Evlât tradutor Inglês
1,475 parallel translation
Sana yanlış yaptım, evlât.
I did you wrong, kid.
Üzgünüm evlât, seni incitmek istemezdim.
I'm sorry son, I didn't mean to hurt you.
Dinle, evlât. Yeterince problemimiz var zaten.
Listen, kid, we've got enough problems as it is.
Hayır, evlât.
No, child.
Dinle, evlât.
Listen, child.
- Paran bana işlemez, evlât.
- l don't need your readies, kid.
Senin yüzünden iki düğün yaptım, Freddie, evlât.
I've paid for two weddings for you, Freddie, boy.
O öldü evlât.
She's dead, son.
Lânet kafan nerede bugünlerde, evlât?
Where the fuck's your head at these days, boy?
Evlât, aynı annene benziyorsun, sert bakışlar ve diğerleri.
Boy, you certainly look like your mom, fierce eyes and all.
Arkandayım evlât, Tanrı da.
I'm behind you, son, and so is the Lord.
Bana karşı okulda bir öğrenci ve evde bir evlât olarak sertti.
He was tough on me, as a student at school and as a son at home.
Hakkımda bilmediğin bir şey var, evlât.
You know, there's something you don't know about me, son.
- Balığa mı gidiyorsun, evlât?
Are you going fishing, son? Yes.
- Sağ ol evlât.
- Thanks, buddy.
Çok çalışkan bir evlât.
A bright kid.
Evlât, kenara çekip konuşalım.
Come on, kid, let's pull over and talk about -
Peter, evlât...
Peter, son...
Sanırım iyi bir evlât değilim.
I guess I am a bad girl.
" Evlât, şu duygularını bastır.
He said, " Son, stuff those feelings down.
Hiç bir yere gitmek istemezsin, evlât.
You don't want to go anywhere, son.
Evlât edinebiliriz.
We could adopt.
Hey, biliyorsun, hep arkandayım, evlât.
Hey, you know, whatever you can stand, kid.
Evlât, acayip fena bir hata yapmaktasın.
My boy, you're making one very serious mistake.
Çok üzgünüm evlât.
I'm really sorry, son.
Bence resmiyete dök ve onu evlât edin.
Well, I say you make it official and just adopt him.
Evlât edinmemin pek bir mantığı yok.
Doesn't really make much sense to legally adopt.
Eğil evlât.
Get down, son.
Mike! Evlât! Seti aştıktan sonra savunmadan kurtul.
Mike, son, you - You fought off the block but then you wanna shuck the blocker.
Oher? Gel buraya, evlât.
Oher.
Yüzüme bak, evlât.
Will you look at me, son?
Hadi evlât.
Come on, son.
Gel buraya evlât.
Come here, son, come here.
Bugün kemerler sağlam mı evlât?
You gonna buckle up today, son?
Ne yazıyor evlât?
What's it say, son?
Tebrikler, evlât.
Congratulations, son.
Önüne bak, evlât.
Watch it, kid.
Düz dur evlât!
Sit up, son! Sit up, sit up!
Keşke sana yardım edebilseydim evlât ama edemem.
I wish I could help you, son, but it's not possible.
Isırmak yok, evlât.
Not bad, kid.
Söylemezsen ve hayatta kalırsan, ve yıllar sonra beni sırtımdan vurursan bu pek intikam için yapılmış olmaz, değil mi evlât?
But if you live and not tell then it'd be as if you stabbed me in the back 957.1 01 : 46 : 05,280 - - 01 : 46 : 07,510 And that's not much revenge, is it?
Benim gibi birini öldürmek istiyorsan, evlât beni sırtımdan vurmalısın.
You wanna kill a man like me, son you'd better stab me in the back.
Bu eli görüyor musun, evlât?
You see these hands, son?
Gerçeği bilmek ister misin, evlât?
You wanna know the truth son?
Seni özleyeceğim, evlât.
I'm gonna miss you, son.
Evlât, Phil'in Yeri eskiden bir tımarhaneydi.
Boy, Phil's was a madhouse.
Evlât edinildin.
You're adopted.
Asıl bakalım, evlât.
Rollir on 12s, son.
Dondurma almama fikrini hiç aklına getirmedin mi, evlât?
You didn't think about gettir no fuckir Slurpee, kid?
Çeneni kapalı tut, evlât.
Keep your mouth shut, homes.
Hayır, evlât.
No son.