Fill tradutor Inglês
12,184 parallel translation
Manchester-Reid'e girince finansal mal varlığını açıklamak zorundaydı.
He had to fill out financial disclosure forms when he came over to Manchester-Reid.
Kayıp olan anne sevgisini doldurmak için aşkı arıyordum, anladın mı?
And I've been, like, looking for that love to fill that missing mother love, you know?
Yapmanız gereken suyla doldurup dondurucuda saklamak.
Your job is to fill them with water and keep them in the freezer.
Luke için hatıra defteri. Aile fotoğraflarıyla doldurmam gerekiyordu.
This is a memory book for Luke, and I'm supposed to fill it with family photos.
Oralara gitmek şöyle, sırt çantanızı ihtiyacınız olan her şeyle doldurup ıssız doğaya doğru yürümeye başlarsınız.
Going into these places, you fill your backpack with everything you think you might need, and you walk into the wilderness.
Doldurmanız gereken bir kaç evrak var.
Just a few forms to fill out. Pen.
Annem 60'ına geldi ve doğum kontrol haplarını bıraktı ve doldurması gereken bir boşluk olduğunu hissetmiş ve sonra da ben yanına taşındım işte buradayım.
My mom hit 60 and went off of birth control and thought that she had an empty nest to fill, and then I moved back next door, so here I am.
Bana da anlatın.
Fill me in.
1.sayfadaki örnek gibi kişisel bilgilerini doldurduğundan emin ol.
Make sure you... fill in your personal info like the sample on page 1.
Bilgi ver, Dr. Savetti.
Fill me in, Dr. Savetti.
Arkadaşım, depoyu fulle.
Fill her up.
Avlanırken kral kadehini suyla doldurmak için nehrin kıyısına gider.
While on a hunt, a king goes down by the river to fill his cup with water.
Bu bomba nerede patlayacak? Sana bunu söylersem tatlım günümün geri kalanında ne yapacağım?
If I told you that, cutie pie, what would I do to fill the rest of my day?
Bu sıradaki, ben de dahil olmak üzere, herkesin dolduracak bir boşluğu var. Bir duygu boşluğu.
Almost everyone in this line, me included, has a hole to fill ; a void.
O duygu boşluğunu doldurmak için yaptığım şeyden gurur duyuyor muyum?
Am I proud of what I do to fill that void?
Bunu doldurun.
Fill this out.
Bazı dersler hızlı doluyorlar.
Some of those courses, they fill up fast.
- Bana da biraz bilgi verecek misin?
Uh, you want to fill me in here?
İkinci kattaki yönetici ofisine uğrayıp bir kaç evrak işinden sonra alabilirsin.
Yeah, uh, you know, you'll just have to go to the admin clerk on the second floor to fill out some paperwork.
Anlat bana - - Isabella ile çalışmak nasıl?
Fill me in... what's it like working with Isabela?
Ameliyathaneye giderken konuşsak daha iyi olacak.
Yeah, uh, I'll-I'll fill you in on the way down to the O.R.
Eskiden buraya insanlar gelirdi, masaların hepsi dolu olurdu.
I use to have people come in here, fill every table.
Suç işledim, gerisini siz doldurun.
I did the crime... you fill in the rest.
Karını doyurmak için kaçmaya başladı.
Started sneaking out to get her fill.
Jake buraya babam hakkında bize bilgi vermek için gelmiş.
Jake was just here to... fill us in on my father.
Sıvı verip tomografiye hazırlayın.
Let's fill him with fluids and prep him for a C.T.
Deluca, boşluğu doldurur musun?
Deluca, can you fill in the blanks?
- Onu da bilgilendirelim.
- Let's fill him in.
" Göz devirmelerini bitirme Erica.
It's like, " Don't fill up on eye rolls, Erica.
Bu sabahki derse Dr. Grey yerine girmek istememin nedeni bu.
This is the reason I asked Dr. Grey if I could fill in for her this morning.
Her odaya girdiğinde kalbimi büyük keyifle dolduruyorsun.
Every time you walk into a room, you fill my heart with such joy.
Kanama olmayabilir. Mecbur kalana kadar ameliyathaneyi boş yere meşgul etmeyelim.
There might not be any bleeding, so let's don't fill up an O.R. until we know that we have to.
Şuradaki adamın dikişlerini tamamladıktan sonra bu kadının öldürdüğü insanların birinin daha ölüm kâğıdını dolduracağım.
After I'm finished sewing this guy up, I'm gonna fill out a death certificate on another one of her victims.
Bunları doldurmanızı istiyorum.
I'm gonna need you to fill these out.
Kutsal Ruh adına, sadık yüreğini dolduracak...
Come Holy Spirit, fill the hearts of your faithful...
Göğüsleri daha genç kız sütyenini dolduramayan açıkta kalmış ve taze şekilde
♪ Exposed and raw ♪ ♪ Whose boobs can't even fill a training bra ♪
FBI'ın da yardımıyla Cabe'e yerleşke güvenliğinde bir stajyer işi ayarladık.
With the help of the FBI, we've arranged for Cabe to fill a trainee slot with campus security.
Şimdi, benim önerim ; yukarıya çıkıp dinlenmeyen bir konferans odası bulalım ve hepinizi bilgilendireyim.
Now, I suggest we find a secluded conference room upstairs, and I'll fill you all in.
- Biri beni hemen aydınlatsın. - Zevkle.
Someone fill me in now.
Sonra hepsini mideye indirip şömine üzerindeki çoraplara hediye koyarsın. Bundan daha güzel bir şey yoktur.
And then you tuck'em in and you get to fill the little stockings and... nothing better.
Balık asalağı dakikada bir kova dolusu mukus üretebiliyor. Biliyorum.
I mean, a hagfish can produce enough mucus to fill a bucket in a minute.
Yarın bilgilendirsem?
Uh... can I fill you in tomorrow?
- Ben Naz'a bilgi vereyim.
I'll go fill in Naz.
Bize şu Stella'dan bahsetsene biraz.
Fill us in on this... Stella?
Ben tankını doldurmak gerekir.
I'll fill the tank.
Formun altını doldurmak için bahane arıyor sadece.
He's just waiting for an excuse to fill in at the bottom of the form.
Eddie Ross'un kazdığı çukuru doldurmak için acele eden kişi.
The one who was in a hurry to fill in the hole that Eddie Ross dug.
Ryan sana anlatır.
Ryan will fill you in.
Bunların her birini kuruyemişlerle doldurabilirseniz güzel olur.
Uh... If you could just fill each of these with nuts, and I brought the nuts.
- Biri bana bilgi versin lütfen.
Someone fill me in, please.
Ve saat 3 yönünde.
Fill their pants with icy snow'til they holler please! And at 3 o'clock.