi.
Evan doesn't seem to be too happy about it, though.
Altı yıl önce, Evan hayatımın yönünü değiştirdi.
Six years ago, Evan changed the course of my life.
Evan, yaşananlar hoşuma gitmiyor.
Evan, I don't like how things have turned out.
Güzel, çünkü Evan'ın karısını öldürmesi gereken dinozor şu anda o kamyonda.
Good, because the dinosaur that's supposed to kill Evan's wife is inside that truck.
O zaman Evan'ı bulalım.
Then let's get Evan.
Evan da böyle diyor.
That's what Evan says. Hmm!
Evan'ın haberi bile olmaz.
Evan might never even know.
Evan...
Evan...
Hoşça kal Evan.
Goodbye, Evan.
Evan'ı tanırım.
I know Evan.
Evan'a söyledin mi?
Did you tell Evan?
Evan'la konuşurum.
I'll talk to Evan about it.
Doğru şeyi yapmak için Evan'ın onayına ihtiyacın yok.
You don't need Evan's approval to do the right thing.
Evan!
Evan!
Evan nerede?
Where's Evan?
Evan'ın karısını kurtarmak mı istiyorsun?
You want to save Evan's wife?