Evime tradutor Inglês
9,343 parallel translation
Ben evime yürüyerek gideceğim.
I'm gonna walk home.
Dün akşam o montla evime geldi.
He came by with it yesterday evening.
Ben ikizleri evime götürürüm, bir de onları düşünmezsin.
I'll take the twins home with me, so you don't need to worry about the boys.
Kendi evime girerken beni durdurma.
Stopping me from entering my own house.
Kendi evime germek için boruyu tırmanmak zorundayım.
I've to climb the pipe to my own home.
Evime asla dönemeyebilirim ama ben buraya yardım etmek için geldim.
I may never go home, but I'm here - now to help.
Evime böylece davetsiz olarak giremezsin.
You don't get to just come into my house uninvited.
Seni öldürürsem beni evime götüreceğine söz vermişti. Kim?
He promised he'd take me home... if I killed you.
Önceki gün, arabayla kendi evime gidiyordum.
The other day, I drove by my own house.
Erkeğimi bulacağım ve evime, Afrika'ya geri dönmenin yolunu bulacağım.
I will find my man and make my way back home to Africa.
Çünkü dün gece kliniğimden evime giderken yolda bu çocuğu gördüm.
Because yesterday, when I was on my way home from the clinic, I saw this boy.
Evime giren adam.
It's the man who broke into my home.
Birkaç gün önce evime geldi.
She came to my house a few days ago.
Evime nasıl girdin?
How did you get in my house?
İki gece sonra evime gizlice girip yangın çıkardı ve kocamın canını aldı.
Two nights later, he broke into my house and set the fire that took my husband's life.
Beni eski evime neden getirdin?
Why did you bring me back to my old home?
Enos müritlerini kiliseme gönderdi... kız kardeşimin de yaşadığı kendi evime...
Enos sent his people into my church... my house, where my daughter lives...
Rica etsem, biri beni evime bırakabilir mi?
Excuse me. Can someone please give me a ride home.
Şöyle söyleyeyim, ve bunu Springer'a da söyledim seni evime almamın tek sebebi at idi.
Let me just say... and I brought this up on Springer... I only let you in because of the horse.
Evime getirip yaralarını iyileştirmeyi başardım.
I managed to get him back to my house and dress his wounds.
Annemi arayıp evime döneceğim ben.
I'm calling my mom, and I'm going home.
Evime git, herkes iyi mi bak.
Get over to my house, see if everybody's alright.
Hayatımı kurtarıp beni Sierra Leone'a getiren insanlar beni önceki evime olabildiğince çok yaklaştırdılar.
The men and women who saved my life and protected me in their village in Sierra Leone brought me as close as I would ever get to my earliest home.
Kusura bakma, evime gelip...
Sorry? Are you coming into my house...
Senle evime dönüp başka teoriler üretsek iyi olur. Üretecek ne kaldı?
Perhaps you and I should retire to my home, develop further theories.
Hananya evime geldiğinde onu İsa'nın gönderdiğini söylemişti.
You know, when Ananias came to my house, he told me that Jesus had sent him.
O adam her gün gözümün içine bakıp akşamları benim evime, karıma gidiyormuş.
The man looked me in the eye every day, and then he went to my home, to my wife.
Evime hoş geldin.
Welcome to my house.
Evime izinsiz mi girdin?
That you broke into my house?
Bu adam evime nasıl girmiş?
How the hell did he get in my apartment?
Benim evime bir uğrayalım mı?
Want to stop by my place for a bit?
Evime hoşgeldiniz.
Welcome to our home.
Evime gitmeniz sizin için iyi olmaz.
You really don't want to go to my house...
Birkaç ay önce evime gelip Sophie'ye ilişkimizden bahsedeceğini ve Sophie'nin önünde ikimizi de öldüreceğini söyledi.
You know, just a couple of months ago, she threatened to come to my home to tell Sophie that we were having an affair, and then she was gonna kill both of us in front of her.
Akşam ihtiyacınız olan her şeyi benim evime getirebilir.
He can take everything you need to my house this evening.
Condé'deki evime davet ettim onu, o da kabul etti.
I invited her to my estate in Condé, and she's accepted.
Saraydan bir kaç günlüğüne ayrılacağım, evime gideceğim.
I'm leaving court for a few days to go to my estate.
Avantacı babası Miles bu sabah evime geldi. Grace'in ondan olmadığını söylemeye çalıştı.
Her father, Miles, who's a deadbeat, he came by my place this morning, and he tried to say that Grace wasn't his.
Benim evime götüremem. Juliette'in bakacağı ilk yer orası olur.
And I can't take her to my house, that's the first place Juliette'll look.
Ben de bisikletim çalınmış gibi davrandım. Böylece beni evime bırakmış oldu.
And so I pretended... that my bike was stolen so that he'd give me a ride home.
Bir mahzuru yoksa evime gidip dinlenmek istiyorum?
Is it okay if I go home and rest?
- Evime gitmek istiyorum.
I just want to go home.
O zaman neden evime girmek için ısrar ediyorsun?
Then why are you still insisting on going up to my apartment?
Benim evime mi?
To my place?
- Evime gelmiştin ya hani?
You remember when you came over to my place?
Cuma günü evime gel, ve bu konuyu konuşuruz. Tamam mı?
Come over to my house on Friday, and we'll go over everything, okay?
Eğer hafızam yanıltmıyorsa Oscar bir gün evime girdiğinde binlerce dolar değerinde nadir kitap ve bilgisayar parçası aşırmıştın.
Well, if memory serves, Oscar, you let yourself in one day and made off with several thousand dollars'worth of rare books and computer equipment.
Kimseyle konuşmama, hatta evime mesaj göndermeme bile izin vermiyor bu canavarlar.
These monsters who never let me speak to anyone or even send a message home.
Seni evime götüremem.
I can't take you back to my house.
Grup seansına gitmeyince, Kutzler evime geldi...
When I didn't show up to the group session,
- Buloyn'a. Evime.
At home, in Boulogne.