Explode tradutor Inglês
3,034 parallel translation
Patlamaya hazır hâle geliyor.
Getting ready to explode.
Peki daha ne kadar zaman var patlamanın olmamasına?
And how long before it's... you know... not ready to explode?
'çünkü bu crossbow oku öyle hızlı atıcak ki geyiğin kafasını havaya uçurucak.
'cause this crossbow's gonna shoot a bow so hard it's gonna explode a deer's head.
Uçağına bomba koydurmak yerine kanıtı ortaya çıkarman gerekirdi.
You ought to produce, rather than to his plane explode.
İçeride sıkışan gaz yüzünden patlama olur. İkisi de yanarak ölür.
Backdraft, the trapped gases would explode, both men would fry.
Kıskançlıktan çatlayabilirim Okarin.
Okarin. what do you mean by a time machine? Explode.
Açarsam patlayacak mı?
Will it explode if I open it?
Başım patlamak üzere.
I feel like my head's about to explode.
Sanırım başım çatlamak üzere, bu yüzden çık dışarı!
I think my head's about to explode so get out!
Kamyonette yalnız kalırsam kafam patlayacak.
If I sit in this truck by myself, my head will explode.
Güneş patlarsa bunu sekiz dakika boyunca anlamamız mümkün olmaz. Çünkü ışığın bize ulaşma süresi bu kadardır.
If the sun were to explode... you wouldn't even know about it for eight minutes because that's how long it takes for light to travel to us.
Taksimetre o kadar büyük ücreti hesaplamaya çalışırken patlar.
The meter would explode trying to calculate a fair that big.
- Patlayacak!
It will explode!
Yanardağ patlaması deneyi yaptık, karbonat sirke ve kırmızı gıda boyası kullandık.
We made a volcano explode, we used bicarbonated of soda, vinegar and red food dye.
- Bilmiyorum, patlatan ben değilim ya.
- I don't know, it didn't explode.
- Patlatacağım!
- It will explode!
Bunun gerçekten patlayacağını sanıyordum.
I really thought that one was gonna explode.
Bilmiyorum, bu.. bu, sanırım bu patlamak üzere.
I don't know, it was, it was supposed to explode.
- Tanrı aşkına!
- he can get scared and explode... - Jesus, fuck!
Beni böyle görse patlar valla!
His head will explode when he saw me!
İyi ki havaya uçtuğumuz gerçekliklerden birinde değiliz.
I'm so glad this isn't one of the times we explode.
Patlayacak
Will explode.
Dr. Albino heyecanlı yaradılışlıların burayı terk etmesini yoksa buluşumun bütünüyle beklenmedik fevkaladeliği karşısında kalp krizi geçireceklerini söylüyorsunuz?
Dr. Albino, are you saying that those of a nervous disposition should leave immediately, in case the sheer unexpected remarkableness of my discovery should cause their hearts to explode?
Boynunun yan tarafındaki damarı en nihayet patlatabilir miyim diye görmek istedim.
I wanted to see if I could get that vein on the side of his neck to finally explode.
Bu seni incitir mi bilmiyorum ama çekici bir aksanı olan saatli bir bomba gibisin ve patladığın zaman, ortalık...
And I'm sorry if you take offense to this but you're a time bomb with a charming accent and when you explode, it's like :
Belki de sadece bombalamalara teşvik etmişlerdir. Patlatma işinin içinde yer almamışlardır, değil mi?
Shouldn't they have prevented the bombs, and not let them explode?
Banka kapandığında patlayacak ve ölü ve yaralı yaratmayacak.. .. sembolik bir bomba.
It's a symbolic bomb, meant to explode when the bank's closed, no deaths or injuries.
İlk bomba aynen dediğin gibi.. .. banka kapandığında patlayacaktı ve ses çıkaracak ama kurban yaratmayacaktı diyelim.
The first bomb is like you said, it should explode when the bank's closed and make noise, not victims.
Keçiler osurmazsa, bağırsakları patlar.
If goats don't fart, their intestines will explode.
Cihazın kutusunun içinde patlayan bataryalar vardı.
We've had batteries explode inside the camera boxes.
Binaya patlayıcı yerleştirmiş!
He's wired the building to explode!
- Yoksa kafası patlayacak!
- Otherwise her head will explode!
Küçük beyaz adam beynin patlamaya hazır olmalı.
Your little White Man's brain must be ready to explode.
Seninle burada oturduğumu bilirse sinirden kudurur.
If she knew I even came out here to sit with you, she'd explode.
Kesinlikle onların kutu olduğunu biliyorum çünkü kutular ısındığında, genleşirler, ve genleştiklerinde de, patlarlar, ve o tren Bellevue'daki bir doğum suiti gibi görünüyor.
I know specifically that they were boxes because when boxes get hot, they expand, and when they expand they explode, and that train car looked like a birthing suite at Bellevue.
Suda patlayacağını nereden öğrenmiş?
Where did he learn it would explode in water?
El Sombrero patladığında, bulursun.
When "El Sombrero" explode will not find it so funny that way.
Bu gidişle patlayacak, algılayıcı sensörü var!
Or else it will explode, it has a proximity sensor!
Vekil yanına gelirse çanta patlar.
If the deputy gets near it, the suitcase will explode.
Bu şey patlayacak!
This thing is gonna explode!
Kalbim her an patlayabilir, ve bunlar son sözlerim olabilir.
My heart could explode at any second. These might be my very last words.
Kafanın patlamasını istemiyorsan arkanın dön.
Turn up if you do not want to your head explode.
Patlayacak bütün o insanlar için üzgünüm.
All the people that are gonna... explode.
"Franz Kafka burada olsaydı beyni patlardı" düşüncesi mi?
That if Franz Kafka was here, - his head would explode? - Actually, yeah.
Patlayacağım!
I'm gonna explode!
Kalbimin patlamasını mı?
For my heart to explode?
Evren patlayabilir, Vijay Chauhan.
The universe is about to explode, Vijay Chauhan.
Sonunda bedeni olan her şeyi ele geçirmeye başlamış.
Eventually the gas makes the host body explode.
- Geçiştir!
- Explode it!
Patlat şuna.
Explode it.
Ama böyle anlarda kalbin çarpar, adrenalinin fırlar, kafan birden patlatacakmış gibi düşünürsün, hiçbir şey duymazsın, yalnızca sahip olduğun tek şey yanındaki kardeşlerindir.
But in those moments your heart's pounding, your adrenaline spikes, you think your head will explode, you hear nothing, you only have your brothers next to you.