English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ E ] / Extravagant

Extravagant tradutor Inglês

375 parallel translation
Bu gece müsrifce bir etkinlik için ruh halim pek uygun.
Tonight I'm in the mood for something extravagant.
Bu kadar savurgan olmamalısın.
You shouldn't have been so extravagant.
Onun varlık içindeki günlerini hatırladım.
I recalled his extravagant days.
Biliyorum fakat Noel Baba çok savurgan davranmış.
Yes, I know, but Santa Claus was far too extravagant.
Sözleri, ekim ayının 5'i ile 8'i arasında ziyaretine gelecek adam ile ilgili olarak belirsiz tehditlerle abartılı bir hal almıştı.
His words were extravagant with vague threats... regarding the forthcoming visit of a man... who was due between October 5th and 8th.
Paris'teki en savurgan, en samimiyetsiz kızlardan biri olarak ün salmıştır.
And she has a reputation of being one of the most extravagant girls in Paris as well as one of the most insincere.
Müsrif davranmamalıyız biliyorsun.
We musn't be extravagant, you know
Müsrif olduğunu, kumarbazın teki olduğunu biliyoruz.
We know he's extravagant. We know he's a gambler.
Haliyle müsrif davranamıyorsun.
Naturally, you can't be extravagant.
Öyleyse böyle pahalı bir evi tutmanın anlamı neydi?
Whatever made you take this extravagant house?
Müsrif herif.
Extravagant fellow.
Kadınları böyle defetmen ne müsriflik.
How extravagant, throwing away women like that.
Biliyorum, aptallık ve müsriflik ama o benim olmalı.
I know it's foolish and extravagant but I've simply got to have it.
- Karısı çok müsrif.
- He has a very extravagant wife.
Müsriflik yaptığımı düşüneceğinden korkmuştum.
I was afraid you'd think I'd been a bit too extravagant.
Ara sıra hepimiz müsriflik yaparız, değil mi?
Oh, all of us are extravagant now and then, don't you think?
Daha aşırı müsriflik yaptığımızı düşünmüyorum.
I think so. We haven't done anything very extravagant yet.
Büyük savurganlıktı, biliyorum, ama suçu işledikten sonra bir anda umarsız ve mutlu hissettim.
It was wildly extravagant, I know, but having committed the crime... I suddenly felt reckless and gay.
Müsriflik ettiniz.
It was very extravagant of you.
Savurganlık ediyorsun.
You're being extravagant.
O yüzden Tobruk hakkında bol keseden sallamanızı anlayabiliyorum.
I can understand the extravagant claims for it.
Bir şoförün kızından kurtulmanın..... daha az pahalı bir yolu olmalı.
There must be a less extravagant way of getting a chauffeur's daughter out of one's hair.
- Bob, bu çok, çok pahalı.
- Oh, Bob, that's too extravagant.
- Abartılı bir şey olmasın.
- Nothing extravagant.
Neşeli ve insafsız ol, gösteriş yap.
Be gay extravagant, outrageous.
Savurgan olduğumu düşünmelerini istemem.
I don't want to seem extravagant.
Böyle müsrif olursan geçinemezsin.
But you really can't afford to be so extravagant.
Müsrif demekle ne demek istiyorsun?
What do you mean, extravagant?
Bana müsrif demeye hiç hakkın yok!
You have no right to call me extravagant!
Bu ne savurganlık?
How extravagant
Nerden bulacaksın parayı, maaşınla mı oynayacaksın golfü?
It's extravagant for you office workers who just draw salary to play golf.
Çok masraflı bir o. çocuğuymuş bu adam, değil mi?
He's an extravagant son of a bitch, isn't he?
Her zaman aşırıydın ama bu sefer fatura sana patlayacak.
You always were too extravagant, but this time you're going to pay the bill.
- Charles çok savurganlık yapıyor.
- Charles is far too extravagant.
Öğrencilerimi deli ettiniz, Aptallaştılar sayenizde, Bayan eksantrik
You're driving my students crazy with your extravagant clothes.
Mantıksız olma.
Don't be so extravagant! Take it back!
Müfettiş. Altının yerine sağ salim ulaşması için pahalı önlemler almanıza müsaade ettik.
Inspector we allowed you to take all those extravagant measures so that the gold would reach its destination without fail.
Sen vahşi, müsrif ve güvenilmez birisin.
You're wild, extravagant, and unreliable.
Şimdi, öyle abartılı iddialarda bulunmayacağım.
Now, I'm not going to make a lot of extravagant claims.
Sen müsrif birisin!
You're extravagant!
Tarihe aykırı ve abartılı dediğin gerçeği anlatmamı istedin ve ben de anlattım.
You want me to tell why invented this capricho... extravagant and also anti-historic.
Anlattıklarınız hem abartılı hem de târihe aykırı, Profesör.
nor extravagant nor anti-historic, professor.
Marty'nin abartma huyu vardır ama bunu söyleyen tek kişi o değil.
Marty tends to be extravagant, but he's not the only one.
Aşırı bir davranış beklediğinizi biliyorum ama bana inanıyor musunuz?
I know you're expecting some kind of extravagant behavior but do you believe me?
Siz de mi şu abartılı söylentileri duydunuz?
You have heard those extravagant rumors, too?
Ludwig her zaman savurgan olmasıyla ünlüdür.
We've always know that Ludwig is a bit extravagant.
Söyle o hayduda fazla abartmasın.
Tell that old bandit not to get extravagant.
Biraz abartılı, ama etkili.
Extravagant, but effective.
Daha abartılı bir şeyler?
Something more extravagant?
Müsriftir.
She's extravagant.
Roman olurdu.
Don't you realize politicians always make extravagant promises?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]