Filming tradutor Inglês
2,115 parallel translation
Çünkü ben, Toby ve Dennis küçük bir çay partisi verdik. Ve bunu kaydettik.
Because me and Toby were having a little tea party and he was filming us.
The Osbournes'ı ilk çekmeye başladığımızda saklamaya gerek yok babam uyuşturucu kullanıyordu.
When we first started filming The Osbournes, it was no secret my dad did drugs. He was an addict, but he was kind of a functioning addict.
- Film çekiyor.
- filming.
Nasıl çekiyorsun peki, 3 boyut mu?
What you filming this on anyway, is it 3D?
Sterling'in dediğine göre her öğleden sonra çıkıp bunu çekiyormuş.
Sterling said she was out there all those afternoons filming this.
Bir belgesel için beni kayda alıyordu.
She was filming me for a documentary.
Hayır, ona sevişmek için para ödedim ve bunun filme de alıyorum.
No, I paid her to have sex and we're filming it.
Tamam o zaman. Filmini çekip, sattığınız sürece bu yasaldır.
Oh, well, as long as you're filming and selling it, it's legal.
Bunu çekiyor musun?
You filming this shit?
Java'daki aktif volkanı filme çekerken kameralarımız zorlu bir sınavdan geçti.
Filming on an active volcano in Java tested the cameras to breaking point.
Yükseklerde film çekmek her daim bizi güvenlikle ilgili problemlere sürükledi..
Filming at height always involves complex safety measures.
İnsanları hayvanlarla çekerken hiçbir şey öngörülebilir değildir.
When filming people with animals, nothing's entirely predictable.
SUSAN : hava da üç helikopterle çekim yapmak bu yolculuğun en kritik noktasıydı, çünkü şaka maka cidden çekmek zorundaydık.
The challenges of filming with three helicopters in the air have been quite considerable on this trip, because I'm filming it for real.
Çekiyorum, devam edin!
I'm filming it, go on!
- Ya ne çekiyor bu Allah'ını seversen?
- What's she filming for god's sake? - None of your business!
Çekimler yarın akşam 8'de başIıyor.
Filming starts at 8 A.M. tomorrow.
Üç hafta sonra başlıyoruz çekmeye.
We start filming in three weeks.
Kameraman Toby Strong ve ekibinin kadınlara ulaşması ve filmi çekmeye başlaması, üç günlük, zor bir araba seyahatini gerektiriyor.
It took three days of hard driving before cameraman Toby Strong and the crew could reach the women and start filming.
Dany Cleyet-Marrel özellikle bunu, bu film için tasarladı.
Dany Cleyet-Marrel designed it specifically for filming.
Bir kaç başarı elde etmiş olabilirler, fakat en büyük engel önlerinde uzanıyor. Kadınların kuyudan varışlarını filme almak.
They've had some success, but the biggest challenge lies ahead - filming the women's arrival at the well.
Ağaç tepelerinde çekim yapmak için 2 hafta boyunca hazırlandılar ama işler ters gittiğinde onlara yardım eden kişiler Karawai insanlarıydı.
They came prepared for two weeks filming in the tree-tops, but when things went wrong, it was the Korowai who saved the day.
2 haftalık çekim malzemesinden dolayı. hızlanmak zorundalar.
But with only two weeks'filming, they have to push on.
3 ayağın olduğu yerden ağaç evin olduğu yere bir hat oluşturduk.
We've set up a line from the tree the tree house is in across to where I was filming from the tree pod.
Fakat Keith kameraya almaya başlar başlamaz plan tekrar değişti.
But as soon as Keith starts filming, the plans seem to change yet again.
Su altı filmi çekmek tehlikeli. Ama bu kompressör balıkçılarının her gün yüzleştiği tehlikelerle kıyaslanamaz bile.
Underwater filming is risky, but these risks are nothing compared to those faced daily by the compressor divers.
Ampulü filme çekiyorum.
Filming a lightbulb.
Bölümümü yeni bitirdim benim için harikaydı ama arkadaşlarıma zarar verdi, bende "Dave ne yapardı?" diye düşündüm.
I just finished filming this segment that would've been great for me but would've hurt my friends, and I thought, "what would Dave do?"
- Onları filme alıyordu.
- He was filming them.
Sürekli filme alınıyor.
It's filming continuously.
Film.
Filming...
Filmimi o zaman çekmeye başlayabiliriz.
We can start filming my movie then.
Bir, kesin bir çekim programı yapmalıyız.
One, we need to set a strict filming schedule.
Üç, asla sol tarafımdan çekmeyeceksin.
Three, no filming from my left side.
Burada çekim yapmak yok.
No filming in here.
Flört etmek yerine beni çekmeye odaklanmalısın.
You should have been focused on filming me, instead of flirting.
Hayır, film de çektik, ama her neyse.
No, we were filming too, but whatevs.
Onun kamerasıydı. Filme çekiyordu.
It was his camera, which means he was filming it.
Bu videonun çekimlerinde hiçbir Hintli zarar görmemiştir.
No Indians were harmed in the filming of this video.
- Kamerayı kullanan başka biri olmalı.
Means somebody else is filming.
Kimsenin kızımı videoya çekmesini istemiyorum.
I don't want anybody filming my daughter.
Film sırasında hiç bir hayvanın zarar görmediğinden emin olmak istiyorum.
I want to make sure no animals were harmed during the filming.
Tamamdır ve arkadaki kişiler de bizi televizyonun yeni dizisi için kayda alıyorlar.
All right, and those people back there are filming us for a TV news show.
Çekme.
Stop filming.
Gavin yerini aldı ve çekime başladı.
Gavin got himself settled and started filming.
Gerçekten çok sinir bozucu çünkü ne kadar tecrübeniz olursa olsun sallanan bir kayıkta ya da sabit bir platformda tıkılmışken tek yapabileceğiniz kadraja girmelerini dilemek.
Gavin could only wait for them to return. This is quite frustrating really,'cause it doesn't matter how much experience you've got, with something like this, filming from the boat was too wobbly and working off a platform, you're literally stuck in one place in the hope that they'll come within sight.
Acil olarak Helena Bonham Carter'la bir filmde rol alacak cüce bir aktör gerekiyormuş.
She said they need a dwarf actor urgently for a week's filming on a movie with Helena Bonham Carter.
Helena Bonham Carter'la boktan bir ücrete çekim yapıp kötü bir aktör olduğun için repliklerini sakallı şişkolara söyletmelerini ister misin?
"Do you want to do a day's filming with Helena Bonham Carter " for shit money while a fat bloke with a beard does your lines for you, cos you're so crap at acting?
Pardon, çekim yapıyoruz.
Sorry, um, we're filming. We're not filming.
Çekime devam, öyle mi?
Still filming, are you?
Film çekim zamanı hepiniz epey sıkıntı çektiniz, umuyorum ki biraz rahatlarsınız.
Since you have all gone through such a hard time filming, I hope you can relax a little.
Bugün reklam filmi çekeceğim.
I'm filming the commercial later today.