Evenin tradutor Inglês
160 parallel translation
İyi akşamlar Slade.
Evenin', Mayor Slade.
İyi akşamlar.
Good evenin'.
- İyi akşamlar, Tim.
- [Harry] Evenin', Tim. - Oh, Harry.
Harvey.
Evenin', Sheriff. Wait a minute, Harvey.
- İyi akşamlar Bay Stroud.
Good evenin', Mr. Stroud.
İyi akşamlar Yüzbaşı Hawkins.
Good evenin', Captain Hawkins.
İyi akşamlar, John.
Good evenin', John.
İyi akşamlar.
Evenin'.
- İyi geceler.
- Good evenin'.
- İyi akşamlar doktor.
- Evenin', doc.
- İyi akşamlar doktor.
- Evenin', Doctor. - Ellis.
Akşam havası alın.
Take the evenin'air.
Sonra akşam, Sarah Jane Susie ile karşılaştırmak istemiş.
So later this evenin', Sarah Jane wanted to compare her blood with Susie's.
Aşk bir bebeğin beşiğini aydınlatan sabah ve akşam yıldızıdır.
Love is the mornin'and the evenin'star that shines on the cradle of the babe.
"Aşk... aşk sabah ve akşam yıldızıdır."
"Love... love is the mornin and the evenin'star."
Aşk sabah ve akşam yıldızıdır.
Love is the mornin'and the evenin'star.
Bu geceyi nasıl tamamlıyoruz?
How we gonna round out the evenin'?
- İyi akşamlar, Jake.
Evenin', Jake.
- İyi akşamlar, Atticus.
- Evenin', Atticus.
- İyi akşamlar, Heck.
- Good evenin', Heck.
- İyi akşamlar, Bay Finch.
- Good evenin', Mr Finch.
Her zamanki gibi, o akşam da eve gidiyordum.
I was goin'home as usual that evenin'.
Ve böylece de akşamımı şenlendirmiş olacaksın
# Oh, goody-good You'll make my evenin'worthwhile #
Ve böylece akşamımı şenlendirmiş olacaksın
# Aw, goody-good You'll make my evenin'worthwhile #
- İyi akşamlar.
- Evenin'.
Bu akşam dışarı çıkıyoruz,
♪ We're goin'out this evenin
İyi akşamlar, Bay Sumner.
Evenin', Mr. Sumner.
Tünaydın, daha doğrusu günaydın.
Evenin'. Or morning', rather.
- İyi akşamlar Louise.
Evenin', Louise.
Gece geç vakitteydi.
It's late in the evenin
Baba, senin gecenin içine edilecek gibi duruyor
Daddy, you're about to have your evenin'ruined for you.
İyi akşamlar han'fendi.
Evenin', ma'am.
- İyi akşamlar çocuklar.
- Evenin', boys.
- İyi geceler, Ethan.
Evenin', Ethan.
Bu akşam biraz erken çıkmışsın, ha?
Out kinda early this evenin', huh?
İyi akşamlar.
Whoo! Evenin'.
İyi akşamlar, memur bey.
Evenin', officer.
- İyi akşamlar Shelly.
- Evenin', Shelly. - You.
Kendimi evenin kıyısında kaybolmuş hissediyorum.
I feel lost at the edge of the universe.
- Patlamış mısır. - İyi akşamlar, O'Connell.
Evenin', O'Connell.
İyi akşamlar sayın başkan, Kabul ettiğiniz için...
- Evenin', Mr. Chairman. Thanks for tak...
- İyi akşamlar, kızlar.
Evenin', ladies.
Peki... o halde iyi akşamlar.
Well! Good evenin', then.
- İyi akşamlar herkese.
- Evenin', all.
Aaa, benim en sevdiğim memurlar, Akşam beyefendileri.
Ah, my favourite officers. Evenin', gents.
İyi akşamlar motel insanları.
Evenin', motel people.
Herkese iyi akşamlar.
- Evenin', everybody.
- İyi akşamlar balkabakları.
Close it in! - Evenin', cupcakes.
- İyi geceler.
- Evenin'.
İyi akşamlar, Moe.
Good evenin', Moe.
Ve bir akşamüstü bir serseri geldi, bir Vampir.
Then a drifter came calling'one evenin', a vampire.