Forth tradutor Inglês
4,290 parallel translation
Ileri gider.
Goes forth.
Hepsi aynı yüze sahipti. Birbirlerini yansıtıyorlardı.
and they reflect each other back and forth.
Şimdi örtüleri uzat.
Bring forth the covers now.
Göklerden gözleri öyle bir ışık verirdi ki kuşlar şarkı sözyler akşamın bittiğini düşünürdü
Her eyes set in heaven would give forth such light that birds would sing and think it were not night.
Kuzeniniz Tybalt öfkeyle yola koyulmuş
Your cousin Tybalt has set forth in such a rage.
Buraya gelin ve size sunulan şeyi alın.
Come forth and claim your offering.
Yedi yıldır bunları yapıyorsun ve her zaman iki kere yapıyorsun.
I mean you have seven years walking back and forth all the time?
Sonra bir baktık, çekiştirme oyunu oynuyoruz. ... bir o yana, bir bu yana. Ve birden...
Next thing you know, it's a tug of war pulling it back and forth and out of nowhere...
Serbestçe ileri geri dolaşıyordu.
It's freely exchanged back and forth.
İster katılın ister katılmayın, bunların özgürce yayımlanması gerekiyor.
And whether you agree with it or not, to have a free back-and-forth airing of these is essential.
Aşağı yukarı yürüyor, benimle ukala ukala konuşuyordu.
And he was pacing back and forth saying smart comments to me.
Bugün kaderimizi yazmak üzere ileri çıkıyoruz.
Today we set forth... to write our destiny
Bugün kaderimizi yazmak üzere ileri çıkıyoruz.
Today we set forth to write... our destiny
# Bugün kaderimizi yazmak üzere... # #... ileri çıkıyoruz. #
Today we set forth to write... our destiny
Onu ileri geri sallayacaksın.
You rock her back and forth.
İkinci öldüğünde, ikinci şifre için arayacağım ve bu böyle devam edecek... ta ki dört kilitte açılana kadar. ve içinizden en acımasızı.. özgürlük ve Carcharias'ta yeni bir kariyer için kapıyı açacak.
When the second one dies, I will call with the second combination and so forth... until all four locks are opened... and the most ruthless among you... opens the door to freedom and your new career at Carcharias.
Düşünmem lazım. Sonrasında, daireler arasında sürüklenmeye başladık.
Then we schlepped back and forth between apartments.
Bizi eve sağ salim götürsün diye bir lidere güveniyoruz.
We trust that our front man us alive bringing forth.
İleri marş, Lockwood.
Sally forth, Lockwood.
Beklemedeyiz 221.
Stand forth, 221.
Şah mat. Bir ileri bir geri tekrar tekrar ve bu kısır döngüden çıkamıyor.
Check, check, check, check, back and forth, over and over again, lost in a loop.
Sen öne çıkıp o teorileri gerçekleştirebilirsin.
You can go forth, you can put these theories into practice.
İçindeki şeyi ortaya çıkar.
Bring forth that which is within you.
Sahip olduğum altın uçlu asa ile Cennetin Güney Kapısından Penglai Dağı'na kadar üç gün, üç gece durmadan ortalığı ateş gibi kasıp kavurdum. Kan su gibi aktı.
In those days, I had a cleaver in each hand... from South Heaven Gate to Penglai East Road chopping back and forth for three days and three nights... blood flowed like a river... just chopping up and down
Öyle veya böyle bir şekilde bulunur.
Then so on and so forth for every single theft. Well, hang on.
Burda iki kişiyiz, yani bu anı bozarsak, bir sonrakini deneriz ve böyle devam eder.
There are two of us, so if we screw up this moment, we try the next and so on and so forth.
Ayrılmadan önce, bu hat üzerinde ileri geri hareket etmenin bir yolunu bulduğuna inanıyorum. - Ne?
Before he left I believe he found a way to move back and forth on that track.
Geri ve ileri, yukarı ve aşağı soldan sağa, yüzyıla yakın.
Back and forth, up and down... left to right for more than one hundred years.
Doğum acısına katlandığı ve bunun karşılığında karnında böylesine kötücül birini beslemiş olduğunu gördüğü için.
To endure the agony of bringing you forth only to discover that she had nurtured in her loins such wickedness.
Böylece gayretle nedenler, şüpheliler ve kurbanlar vb. tasarladım.
So I've been busily inventing motives and suspects and victims and so forth.
- Yani sen de adamları ve erzakları ileri geri taşıttın?
And you moved men and supplies back and forth? Aye.
Bir süre böyle gidip geldim sonunda fark ettim ki bu mesele benim karar veremeyeceğim kadar büyüktü.
I bounced back and forth like that until I realized it was too big for me to judge.
Dağın dar şeritine uçağı indirmeye çalışıyorduk ve ve rüzgar sürekli kanatları ileri geri oynatıyordu.
And we were trying to land the plane on this narrow strip on the side... of the mountain, and the wind kept blowing the wings back and forth...
Çok hastaymış ve mutlaka gidip gelmem gerekiyor.
He's very ill, so I have to travel back and forth.
Omuzlar ileri, geri.
Shake the shoulders back and forth.
Mahkumları getirin.
Bring forth the prisoners.
Mahkumları getirin!
Bring forth the prisoners!
Bir kere pancar için öyle ikna edici bir şey ileri sürdü ki gerçekten biraz ağzıma attım.
She once put forth such a forceful case for beetroot, I actually put some into my mouth.
♪ ritim ve kafiye meydana getirmek için... ( Kilise Çanları Chiming )
♪ To bring forth the rhythm and the rhyme... [CHURCH BELLS CHIMING]
Bu nedenle son birkaç yıldır, Hindistan'a durmadan seyahat ediyordum.
So for the last few years, I've been traveling back and forth from India.
Herkes sırayla öne geçiyor, fikirler tenis maçı yapar gibi.
And then we just kind of go back and forth and, you know, it's like this whole tennis match of ideas.
Bana bir şey yapıp, bir yere kapatacaksın ve beni yere düşüreceksin, değil mi?
Else you'll do a thing and lock me in a place and drop me on my so forth and what have you, right?
Kolunu ileri geri oynat. Tıpkı pompalar gibi.
And use your arm to go back and forth with it so you really get a nice pumping action.
Bu günden itibaren bana ve aileme bağlılık ve sadakat göstereceğine... ... yemin eder misin?
Do you swear allegiance and fealty to me and to my family from this day forth?
Şimdi git.
Now go forth!
Ben işe geri dönsem iyi olacak ekipmanlara falan bakayım.
You know, I have to... have to be getting on with things The, erm, the equipment and so forth.
Mathilda genç bir kalabalıkla katıldı. Üst kamarada ileri geri yürüyordu.
Mathilda joined a gaggle of young running back and forth on the upper deck.
Artık insanlar da yönetime yardım etsin.
Big Society and so forth.
- İkisi arasında gidip geliyor musun?
You going back and forth between the two?
Seni anlıyorum, ama bunu tekrar baştan alıp bütün gün konuşabiliriz ama bence önemli olan... -... Max'in iyi olması.
I see your point, but, I mean, we can go back and forth on this all day, but I think the important thing is, is that Max is fine.
Kutsal Tanrımız evrenin tek sahibidir.
Who brings forth bread from the earth.