Gemide tradutor Inglês
4,642 parallel translation
"gemide birçok oda var"
♪ there's room for many on board ♪
"gemide olsun, küçük çocuklar"
♪ get on board, little children ♪
"gemide olsun, küçük çocuklar..."
♪ get on board, little children... ♪
"gemide birçok oda var"
♪ there's room for many on board. ♪
Dört korsan gemide.
Four pirates on board.
Dinle, bu mürettebatı asla bulamazsın. Gemide elektrik olmadan olmaz.
You'll never find this crew, not without any power on the ship.
Gemide revir var ve bu adam ne yapılacağını biliyor.
We got a sick bay here on board, and this guy knows what to do.
Gemide doktor var.
We've got doctors on board.
- Anne, sanırım gemide Fanny'i hatırlıyordun.
Mother, I think you were remembering Fanny on the boat.
Gemide Tantalus ekibi için hazırlanmış erzaklarım var.
I've got the, uh, supplies on board for Tantalus'replacement crew.
Gemide kimse var mı?
Anyone aboard?
1943'te ABD Hükûmeti o gemide deneyler düzenledi.
In 1943 the U.S. Government made a experiment with this ship.
Gemide erimiş insanlar olduğu yönünde söylentiler vardı. Ama bunun gibi bir şeyi hiç kimse görmemişti. Bu fotoğraflar çok ama çok gizlidir.
There are rumors of people saw the carcass of the ship, but no one has ever seen anything like this, type these photos are top-top-secret...
Bir gemide hepimiz aynı yöne gidiyoruz, sanırım.
We all go the same way on a boat, I guess.
Hepsi bu gemide.
All on this very ship.
Bu gemide ki her adam için mermim var, Albay, senin için de.
I have a bullet for every man on this ship, Captain, "including you."
Bu özel gemide şefinin arkadaşıydım.
I was your boatswain's mate on this very boat.
Beyannamede gemide sorun olduğunuz yazılı.
Well, it says here on the manifest that you had a problem on the ship.
Bize gemide olmadığınızı söylediler.
They said you weren't on the boat.
Bana gemide neler yaptığını söylediler.
The men at Ellis Island, they told me what you did on the ship!
Ailelerimiz gemide birlikte gelmişler.
Our families came over here on a boat together.
Buraya gelirken gemide... yemek yoktu yerimiz de yoktu.
On the ship here, there is no food and no room.
Ama ben hiç pamuk toplamadım ya da buharlı gemide çalışmadım ya da bir ömür boyu sürecek demiryolu işinde çalışmadım.
But I've never picked cotton or been on top of Old Smokey or worked on anything all the livelong day, let alone a railroad.
Amanın, derin uzayda içinde korkunç bir yaratık olan bir gemide sürükleniyoruz!
Oh, my, adrift in deepest space with a vicious alien killer aboard!
Gemide olan her şeyi gözlemlemeye yarayan kamera sistemini kuruyor.
She's setting up the camera system which monitors everything that happens on the ship.
- Hayır, aynı gemide değiliz.
We're not in the same boat.
Yelkenli bir gemide kesin saat bildirmek güç.
It is hard to be specific on a sailboat.
O zaman bir arada kalıp tüm toplantıları gemide yapmalıyız.
So we will stick together and have all of our meetings on boats.
Gemide üç adam var Bir tanesi vuruldu.
Four men on board, one of them has been shot.
Babası bir gemide ona iş buldu.
But his Father got him a job on a ship.
Gemide yer kalmadı.
We have no room left on the boat.
Hâlâ gemide!
She's still on board!
Bu gemide ne var?
What's on board this thing?
Gemide biraz eğlence olsun diye!
Just to provide some in-flight entertainment!
Hâlâ gemide.
She's still on board.
Kuzey Kabilesine giden gemide.
On a ship headed to the northern tribe.
- Kuzeye giden gemide.
- On a ship headed north.
Babam o gemide!
My dad's on that ship!
Buharlı gemide kurtarılamayan beş kişiden biri bugün.
One of the five unrecovered from the steam cruiser that day.
George Bligh, kaçacak bir yeri olmadan gemide.
George Bligh on board with nowhere to run?
Gemide tanıştık.
On the ship home.
Etrafına bakın, gemide başka kimi görüyorsun?
Look around, who else do you see on board?
Bu adamların alabora olan bir gemide oldukları kullandıkları ünlem işaretlerinden belli.
People on board a ship that's capsizing don't use that many exclamation marks.
Savaş başlarsa, Havana'ya giden bir gemiye atlayıp gemide piyano çalarım sanırım.
I guess I could always play piano on an ocean liner if the war breaks out, jump ship in Havana.
- Gemide iki masum insan var.
I've got two innocents on board.
Bunların tümü gemide bulunan rünlerde yazmaktadır.
For these are the only runes they found on the ship.
Bay Ressler, bu ikisi oturup tavla oynar mıydı bilmem ama ikisi de aynı gemide gidiyorlardı.
Mr Ressler, whether these two played backgammon together or no, it is a current upon which they both float.
♪ O tam çılgın bir gezi gezi savaşçı gemide gemide ♪
♪ He a total freaking trip, trip, sailor of the ship, ship ♪
Açık ve net bir şekilde belirtmeliyim ki bir gemide su sıkıntısı çekilmesi başlı başına tehlikeli bir olaydır.
Now let me be clear.- - the loss of water on a ship constitutes a singularly dangerous affair.
Ya gemide Orson'la birlikte oluruz ya da ölürüz.
We either get Orson on board, or we die.
Sizinle çelişmek istemiyorum, efendim, ama mekik olayında, gemide insanlar olduğundan, çok daha fazla veri elde edilecektir.
I don't like to contradict you, sir, but in the case of the shuttle, as there are human beings aboard, it generates far more database material.