Fishy tradutor Inglês
860 parallel translation
"Ama oyundaki şansları öylesine garipti ki, işin içinde bir bit yeniği olmalı."
But their luck in the game is so extraordinary that something fishy must be going on. "
İşin bu kısmı biraz tuhaf.
Now that in itself is fishy.
Yedi milyon alabilecekken bir milyona razı olmanda bir bityeniği var.
Besides, there's something fishy about settling for a million when you can get seven million.
Bayan Frenchy! İtfaiyeci geldi! Resmiymiş!
Miss Frenchy, the water man's here... on fishy business.
O zaman da biraz şüphelenmiştim.
The whole thing sounded fishy at the time.
Dinleyin, kendimi aptal durumuna düşürdüğümü biliyorum ama ortada şüpheli bir şeyler var.
Listen, I know I look a fool, but there's something fishy going on.
Bir iş çeviriyorsun. İmdat!
There's something fishy about you.
Tüm bu olanlarda garip bir şey var.
There is something fishy about all of this.
Tüm bunlar bana biraz şüpheli göründü.
Hmm. The whole thing sounds a little fishy to me.
Böyle giyinmesi bana da şüpheli geldi.
Figured there was something fishy about him dressing up like that.
Cevaplama tarzları biraz şüpheliydi.
By the way they answered, there was something fishy.
Kuşku uyandıran bir şey yok.
Nothing fishy.
Bu işte bir tuhaflık var.
There's something fishy about this.
Ücret almıyorlar ya, kesin bir bityeniği var.
The fact that it's free seems pretty fishy.
İşkilli bir haltlar dönüyor.
There's something fishy going on.
Bütün bunlarda bir bityeniği var.
Something fishy about all this.
Bu işte bir bit yeniği var Ethan Amca.
Somethin'mighty fishy about this trail, Uncle Ethan.
Şimdi bu işteki bit yeniği neymiş bakalım?
Now what's so mighty fishy about this trail?
Şey, polise haber verebilirdik, bir tür bityeniği var görünüyor.
Well, we could report it to the police, but it'll sound kinda fishy.
Şu kaynakta bir iş olabilir.
That spring is fishy.
Onu yaptığın taktirde bunda bir iş olduğunu anlardı.
He'd know there was something fishy if you did that.
Bu işte bir bit yeniği var.
Something sounds fishy.
Nefes alamayacaksın ve bisikletim balıklı olacak.
You won't be able to breathe, and I'll have a fishy bike.
Sizde tuhaf bir şey var.
There's something very fishy about you,
Kikui'nin evinden bir adam aceleyle buraya geliyor.
Something's fishy at Kikui's place. A man just rushed in.
Tuzak olabilir!
This is fishy.
Burada şüpheli birşey var.
Something's fishy here.
Bu garip gelebilir, ama çocuk Stan Musial şapkasını unutmuş.
I know this will sound fishy, but the kid forgot his Stan Musial cap.
Ya kafayı üşütmüş ya da burada bir dolaplar dönüyor.
He's either out of his head or there's something fishy going on here.
Kulağa inanılmaz geliyor.
It sounds fishy.
Sanko hakkında bazı şüpheler var.
Something's fishy about Sanko.
Bunda bir bit yeniği var.
There's something a little fishy about how that keeps coming up.
Ters giden bir şeyler var.
Something's fishy.
Sanırım son bir kaç günde bazı ilginç olaylar dönüyor.
I believe something fishy's been going on the past couple days.
Ama bu adamda tuhaf bir şey var.
But there's something fishy about him, though.
Sizin hayatınızda karanlık bir şey yok mu?
Nothing fishy about your life?
Her şey bana balık kokuyor.
The whole thing smells fishy to me.
O merdivende zokayı yutuyordum.
Pretty fishy what happened to me on that ladder.
Senin şu patlayan balığına rağmen hala tek parçalar.
After one of your fishy explosions, they`re still in one piece.
Evet benim alçak dostlarım komodorun dayanılmaz aletini görüyorsunuz hızlı bir viski üretici.
Now, my fine fishy finks you see the commodore's pièce de "no-résistance" an instant whiskey maker.
Bana biraz saçma geliyor.
Sounds a little fishy to me.
Eğer meselenin farkındaysanız, Chapman görevini yerine getirmezse Almanlar bir şeylerin ters gittiğini anlayacaklar.
The problem is, if Chapman fails to carry out this mission, the Germans will know there's something fishy.
Eğer hareketleri sana şüpheli gibi geliyorsa, gözün üzerinde olsun.
If he looks fishy to you, keep an eye on him.
It has gone too far.
There's something fishy there.
O hevesli, küçük patlak gözlerini, o resimle şenlendirmenin bedeli soğuk bir içecek ha?
One cold drink... to feast your starving, fishy, little eyes on the picture?
O zaman çalıntı... bankalarda numaraları falan vardır.
There's something fishy, then.
Aizu Klanı şüpheli bir işler çeviriyor.
Aizu Clan is up to something fishy.
Şüpheli bir şeyler var.
Something's fishy.
O müzede dönen bir şeyler var.
There's something fishy going on in that museum.
İnanıImaz bir şey.
Very fishy.
Ondan şüphelenmeliyiz.
Sounds fishy to me.