För tradutor Inglês
1,966,585 parallel translation
Ama sonra politikaya atıldığını duyduk.
But then we heard that you were running for political office.
Ya deli olduğunu ya da BKO'nun avcısı olduğuna karar verdik.
So we figured you were either crazy or hunting for BPO.
Benim için bir şey yapmanı istiyorum. Zor olacağını biliyorum ama bana bu konuda çok soru sormamanı istiyorum, sebebi ise sana cevap veremeyecek olmam.
I need you to do something for me, and I know this will be difficult because I need you to do it without asking a lot of questions, which I'm telling you right now that I cannot answer.
Ajan Singh güvenlikleri için ailemi uzaklaştırmam gerekebileceği konusunda beni uyarmıştı.
Agent Singh warned me that it might be necessary to move my family for their protection.
Bu benim için de çok zor.
This is difficult for me, too.
Ben aslında geleneksel "mutlu sonlara" inanan bir tip değilimdir, ama bunun için bir istisna yapacağım.
I'm not usually the kind of guy who believes in certain types of "happy endings," but... [exhales] for this, I will make an exception.
Ne için?
What for?
Bunu arıyordum.
I was looking for this.
Çünkü ikimize özel olmasını istiyorum.
Because I want it to be just for us.
Şimdilik bu kadar.
That's all for now.
Bu sizin için.
This is for you.
Bu kadar sinirlenmenin tek sebebi hanımeli arkadaşının öğle yemeği randevunuzu benim için iptal etmiş olması.
- The only reason that you're pissed about this is your new honeysuckle friend canceled lunch on you for me.
Düğün için kendi evimi teklif etmesem nasıl bir sağdıç olurdum düşünsene.
- What kind of best man would I be if I didn't offer for you to have it here?
O halde buraya ne yediğine bakmaya ve düğün yeri olarak olmaz demeye mi geldin?
- So basically you came here to look at what he eats and to say that this is a "no" for the wedding.
- Annen fotoğrafçı ayarladığını söylemişti. Ama sen iptal etmişsin.
- Your mother said that she arranged for a photographer, but you cancelled.
Hem bu hem de Harvey Specter'a tuvaletini test sürüşüne çıkardığımı söylemek için.
- Well, that, and to tell the mighty Harvey Specter I took his toilet bowl for a test drive.
Delta Güvenlik için birlikte çalışıyorduk onu geri istiyorum.
She was working for me on Delta Securities, - and I need her back.
Beni epey sinirlendirdi.
- Let me run it down for you.
- Ne için?
- For what?
'Bir sana'anlaşmamız tamamlanmadığından böylesinin adil olacağını düşündüm.
- I figured you didn't get to complete your one-for-you this time, so it's only fair.
Ek olarak sana anlaşma ihlalinden dava açmamı gözün yememiştir.
- Plus, you didn't want me to sue you - for violating our agreement.
Sırf bir anlaşma ihlalinden Robin'in Batman'in peşine düşmesi hoş görünmezdi.
- Doesn't look good to have Robin coming after Batman for breach of contract.
Şaka bir yana bunun senin için ne kadar zor olduğunu biliyorum Mike. Sırf bu yüzden Alex ile aranızın kötü olmasını istemiyorum.
Seriously, Mike, I know how hard that was for you, and I don't want there to be any bad blood
Aferin sana.
- Good for you.
Geriye kaldı iki.
- You're one for three.
Yangına körükle gidiyorsun resmen. Yönetici ortaklık için birini seçmem gerekse şu aralar bu kişi Alex Williams olurdu.
You poured fuel on the fire, and if you asked me to choose between the two of you for Managing Partner right now,
Seninle biraz konuşabilir miyim?
- Hey. Can I talk to you for a second?
Biricik kızının hayatındaki en önemli gününü kutlamak için bir bekar evinin doğru tercih olmadığını söyledi.
- He said a bachelor pad is no place for his special little girl to celebrate the biggest day of her life.
Bir düğün organizatöründen seçenekleri değerlendirmek için randevu aldım.
I called and made an appointment with the wedding team for us to go over some menu options.
Benden size el atmamı isteyeceğine arkanı kollamaya baksan iyi edersin. Çünkü özellikle sizi hedef alanlar var.
Instead of you asking me for a handout, you should watch your backside, because you've got a missile coming straight for you.
Onları günahım kadar sevmem.
I have no love for them.
Gerçekten orada mıydı öğrenmek için güvenlik kayıtlarını istedim.
I asked for surveillance video to see if he was already there.
Delta Güvenlik için atağa geçtiler bile ki bu tek hamleleri değil.
They're making a play for Delta Securities, - and that's not their only move. - Don't tell me.
Telif hakkı ihlali için dava açıyorlar.
They're suing for patent infringement.
Seni müvekkilini elinde tutmakla uğraştırırlarken müvekkilime telif ihlali davası açmaları tesadüf mü sence?
- You think it's a coincidence they're forcing you to close on one of your clients while suing one of mine for patent infringement?
Ama her türlü şeye hazır olsan iyi edersin. Çünkü Bratton bir sene önce neredeyse kaybedeceğini bildiği müvekkilinin peşinde. Benimkine ne için dava açacak hiçbir fikrim yok.
But you better be good and ready, because Bratton knew enough to come after a client you almost lost a year ago and to sue mine for something
Louis seninle biraz konuşabilir miyim?
- Louis, can I talk to you for a second?
Bana göre en başta Bratton'a içeriden bilgi sızdıran sendin.
- For all I know, you were the one who gave Bratton the inside information on us in the first place.
Morelli'nin son üç yıl içindeki harcama raporları.
- Morelli's expense reports for the last three years.
Louis'in, telefonlarını açsın ya da açmasın, senin için canını dişine takacağını bildiğin gibi.
Just like you already know that Louis kills for you out there whether he's taking your calls or not.
Son çeyrekte faturalandırılmayacağını müvekkilimize söylemen de aynı şekilde.
- Nice move telling our client he's not gonna be billed for last quarter.
Nakitten bahsetmişken işe geri döneli tam üç hafta oldu.
- Speaking of which, I've been back at work for three weeks now.
Tanrım eski şirketine dair içinde azcık bile sevgi kalmadı mı yani?
Boy, you really... have no love for your old firm, do you?
Bir risk aldı ve artık insanların hazır olmadığımı düşündüğü bir pozisyondayım.
He went out on a limb, and now I have been promoted to a position that people think I'm not ready for.
Davama dönmeden önce senin için düzeltmemi istediğin başka bir şey var mı?
- Anything else you want me to fix for you
O halde sanırım yapman gereken tek bir şey kaldı.
- Oh, that's great. - So I guess... this means there's only one thing left for you to do.
Yapmamız gereken tek bir şey kaldı desek daha doğru olur.
- Well, I'd say there's only one thing left for us to do.
Pearson Specter'da değersiz hissettiğini biliyorum bu yüzden kendi adıma özür dilemek istedim.
- I know that you didn't feel valued at Pearson Specter, and I wanted to apologize for my part in that.
Ayrıca benim onlara bilgi vermediğim gibi onların da benim yardımıma ihtiyaçları yok ve zaten istemediler.
And not only am I not giving them information, they don't need my help, and they didn't ask for my help.
Daha önce bira içelim diye konuşmuştuk bu yüzden seni bekliyordum...
- I was just waiting for you so we can grab that beer - like we talked about.
Eğer daha fazla kurban varsa, onlar için içtenlikle üzgünüm.
If there are other victims out there, I feel for them.