Footlocker tradutor Inglês
67 parallel translation
Şu bavulu arabama koy.
Put this footlocker in my car.
Bir dolap dolusu madalyası olduğunu söyleyebilirim....... taradığı heriflerin sayısı kadar verilmiş.
I'd venture to say he's got about a footlocker full of medals just for the number of guys he's bumped off.
Onları odamdaki sandığıma koyuyorum.
I've got'em in my footlocker in my room.
- Niye sandığın kilitli değil?
- Why is your footlocker unlocked?
Bu dünyada nefret ettiğim bir şey varsa... o da kilitlenmemiş bir sandıktır!
If there is one thing in this world I hate it is an unlocked footlocker!
Öyleyse neden sandığına reçelli çörek sakladın?
Then why did you hide a jelly doughnut in your footlocker?
Hatta sahip olduğu her şey düzenli şekilde dolabında asılı ve düzenli şekilde sandığında katlıydı.
Yet everything he owned was hanging neatly in his closet... and folded neatly in his footlocker.
"Sandığımın üzerine çıkıp kaldırıp indiriyorum ve kaslarımı formda tutmaya çalışıyorum."
I press my footlocker, lift it, to try to get my muscles in shape.
Fakat sonradan meydana çıkıyor ki aslında bu osuruk bir sandığın cilasını sökecek cinstenmiş.
And it turns out to be one of those farts that would strip the varnish off a footlocker.
Gelgelelim, çavuşunuz dolabınızda şu eşyaları bulmuş.
However, your sergeant has come across the following items in your footlocker.
Bunlar yılan pisliği, Dolabından çıktı.
They are snake droppings, found in your footlocker.
Bu adamın dolabından 200 paket prezervatif çıktı.
This man had 200 prophylactic kits in his footlocker.
Mesela senin dolabına gizlediğim bir şişe viski var.
And I have a case of VAT 69 hidden in your footlocker.
Hayır, dolaba saklamayı.
No, hiding it in your footlocker.
Onu benim dolabıma saklamayı.
Hiding it in my footlocker.
Çalışıyordum- - Demek istediğim aşağıdaki Footlocker'da müdür yardımcılığı işim vardı.
I was working- - I had a job as assistant manager at the Footlocker.
Evet. Peki, ne oldu aşağıdaki Footlocker'da?
- What happened at the Footlocker?
- Başı sandığa sığmadı.
So, the footlocker had no head room.
Bedford'un eşyaları barakamda.
Bedford's footlocker is in my barracks.
Adam'in dolabının yanındaki bir sandığa gidiyordu. Sandık kilitli değildi.
It led to a metal footlocker at the bottom of Adam's closet, which was, you know, already unlocked.
- Beni kutuya kilitlemişlerdi.
I was locked in a footlocker.
Augustus öldükten ve biz dolabını boşalttıktan sonra, bu kutuyu buldum.
After Augustus died and we cleaned out his footlocker, I found this box.
Odamda ayakkabılığım var.
Yeah, I got a footlocker in my room.
Sonra da buraya, "Lady Footlocker" a gittim. - Neden?
Then I went over here to Lady Foot Locker.
Celine Dion "Lady Footlocker" dan mı alışveriş yapıyor? Hayır.
Oh, okay, Céline Dion shops at Lady Foot Locker?
Celine Dion, Lady Footlocker'da çalışıyor.
No. Céline Dion works at Lady Foot Locker.
Ve kolayca bagaja koyabilirdin. Ve bu sandığa da ihtiyacın olmazdı.
And then you could have put him in the trunk... and you wouldn't need that footlocker.
Sandık arka koltuğa sığmayabilir o yüzden.
The footlocker might not fit in the back seat, is all.
Senin eski sandığın ötüyor.
Your old footlocker's beeping.
Peki ya Onbaşı Price'ın dolabından ne haber?
What about Corporal Price's footlocker?
Şu ayakkabı kutusundaki yarı yenmiş kuş da kimin?
Whose half-eaten dead bird is in this footlocker?
Güzel sandık.
Nice footlocker.
İki saatten beri, bir sandığın içinde kitap okuyordum!
I've been sitting in a footlocker for the last two hours, reading!
Günlüğü orada bıraktım.
Well, he was in a footlocker.
Sandık açık.
Footlocker is open.
- Yalnız, bu kutu asker sandığı.
Except this box is a military footlocker.
Yani kampüste öldürülmüş, bir asker sandığına konmuş.
So she's murdered on campus, stuffed in a footlocker.
- Yine de araca ihtiyacı vardı.
Used the footlocker to get the body off campus, but he still needed a car.
Kızınızın cesedini içinde bulduğumuz sandık PMI'ya ait Bay Butler.
VALENS : Footlocker we found her body in was from PMI, Mr.Butler.
O askeri sandığını kaydını bulmanın bir yolu var mı Moe?
Got a way to track that footlocker, Moe?
Bir asker sandığının içinde bulundu.
Found her in a footlocker.
Tatlım, garajdaki sandığın içinde tabanca var ya bu soruna hayır dediğim zaman beni onunla vur.
You know, honey, there's a gun in the footlocker in the garage. If I ever say no to that question, I want you to use it on me.
Sıvının izi buradaki sandığa geliyor.
A trail of fluid leads back to... this footlocker here.
Garajın üstündeki tavan arasında bulunan sandık hakkında neler söyleyebilirsin?
Um, what can you tell me about the footlocker in the crawl space above the garage?
Yani sandık kocanıza ait?
So it was your husband's footlocker?
Beş tanesi sandığın alt tarafında.
Five were on the bottom panel of the footlocker.
Sandıkta.
Footlocker.
Neyse ki Keeler'ın sabit diski, farklı bir yerde izole edilmiş.
Um, okay, fortunately, Keeler's hard drive was insulated in a loaded footlocker.
İki ekstra günün görev yorgunluğu.
Let's see the inside of that footlocker, soldier.
Küçük sandığım.
My old footlocker.
- Bu kimin dolabı?
Whose footlocker is this?