Farès tradutor Inglês
27 parallel translation
- Farès, seni bekliyor. - Farès mi?
- Fares is waiting in front of'Les Deux Magots'.
- İstersen beni öldür, Farès. Ama bu bile seni yargılanmaktan kurtaramayacak.
You can murder me, Fares, but you can't pass yourself off as a judge.
Onlar Farès'i bulurlar. Böylece size zarar veremez. Polismiş!
They'll arrest Fares and let you go home.
- Albay Farès!
- Colonel Fares.
Arabayı çalıştır, çabuk! Bu, Farès.
Step on it, it's Fares!
- Şeflerinin adı, Farès.
- Their leader is called Fares.
Şeflerinin adı, Farès.
Their boss is called Fares.
Farès, sinagogda!
Fares is in the synagogue.
- Farès mi?
- Fares?
- Farès, yerimizi nasıl öğrendi?
How did Fares know we were here?
- Sizin komiser zannettiğiniz, Farès'ti!
- I told the Commissioner. - That WAS Fares.
Yani o, Farès'miydi?
What? That was Fares? Unbelievable!
Onları bırak, Farès.
Spare their lives, Fares.
Adınızı bile bilmiyorum, Bay Farès.
I don't even know your name, M. Fares.
Ne Pivert kaldı, ne Jacob kaldı, ne de Farès kaldı!
No more Pivert, no more Jacob, no more Fares! Waddaya gonna do?
- Arkum Farès, Başkanım.
' * Arkhoum Fares, my President.
Bay Farès mi?
Mr. Farès?
Aradığım her Farès'in yanına çarpı işareti koyacağız.
Put a check mark next to every Farès we've called.
Bay Farès'e bakmıştık.
I'm looking for Mr. Farès.
- Siz Bay Farès misiniz?
Are you Mr. Farès?
Mr. Farès...
Mr. Farès...
Bay Farès, ben dans etmek için oldukça yaşlıyım.
Mr. Farès, I'm too old to dance.
Teşekkür ederim, Bay Farès.
Thank you, Mr. Farès.
Farès!
Fares.
- Farès mi?
!
- Farès, burada.
- Is Fares here?