Fellows tradutor Inglês
1,712 parallel translation
Ve eğer sonraki okulunda, arkadaşların söz edecek olursa hemen sustur onları.
And if at your next school the fellows mention it... just shut them up.
Küçük bir şansım vardı, şey için... okul arkadaşlarımla ilgili tecrübelerimi konuşmak için.
I had little chance, therefore... to talk about such experiences with my school fellows.
Sırayla geçin efendim.
Hold it, fellows.
İki kişi tesadüfen karşılaşıyorlar. Mesela sen ve ben.
Two fellows meet accidentally, like you and me.
Sizler,'dokunulamaz'kişilersiniz, öyle mi?
You fellows are'untouchable', is that it?
Acayip insanlar, şu yazarlar.
Peculiar fellows, these writers.
Çıkmayı istediğin başka çocuklar yok mu?
Aren't there any other fellows you'd like to date?
Yani ona şırıngayı batıran Araplardan biri miydi?
You mean that one of those Arab fellows stuck her with a hypodermic?
Dürüst ve mert dostlarla Noel şarabı ve sessiz sinema.
Christmas sherry and charades with honest, manly fellows.
Sizin gibi zenginler Manhattan'a gider.
Rich fellows should be in Manhattan.
Eminim, diğer üç adam... diğer üç dostumuz İngilizdir.
But I'm sure the other three guys... the other three fellows are Englishmen.
Ne hoş arkadaşlar!
Here, such nice fellows.
Bak Aviya, arkadaşların geldi partine.
Look, Aviya, some fellows came to your birthday party.
Ve böylece, yurttaşlarım... Şeytana karşı zafer kazanmak için, Parador'u gerçekten
And so, my fellows citizens... we must work together to triumph over evil.
Parador'lu yurttaşlarım.
My fellows Paradorians.
- Nasılsınız çocuklar? - Hârikâ!
- How are you two fellows doing?
İş ister misin?
Hey, fellows, want to do a job?
Çakmağınız var mı acaba?
One of you fellows have a light?
Erkek, bu kız benim olur diye düşündü. "
"as yonder lady o'er her fellows shows."
Evet, evet, galiba, adamları buldum.
Yes, yes, I think I have just the fellows.
Cesur kahramanlarımızdan biri, vatanımız uğruna hayatını ve organlarını feda ederek sızıntının sahra hastanesinden kaynaklandığını tespit etti.
Splendid fellows, brave heroes, risking life and limb for Blighty has discovered that the leak Is coming from the field hospital.
Ben ve diğer arkadaşlar, Cambridge Askerealma Dairesi'ne giderken önce birdirbir, sonra da, kuyruktayken dokuz kuka oynamıştık.
Myself and the rest of the fellows, leapfrogging down to the Cambridge recruiting office and then playing tiddlywinks in the queue.
"Pis koku için kusura bakmayın, çocuklar."
Sorry about the pong, you fellows,
Demek, bütün çocuklar benden nefret ediyorlar, öyle mi?
So all the fellows hate me, eh?
Pekala çocuklar.
Well, all right, you fellows.
Zira, nasıl derler, şu siperci personelden hep şüphelerim vardı.
Because, you know, I've always had my doubts about you trenchy-type fellows.
Sizler bazı kaba sözler söylediniz.
Now you fellows have said some pretty mean things.
Ah-ga, şu Şanghaylı adamlar nerede?
Ah-ga, where are those fellows from Shanghai?
Hala sadece arkadaşlardan biri.
Still just one of the fellows.
Tamam, beni kaldırın, arkadaşlar.
Okay, arm me up, fellows.
Bizi sola çekin, arkadaşlar.
Arm us left, fellows.
Hayır, tekrar yukarı sola, arkadaşlar, tekrar yukarı ve sola!
No, back up to the left, fellows, back up to the left!
Tam buraya, arkadaşlar!
Right in here, fellows!
Beni indirin, arkadaşlar.
Bring me down, fellows.
- Rahatsız olmayın çocuklar.
- Keep your seats fellows.
Bu, bazı iyi insanlara layık görülmüş bir onurdur.
An honor I've seen bestowed on some mighty fine fellows.
Eskilerin Devrimde yaptıkları gibi ülkeleri için.. .. savaşmaya hazır, hepsi farklı.. .. eyaletlerden gelen insanlarla tanışmak çok güzel :
How grand it is to meet the men from all the states ready to fight for their country as the old fellows did in the Revolution.
Özür dilerim, arkadaşlar!
Excuse me, fellows.
Beyler, sanırım sizin gibi akıllı iki insan için burada güzel bir gelecek var.
What I am saying is that I think there is a big future here... for a couple of bright fellows like yourselves.
Haydi, haydi.
Come on. - Can you put a little snap in it, fellows?
Çocuklar, hedefin üstünde bulut varmış.
Fellows, the target's clouded over.
Bir de şunu düşünün çocuklar.
Fellows, think about this.
Kusura bakmayın çocuklar.
I'm sorry, fellows.
Tek istediğim bu çocuklar.
That's all I want, fellows.
Ayrıca da size teşekkür etmek isterim.
I also want to thank you fellows.
Ona karşı kin beslediğimden değil tabii. Ama onun gibilerin yukarı tırmanmasına izin vererek başımıza dert açtık.
Not that one holds that against him, but we started something when we let fellows like that climb up the greasy pole.
Arkadaşlar sana haklarını okudular mı?
Have these fellows advised you of your rights?
Haydi ahbaplar atari salonuna!
Come on, fellows, to the arcade!
A-L-L-I-S-O-N diyorum.
A-L-L-I-S-O-N, fellows.
Basından gelen kardeşlerim, bu geceki korkak fare oyunu babam için.
Fellows of the press, this chicken race tonight is for my daddy.
Benim gibilerinin yerle gök arasında sürünüp durmalarının ne anlamı var?
What should such fellows as I do crawling between earth and heaven?