Firing tradutor Inglês
4,944 parallel translation
Ve bunun yerine, nedene doğru koşmak yerine, ölüm ihtimalinin olması yerine, bu senin belki bekar olmanın daha iyi olmanı anlaman yerine, Sen katillerin, kalp şeklinde kurşunlar attığına mı karar verdin?
And instead of that, oh, making you run toward reason, instead of the possibility of death making you decide that maybe it's better to be single, you have decided that the killers were merely firing heart-shaped bullets...
- Beni kovuyor musunuz?
Are you firing me?
- Buna kovma denemez, değil mi?
No, it's not firing, is it?
UİİK'ya şikayetimizi bildireceğiz, Blowtorch'un sizi kovmayı yasaklamasını isteyeceğiz.
We'll file a complaint with the NLRB, asking them to enjoin Blowtorch from firing you.
Rod, sizden Blowtorch'un, biz sendikalaşma için bir dava hazırlayana kadar hiçbir çalışanını işten atmaması için bir emir vermenizi istiyoruz.
Rod, we ask that you enjoin Blowtorch from firing any employees until such time as we can prepare a case for unionizing.
Eğitimli bir nişancının uygun şartlar altında 15 metredeki bir hedefe isabet oranı % 99'un üzerindedir.
The average hit rate for a trained marksman firing at a target from 50 feet under ideal conditions is over 99 %.
- Yemin ederim ki, bu ses şey gibi...
( gun firing ) - I swear, that sounds like...
Büyük an.
Big time. ( alarm blaring ) ( gun firing )
Darphanede.
( gun firing ) Ed : By the money factory.
Gökkuşağının sonunda.
( gun firing ) Ed : At the end of the rainbow.
Sadece kim olduğun hakkında birşeyler söyler misin?
( gun firing ) How about you just tell me who you are?
Solenoid yüzünden enjektör ateşleme yapamamış.
Solenoid stopped the injector from firing.
Eğer silahlardan sorumlu kişi ben olsaydım, önüme gelen her şeye ateş ederdim.
If I was in charge of weapons, I'd be firing at things all the time.
Ayağını kaldırdığın an, mekanizma kendi yaptığım sürtünmeye duyarlı piroteknik bileşime baskı yapan yaylı pimli patlatıcıyı harekete geçirecek.
The second that you take your foot off... the fuse mechanism will strike the detonator... the spring-loaded firing pin... compressing a friction-sensitive pyrotechnic composition that I made myself.
Yapman gerekenlerle bir sorunum yok ama her sorun çıktığında da ateş edemeyiz.
I have no issue with what you had to do, but we can't go firing a gun at every problem.
Burada yakalanırsak namlunun ters tarafından bakarız.
We get caught here, we're staring at the wrong end of a firing squad.
Hellfire atılıyor.
Hellfire firing now.
Ateş etmeye başladığımda koşmaya başla.
Once I start firing, you start running.
-... Charlie onlara ateş ederken sörfe gönderdikleri sahne gibi.
It's like that scene in Apocalypse Now where Bobby D. makes those boys go surfing with Charlie firing on their ass.
Fitzhugh kendi kıçını kurtarmak için bizi kovacak.
So Fitzhugh is firing us to save his own ass.
- Bu, Tanrı'yı kovmak gibi bir şey.
That's like firing God.
Uzak ihtimal derken uzak atışı kast ettim.
By which I mean firing a shot over a long distance.
O hapishaneyi tek kurşun sıkmadan almamıza yardımcı olacaklar.
They're gonna help us take that prison without firing a shot.
Eski bir motosikleti ateşleme hissini başka yerde bulamazsınız.
The feeling of firing a vintage bike is unique.
29 Ağustos 1981'de Angola'nın 160 km içerisinde, hafif Toyota pikap içindeydim ah.. hafif araçlarla arazi görevindeydim, 250 kalibre Browning ağır makineli tüfekler için platform görevi görüyordu.
