Froze tradutor Inglês
1,082 parallel translation
Geçen kış, onları çıkarmayı unuttuk ve hepsi dondu.
Last winter, we forgot to take them out and they all froze solid.
"Kimse o ülkenin adını bilmiyordu, oradaki insanlar dışında"... "Çünkü kaşifler daha yazamadan kalemlerindeki mürekkep donuyordu".
"Nobody knew the name of the country except the folks who lived there...'cause the ink in the explorers'pen froze before they could write it down."
Rüzgar, adamı o saat dondurur.
Saliho's bride froze to death just 2 day s ago.
Yolun uzun, 5 saat çeker en azından.
Be careful. Saliho's bride froze in two hours distance.
2 gün oluyor, Saliho'nun gelini dondu fukara.
Saliho's bride froze two day s ago. And two of her kids.
Dikkat et. Saliho'nun gelini iki saatlik yolda donmuş.
Saliho's bride froze in two hours distance.
- Donmuş.
She froze to death.
Donmuş.
He froze.
Kahrolası motoru gene dondu!
That goddamned Olds is froze up again!
Kronometreyi aldı, vurdu ve kendisi hariç herkes anında dondu kaldı.
And he took the stopwatch, and he hit it, and everybody else in time froze but him.
Discovery donmadan önce etler bozulmuştur.
Some meat went bad before the Discovery froze up.
Boğalarınızdan bazılarının, ineklerin ardından dağlara kaçtığını söyledi. Ve donmadan önce onları yakalamamız gerektiğini.
She said some of your bulls had run up into the mountains after cows, and you had to get them before they froze.
"Mürekkebim sürekli donduğu için..."
"My ink has been froze so many times..."
Sanırım beynimin sol yarısını dondurdum.
I think I froze the left half of my brain.
"Güneş yakıyor, soğuktan ölüyorum, Suzanna, ağlama."
"The sun so hot I froze to death, Susannah, don't you cry."
Soğuktan donmuş gibi görünüyor.
Looks like she froze to death
- Donuyor.
It froze.
Polisler spot ışığını üzerime tuttu, ben de bir tavşan misali donup kaldım.
Cops put that spotlight on me and I just froze like a rabbit.
Benim numaram söylendi, Aniden donakaldım.
i was about to sing my first number, when suddenly, i froze.
Soğuk bir büyü geldi ve fiyort bir kumsaldan diğerine kadar dondu.
A cold spell set in and the fjord froze from shore to shore.
Havada dondu ve büyük bir dolu gibi aşağı indi.
and they froze as a hail falling.
Donup ölen eski dostlarımı düşünüyordum.
Just thinking about some of them old bums that froze.
Kurnaz Phil Tooker, zavallıcık buz kesmişti. Burnundan kırmızı sarkıtlar sallanıyordu.
Foxy Phil Tooker... the little guy froze all scrunched up with a red icicle coming out of his nose.
Torres'i dondurduğunda, onun buzlarını çözecek revirimiz vardı.
When he froze Torres, sickbay helped thaw him out.
Cehennem sonunda dondu.
Hell finally froze over.
Çok kötü! Çünkü dün dondum.
Because I froze yesterday.
Orjinal değil ama, insanlar kıçımın donduğunu anlayacak.
We won't be original, but people will know I froze my ass off.
Ya böyle olacaktı, ya da sonsuza kadar tartışacaktık.
It was this or arguing till hell froze over.
biliyor musunuz Roma'daki dedem... şef mi?
I got home and said : " Professor, do you know... that my grandfather in Rome is... So I froze and thought :
Sanırım ancak şöyle mümkün olabilir : ... o kanserden çok korkuyordu beyni kendini dondurdu,... babanız için hayati önem taşıyan bir maddeyi veya enzimi üretmeyi durdurdu.
It is entirely possible that he was so fearful of the cancer that his brain froze up, stopped producing a vital chemical or enzyme that he needed.
Ama ben dondum kaldım.
And I froze.
Fakat damarlarımdaki kanı dondurmaya yetmişti.
But it froze the blood in my veins.
Lou'nun yemeklerini önümüzdeki on yıl için dondurmuş gibi görünüyor.
It seems she froze Lou's meals for the next decade.
Ah, boruların donduğu ve ısıtıcının çalışmadığı geceyi mi kastediyorsun?
Oh, you mean the night the pipes froze and the heat went out?
O da biraz kestirmek istemiş... ve donmuş.
He decides to take a nap... and froze.
Bütün uzuvlarım hareketsizleşti.
All my limbs involuntarily froze.
Kore'de omuz omuza çarpışmıştık.
We froze our butts together in Korea.
Arizona'da neredeyse donarak ölüyorduk, sonra Mesa Verde'de Hint mağaralarını gezdik, ve Grover's Bend yakınlarında bir kaçıkla karşılaştık.
Well, we froze to death in Arizona, saw these Indian caves in Mesa Verde, and met this weird lunatic near Grover's Bend.
Ve bir rastlantı sonucu, ısı öyle hızlı düştü ki, tüm göl donuverdi... üç saniye içinde hem de, birdenbire!
This fluke thing happened. The temperature dropped so fast that the whole lake froze... in three seconds, just like that!
O zaman ısı öyle hızlı düştü ki, tüm göl donuverdi.
Then the temperature dropped so fast, the whole lake just froze.
Ve sonra bir kasım günü... kocaman bir ördek sürüsü... gelip, gölün üstüne kondu ve... ve ısı o kadar ani düştü ki, göl birden dondu.
And see, one November... this big flock of ducks... came in and landed on that lake and, uh, and then the temperature dropped so fast that the lake just froze right there.
O ölümcül kelime, beynimin içinde dönmeye başladığı zaman lenf bezlerimi donduran o tarif edilemez korkuyu asla unutamam.
I shall never forget the unspeakable horror... that froze the lymph in my glands... when the baneful word seared my reeling brain :
Kafasını dondurdular. Sonra üstün bir ameliyatla yerine diktiler.
They froze the head, put it back on in a two-day operation.
Geçen kış kar yağarken her yeri buz kesmiştir.
HAD LOTS OF CRACKS IN IT. I RECKON SHE MUST'VE FROZE STIFF LAST WINTER DURING THE SNOWS.
Kendisi bir buzulda uyuya kaldı ve donarak öldü.
He fell asleep on a glacier and froze to death.
- Hayır, dondum kaldım.
- No. I froze.
Harry tavuk dondurdu.
Harry froze a chicken.
Dün gece buz tuttu.
It froze last night.
Soğuktan donardın oralarda!
- You'd have froze to death.
Anahtarı aldım Hadi evi yağmalayalım.
It's the one we froze till they found a cure for whatever was killing him.
Geceleri buz gibiydi.
At night they froze.