Gelsinler tradutor Inglês
733 parallel translation
Bir zahmet gelsinler ve o attıkları iftiralar için gönülden af dilesinler.
Tell them to come and bow with their sincere minds, asking her forgiveness for their badmouthing.
Burada canını veren 343 cesur insan için gelsinler!
Come down here to honor 343 brave, brave men who gave their lives!
Beyaz adam babamın sözlerine kulak verirse Konsey Tapınağı'ndaki dini törene gelsinler.
If the white men will hear the word of my father... ... let them come to powwow at Council Grove.
Sözlerine kulak vermezlerse, silahlanıp savaşa gelsinler.
If they will not hear his word, let them come armed for war.
- Neden gelsinler ki?
Oh, will they?
- Bırak gelsinler, General.
Let them in, General.
Şey, neden gelsinler ki?
Oh, well, why should they?
Bay Christian, 5'te tayfalar cezayı görmeye gelsinler.
Mr. Christian, pipe the ship's company at five bells to witness punishment.
Gelsinler mi?
Shall I call the boats in, sir?
Buyursunlar gelsinler lütfen.
Yes? Oh, ask them to come right up, please.
- Gelsinler!
- Let'em come!
Bırakalım gelsinler de hesaplaşalım.
Let them catch up and have a showdown.
Bana gelsinler. Ben veririm.
I'll see that they're paid back.
Hangi sırayla gelsinler?
How would you want them?
- Birlikte gelsinler.
- Alright both of them.
Gelsinler.
- Sent them in.
- Gelsinler.
- Let's have them back.
Bir saat içinde buraya gelsinler.
Tell them to come here, in an hour.
İçeri gelsinler.
Bring them in.
Bırak gelsinler.
Keep'em coming.
Gelsinler. Sizin için her şey hazır.
Everything's ready and waiting for you.
Söyle, hemen gelsinler.
Tell them to come over at once.
Gelsinler.
Show them in.
Geronimo ya da yandaşları bir daha bu bölgeye gelirse silahlarıyla gelsinler.
If Geronimo or his followers come to this territory again let them come with weapons.
- Bırak gelsinler.
- Let them come.
Ben gidince içeri gelsinler.
Let them come in when I get out.
Şey- - Gönder gelsinler.
Oh, well - Well, show them up.
Buraya neden gelsinler?
Why should they come here?
Herkese söyle, yağmura yakalanmadan eve gelsinler.
Tell everyone to get home before they get caught in the rain.
- Önce onlar gelsinler.
- Have them put up first.
Majesteleri gelsinler diyor.
The Empress will receive you.
Quatermass ve Briscoe'ye söyle oraya gelsinler.
Tell Quatermass and Briscoe to meet us there.
Rica ediyor, siz Sayın Lord Hazretleri, yarın veya öbür gün gelsinler diye.
He doth entreat Your Grace, my noble lord... to visit him tomorrow or next day.
Öğrenmelerinin bir yolu bu. Gelirlerse gelsinler!
THAT'S ONE WAY THEY'D KNOW.
Majesteleri gelsinler diyor.
Her Majesty is asking you in.
Çağır gelsinler, çağır gelsinler!
Call them, call them!
Gelsinler.
Ask them in.
Gelsinler ve beni haklasınlar.
Let them come and get me.
Dedektörleriyle gelsinler.
Tell'em to bring their detectors.
Ama hakkımı da teslim edin, teker teker gelsinler.
But, in all fairness, it ought to be one at a time.
Yarın sabah gelsinler.
Tomorrow morning, tell her.
Çağırın, hemen buraya gelsinler.
Call them and have them come here immediately.
O zaman 7 gibi gelsinler.
So as they come up seven.
Söyle yarın gelsinler.
Tell them to come back tomorrow.
- Çarşamba günü gelsinler.
- Ask them for Wednesday.
Gitmelerini söyle Davis, daha sonra gelsinler.
Tell them to leave, Davis, they returned later.
Birlik komutanları da bir an önce karargaha gelsinler.
Troop commanders will meet at headquarters at once.
Tanrı aşkına bırakın gelsinler.
Let them come, by Jove.
Bırakın gelsinler.
Let him approach!
- Ambulans çağırın, acele gelsinler.
I DON'T KNOW WHAT'S THE MATTER WITH YOU.
Gelirse gelsinler!
So what?