Finest tradutor Inglês
3,696 parallel translation
Yani, Tanrı aşkına, Sylvia en iyi, en temiz...
I mean, for heaven's sake. Sylvia is the finest, the cleanest...
En iyi çadır...
The finest tent...
Dedektif beni bulmak istiyorsun demek
STALKER : Detective Bonham. You must be one of Philadelphia's finest.
Biz bu gezegeni övmek için gerçekten özel olan insanların adını alarak onore etmekten daha yüce bir yol bulamadık.
We believe there is no greater tribute to this planet than to name ourselves in honor of its finest physical specimens.
Bu elektronik bir oturma eylemi ve bu en makulü.
This is an electronic sit-in, at it's finest.
İkimizde bunu en başarılı anlarımız olarak görmeyeceğiz.
I don't think either of us will see that as our finest hour.
New York'un en iyisi.
New York's finest.
Bu arada bu Çin'deki en iyi koleksiyondur.
It's the finest collection in China, by the way.
Ya, en iyi zamanlarımdan olmadığı çok açık.
Yeah, clearly it's not my finest hour.
- En iyi performansım değildi.
Not my finest performance, You were great.
Ekipmanlar, aletler. Her şeyin en iyisi!
Equipment, instruments, everything from the finest.
Yetiştirdiğim en yetenekli cerrahlardan birisin.
You're one of the finest surgeons I ever trained.
Arkadaşımız şerif Givens iki Detroitliyle tartıştı.
Our friend Deputy Givens has been tangling with a couple of Detroit's finest.
Newman'ın en iyi performanslarından biri.
One of Newman's finest performances.
Bir müfrezeye Harlan bölgesi polisine ikramda bulunacağımızı bilmiyordum.
Well, I didn't know we'd be entertaining a detachment of Harlan County's finest.
Bo şimdiye kadar tanıştığım en iyi en sevgi dolu adam.
Bo is the finest, most loving man I have ever met.
Çorbayı şehrin en iyi çöplüklerinden topladığım malzemeyle yaptım.
I culled it from the finest dumpsters the city has to offer.
Ama Bay Owens'ın zamanı geçmiş gibi görünüyor.
Mr. Owens here is due a call from L.A.'s finest.
Evet, New York'un en iyisi ortaya çıkana kadar her şey yolunda gitmişti.
Yeah, everything went to plan until New York's finest showed up.
Yünleriniz dünyanın en iyisi.
The finest in the world.
O zaman otelin en iyi odasında kalırsın, Zetrov tarafından tabii ki.
Well, she can stay here in the hotel in the finest suite. To be paid for by Zetrov, of course.
Güzel ruh, ruhlar bizim küçük, hassas aklımızla uyum içinde ve genç yazarlar gerçekten çok iyi.
And the soul, the beautiful soul, souls in harmony with our little gathering of the finer minds, quite the finest, really.
Miami Emniyeti'nden birkaç kişiyi rüşvete bağlamış durumdalar.
They've got a few of Miami's finest on the payroll.
Ben, Quinn, bir iki elemanı ; çok kaliteli bir viskiden içip... Neyse benim bu yanı senin de o hattı kapatman lazım.
Just me, Quinn, a couple of his boys drinking the finest scotch I ever had, and, uh - - so, listen, I got to go here and you got to go there, so...
Tüm Meksikadaki en iyi damıtma tesislerinden birisi orada sabır otu yetiştiriyormuş.
Es may bueno. Now, one of the finest distilleries in all of Mexico. They harvest agave there, right?
Dünyadaki en iyi modaevlerinden birinin kurucusundan bahsediyorsun.
You speak of the founder of one of the world's finest fashion houses.
"Yayınlayabileceğimiz en iyi programı yayınlamaya uğraşıyoruz."
'We're trying to get out the finest programme we can.
Yılda 10 yüzük tasarlar. En kaliteli altını kullanır.
Designs ten rings a year, using the finest gold.
Miami aynasızları her hareketimi izlerken bir şey yapamam.
Not with Miami Metro's finest shadowing my every move.
Umarım aynaları vardır.
Yes, I certainly hope they are the finest.
Şimdi başlayalım, bize en iyi şarabında bir şişe getir.
Now let's get started, bring us a bottle of your finest wine.
Tanıdığım en harika adam odur.
He's the finest man I ever met.
Yeni bir ev, yeni bir okul...
New house, the finest schools- -
Balerinlerin dünyadaki en iyi dansçılar olduğu söylenir.
They say they have the finest dancers in the world.
İsrail yapımı pamuk çarşaf. Bir bebek gibi uyumanızı sağlayacak.
The finest Israeli cotton sheets, so you sleep like a baby.
En güzel odamız, benim de en sevdiğim süittir. Kusuruma bakmayın.
One of our finest and a personal favourite, if you don't mind me saying.
Bütün her şey için Portland'ın en iyi çiftçilerini kullanıyorum.
I use nothing but the finest Portland farmers for everything.
Bu gecenin Amerikan tarihinde en karanlık günlerimizi en güzel günlerimizin takip ettiğini hatırlatması adına unutmayalım.
and all across America and the world, let tonight serve as a welcome reminder that throughout our history, America's darkest days have always been followed by its finest hours.
Miami'nin en iyi piyadelerinden biri olduğuna şüphe yok.
One of Miami's finest foot soldiers, no doubt.
En iyi eserimi oymak üzereyim. "
I'm about to sculpt my finest piece of work. "
Bunun dışında, babaların en iyi burada.
Other than that, dad's finest is right here.
Bu çay, Londra'nın en kaliteli çayı olan Twinings Earl Grey.
That's Twinings Earl Grey, London's finest.
Para desen istemediğin kadar. Bir de görüp görebileceğin en güzel kadın.
Money by the bucket loads and the finest lady you ever saw.
En iyi viskinizden başlayıp işinizi yapmaya devam ederseniz çok güzel olur.Teşekkürler.
If you could just start from your finest and work your way back, that'd be great. Thank you.
Ayrıca Rosewood'ta olan en iyi şeyin iki arkadaşınızı öldüren katilin mahkemeye çıkışı olduğunu hatırlattım.
But I also reminded her that one of rosewood's finest is about to go on trial for the murder of two of your friends.
Çok iyi yiyecekler hazırladım, yıllanmış şaraplar, sevimli çiçekler, ve Viyanalı yaylı dörtlüsü.
I have secured the finest foods, the oldest wine, the loveliest flowers, and a viennese string quartet.
En yaşlı 50 vatandaşımızı arabayla oy merkezine götüreceğim. Tabii onları almaya geleceğimi unutmayacaklarını umuyorum.
I will be driving 50 of our finest senior citizens to the polls, assuming, of course, that they remember that I'm coming for them.
Amerika'nın seçim günleri mükemmel olur.
Election day is America at its finest.
Bugüne dek çıkardığım en iyi iş, Harvey. İki taraf uyuşuyor.
- It's some of my finest work ever, Harvey.
Gidip o kabzaları bulmaları için polis görevlendirelim ve etrafta haptan fazla mermi kovanı bırakmadan önce şu üç amigoyu yakalayalım.
Let's get a Finest out on these grips, and let's track these three amigos down soon before they start leaving more shells than pills around.
- Evet. Kabza için uyarı bülteni henüz gönderilmedi mi?
Finest matches on the grips go out yet?