English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ E ] / Evden

Evden tradutor Inglês

14,385 parallel translation
- Git bu evden, hepsi bu.
You're gone. That's all.
O evden ayrılmak çok zor olmuş olmalı.
Leaving that house must have been very difficult.
Babaları bu evden son kez çıkıyor.
Their father is leaving this house for the last time.
O bizi evden yiyor.
He's eating us out of the house.
Evden oldukça uzaktayız.
We are "ray-ray" far from home.
başkaları gelip onu evden taşıdılar.
Good thing they moved her out,'cause I was about to throw her out.
Bu evden önce sert çizgili Frank Prairie stili evler yapar, soğuk beton kullanırdı.
See, before, Frank was all Prairie Style hard lines and cold concrete.
Gecenin bir yarısı evden tüyüyorsun.
You're sneaking in all hours of the night.
Ve bu evden çıkmanın tek yolu Iş rezervasyon etmektir.
And the only way i get out of this house is by booking jobs.
- Sanırım insanlar bu havada evden çıkmadı.
- I think the weather kept people home.
Evden kaçmış.
Runaway.
açıkça evden bırakmaz.
clearly doesn't leave the house.
Bu evden çekip gidebilsek.
Just get away from this house.
Bu evden çekip gidebilseydik.
Just get away from this house.
Ama sadece kartlar yetmez, öyle elimizi kolumuzu sallayarak evden çıkamayız.
You'll need more than the card. We can't just walk out of the house in broad daylight.
Bana kızgın olduğun için üzgünüm, ama sana yalvarıyorum lütfen evden çık!
I'm Sorry, I get that you're mad, but I'm begging you please, get out of the house!
Aaa, dört haftadır ilk kez, şu bizim bay Grainey evden çıkması gereken saatte, evden çıkmadı.
Uh, this is the first time that Mr. grainey has not left... His house at the usual time in four weeks.
Evden ne zaman dışarı çıkacağını nasıl bilebiliriz ki?
Who's to say when he's gonna be leaving again?
Evden çıkana kadar bekleriz, sonra o kahrolası kapıyı kırarız ve o bodrumda neler olduğunu, kendi gözlerimizle görürüz.
We wait until he leaves, we knock that goddamn door down... And we see what's in the basement.
Annesinin de, evden fırlayıp, yardım istediğini anlattı.
His mom ran out and went for help.
Asla, o evden ayrılmayı istemiyordu.
He never wanted to leave that house.
Biz evden çok uzaktayız.
We're too far from home.
Loretta evden çıktı ve yalnızca beyaz giyeceğini açıkladı.
Loretta emerged from home and declared she would only wear white.
Üçünüz evden çok uzakta gibisiniz.
You three look like you're far from home.
Ya da sadece bu evden mi?
Or just this house?
Ben onun babasıyım. Eğer hayır dersen, asiliğe başlarlar yalan söylemeye ve sır saklamaya başlarlar. Gizlice evden kaçmalar, hatta komple evden kaçmalar.
Set them free, my loves, and you will be free, too.
Bırakın 10.000 metre yükseğe çıkmayı veya bir başka ülkeye gitmeyi evden çıkmaktan bile hoşlanmaz.
Well, let's just say, he's never really been one to relish being outside of his house, let alone 30,000 feet in the air, or here in another country.
Hiçbir zaman bu evden bir saat uzağa gitmedi.
He's never been more than an hour from his house.
Evden ilk kez bu kadar uzaktasın. Ne diyorsun?
This is the farthest you've ever been from home.
Evinim evden gelmiştir.
I'm sure it's just the house.
Madem böylesi bir hayal kırıklığıyım evden ayrılırsam üzülmezsin o halde.
Well if I am such a disappointment. I don't suppose you'll be sorry if I leave home.
Sadece Birleşik Devletler'de her sene kaç çocuk evden kaçıyor veya kayboluyor biliyor musun?
Do you know how many children run away or go missing every year in the United States alone?
Evden çok çıkmamaya çalışıyorum.
I try not to leave the house too much.
- Evden çıkamayız.
- We can't leave the house.
Sağdaki sayı da evden gidenlerin sayısını gösteriyor.
The number on the right indicates the members of the household who have been removed.
Haftalardır her cumartesi evden tüyüyorsun.
You been running out of here every Saturday for weeks.
Her gün evden çıkıyorum, her gün o beyazların pisliklerine tahammül ediyorum çünkü seni "seviyorum."
I go out of here every morning, I bust my butt putting up with them crackers every day'cause I "like" you.
Pazartesi kalkıyorum, masada hazır öğle yemeğimi alıp evden işime gidiyorum.
I get up Monday morning, find my lunch on the table, go out and make my way.
Evden ayrılma sırası bana geldi.
My turn come to head out.
Bu evden çıkıp, bütün stres ve sorunlardan uzaklaşıp farklı bir adam olabiliyorum.
I can step out of this house and get away from the pressures and the problems, be a different man.
Baban evden içeri adım attığında öylesine büyüktü ki.
When your daddy walked through the house, he was just so big.
İşten eve, evden işe.
I go to work and I go home, and that's it.
Will neredeyse iki yıldır evden hiç çıkmamıştı.
Will's barely left the house in two years.
Evden atma...
Home run...
Evden epey uzaktayız.
We're pretty far from home.
Bunları almadan evden çıkmam.
I don't leave home without it.
Evden neden kaçtın?
So, Why'd you run away from home?
Gerçekten, ben evden kaçmadım.
I didn't run away from home. I'm...
Charlotte evden kaçtığımızı düşünüyor.
Charlotte thinks we're runaways.
Beni ihbar ederseniz ben de sizin evden kaçtığınızı söylerim. O zaman Alcatraz'dan kaçma sırası size gelir.
You rat me out, and I'll tell them that you're juvenile delinquent runaways, and you'll be the ones trying to find your way off Alcatraz.
- Evden bile daha iyi, ne dersin?
Better than being at home, huh?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]