August 29th, 1981, about 100 miles up inside Angola, we were in light vehicle operations and, uh the light vehicle I was in, was a Toyota Land Cruiser, which was a firing platform for heavy machine guns, 250-caliber Brownings.
Shockwave, Omega anahtarının ateşleme dizisini başlat.
Shockwave, commence Omega lock firing sequence.
Neden askerlerime ateş ediyordun?
Why were you firing on my soldiers?
Bütün iticiler ateşleniyor.
Firing all thrusters.
Bir sürü insan bir sürü silah ateşliyor.
Too many people firing too many guns.
Evet ama görünen o ki yeni onların sahipleriyle tanışmışsın Tony Gianopolous, bizi kovdurmak için onları satın alan kişi.
No, but evidently, you have met their new owner, Tony Gianopolous, who bought them for the sole purpose of firing us.
Cameron, Mariga'ya bizim ulaştığımızı inkar etmiyor bu da demektir ki idam mangasından kurtulmak için Cameron ne isterse onu söyleyecektir.
Cameron's not denying us access to Mariga, which means he's gonna sing any song Cameron wants to avoid a firing squad- -
Eğer şu an bir isim alamazsam insanları kafama göre kovmaya başlayacağım!
If I don't get a name soon, I'm just gonna start randomly firing people!
Sapık müdürleri kovmak için uzmanlaşıyorum.
Ah. I specialise in firing pervy headmasters.
Bir dakika, bizi kovmuyor musun?
Wait, wait, y-you're not firing us?
Silahınız size açık bir çarpışmada mı yoksa gölgelerin içinden mi ateş edeceğinizi söyler.
The make of your weapon tells you if you'll be in open combat or firing from the shadows.
- Hessington Petrol'ün bizi kovmasını Edward Darby'nin kıçına sokmanın yolu.
- To shoving the Hessington Oil firing up Edward Darby's ass.
- Kovulmayı hesaplamalardan çıkarmamı istemeyi.
- And asked me to exclude the firing from the calculations.
- Jerry'yi kovmak tabii ki doğru olan şeydi ama bu yeterli değildi ve bunu iki aydır biliyorduk.
Firing Jerry was obviously the right thing to do, but it wasn't enough and we've known that for two months.
Gururun yüzünden beni kovmadığını düşünerek hata ettim.
I was wrong to think the reason you weren't firing me was vanity.
Kötü gözükeceği için beni kovmadığını düşünerek hata ettim.
I was wrong to think the reason you weren't firing me was that it would look bad.
- Biliyorum, kimseyi kovmayacağım.
- I know. I'm not firing anybody.
Ben de kimseyi kovmayacağım.
I'm not firing anybody, either.
Orta düzey bir yapımcıyı kovmak, sorumluluktan kaçmak gibi bir şey.
I think firing a mid-level producer appears to be an abdication of responsibility.
Beni kötü göstereceğini düşündüğüm için mi seni kovmuyorum yani?
You think I'm not firing you because it would make me look bad?
O vakada neler olduğunu.
Of what happened with the case. Your firing.
Herkesin garip kıyafetler giydiği, iki kafalı bir kertenkelenin olduğu bir şehirdeyim. Kılıçlı insanlar beni kovalıyor, üzerime ok fırlatıyor.
and everyone's wearing strange clothes, and there's a two-headed lizard, and people with swords, they're chasing me, and they're firing arrows at me.
Kaptan, bu heriflere öylece gaz okları atmaya devam edemem.
Cap, I can't just keep firing gas arrows at these guys.
- Zamanında işine gelen ve ofistekileri rahatsız etmeyen yeni bir bilişimci bulur bulmaz onu kovacağım.
For now. - What does that mean? - I'm firing him as soon as I can find an I.T. guy... who shows up on time and doesn't creep out the office.
Ateşi kes.
Stop firing.
Gerçek bir taarruz takımı oluşturalım.
Do a real firing squad.
Ateşleme mekanizmasında kırıntı.
in the firing mechanism.