Gerer tradutor Inglês
81 parallel translation
Güzellik insanları rahatlatır ama korku gerer.
Beauty helps people feel relaxed, but fear keeps them nervous.
Her ayrılış insanı gerer ve korkutur.
Every parting has its own fears and anxieties.
Tükürük hokkasına 10 bin doları atan kişi beni gerer.
But anybody that throws $ 10,000 in a spittoon makes me nervous.
Silahlar beni gerer.
Guns upset me.
Merhamet uzun süre acı çeker ve naziktir ; merhamet kıskanmaz merhamet kendiyle övünmez, şişinmez kendisine yakışıksız davranmaz kendisini aramaz, kolayca kışkırtılmaz, kötü düşünmez günahla neşelenmez, ama gerçekle neşelenir herşeye göğüs gerer herşeye inanır, herşey için umutludur, herşeye dayanır.
Charity suffereth long, and is kind ; charity envieth not charity vaunteth not itself, is not puffed up doth not behave itself unseemly seeketh not her own, is not easily provoked, thinketh no evil rejoiceth not in iniquity, but rejoiceth in the truth beareth all things believeth all things, hopeth all things, endureth all things.
Ve her çeşit silah benzeri alet sinirlerimi gerer... o yüzden de, acaba siz...
Artists have their insights. However, let us discuss these matters in a civilised fashion. Over a meal.
Kurtarıcımız İsa ile karşılaşsa, Onu bile ikinci kez çarmıha gerer.
If he would meet the Savior himself, he would crucify Him a second time.
Sırtını gerer misin?
Could you arch your back?
Sessizlik, ortamı daima gerer.
Silence makes the atmosphere strained.
Sonra da, bir ampulün altında gerer, daha sonra da, helanın dibinde içini deşer, bilahare hapur hupur yersiniz.
Then you stretch it out under a hot light bulb, then you get within dashing distance of the latrine, and you scoff it right down.
Suskun olmak beni gerer.
I'm too nervous to shut up.
Burası insanı sürekli gerer.
It's rough up here man.
Sinirlerini mutlaka biraz gerer...
It's bound to make you a bit uptight...
Yönetim Kurulu sizi çarmıha gerer.
The board of directors will crucify you.
Emma her şeye çok iyi göğüs gerer.
Emma bears everything so well.
Yumruklarını sallar, hepsine göğüs gerer, yine de yılmazdı.
He could jab. He could take a hit. He could keep on coming.
Genelde böyle organizasyonlara ev sahipliği yapmak beni gerer. Ama gayet iyi gidiyor, değil mi?
As a rule I'm terribly nervous hosting these things, but it seems to be going well, doesn't it?
Bildiğiniz gibi, Boo sizlerin bu hafta ortası eğlentinize keyif katmak üzere yeni yetenekler bulabilmek için her şeye göğüs gerer ve bu aralıksız görevinde her yere gider.
As you know, Boo braves anything, goes anywhere in his perpetual quest... for fresh talent to spice up your midweek merriment here.
Ama artık kendi ayaklarım üzerinde durup gitmem gerekirse, küçük bacaklarımı gerer, giderim.
But there are times when I have to get out and stretch my legs a little.
Biliyorsun ki, bu beni gerer.
You know that makes me nervous.
Bu beni çok gerer. Bu saçmalık!
That is way too much pressure!
İspanyol Engizisyonu, en büyük tiranlık, kendisine karşı olan herkesi gerdirme aletiyle sıkıştırır gerer.
The Spanish Inquisition. The ultimate tyranny. The rack stretching everybody that opposed them.
O küçük şerefsizi çarmıha gerer.
She will crucify that little son of a bitch.
Christine beni çarmıha gerer, Miles.
Christine will fucking crucify me, Miles.
Walt hala bana ve çocuklarıma kol kanat gerer...
Walt still looks after me and my sons...
Başıma çevrilmiş silahlar beni biraz gerer, anlıyor musun?
Loaded guns pointing at me, they make me a little nervous. You know?
Şimdi de hattı sıkıca gerer.
Then she pulls the line tight.
Polisler beni gerer.
Now cops make me nervous.
Canavar deniz anası hain ağına Düşürür onları bu onları 10 metreden fazla Gerer.
A monster jellyfish ensnares them in a venomous web that can stretch more than 30 feet across.
Yapma, eski bilgisayarlar beni gerer.
Come on, old computers freak me out!
Bu gibi olaylar ortamı iyice gerer.
IS IT REALLY NECESSARY TO CALL IN EVERYONE ON EARTH
Genç kızlara kol kanat gerer, annelik yapar kendi çocuğu yoktur. Pekala.
Had a soft spot for the lame ducks... like a mum to the younger girls, no kids of her own.
Babam neler yaptığımı farketse, beni çarmıha gerer.
My dad finds out what I've been up to, he's gonna crucify me.
Kalabalık seni gerer mi yoksa?
Getting nervous with so many people around?
'Kalabalık seni gerer mi yoksa? '
Getting nervous with so many people around?
Soruşturma şikayet çekilmesine rağmen devam ederse Dedektif Berthaud'ın avukatı peşimize düşüp hepimizi çarmıha gerer.
If the enquiry continues despite the complaint being withdrawn, Inspector Berthaud's lawyer will pursue us and crucify us.
Ufak bir kesi yapar ve sonra da cildi gereriz. Tıpkı davulun derisini gerer gibi. Ama çok fazla germeden.
We make a small incision and then pull the skin tight, like stretching the skin over a drum, not too tight, though.
Annelik, zaman ve enerji limitlerini kabul etmektir ki ayrıca sizi gerer bazen sizi yok edeceklerini hissetseniz bile.
Motherhood is about accepting the limitations of time and energy, which stretch beyond you, even if sometimes it feels they could consume you.
Ben, Büyük Reis Koşan Ayı, aşkı için her zorluğa göğüs gerer- -
"I, Big Chief Running Bear, must brave all for the love of..."
Fırtınalara göğüs gerer, sarsılma nedir bilmez. "
"That looks on tempests and is never shaken"
Hayır, bu beni daha da gerer.
Now that makes me nervous.
Fakat dilenci hiç tereddüt etmeden yayı gerer ve gülüşmeler o anda kesilir.
But the beggar strings the bow without any hesitation and the laughing suddenly stops.
Kaslarını gerer kalp atışlarını yavaşlatır eski şartlar sağlanır.
Tightens their muscles, Slows down their heart, Levels the playing field.
Kötü tarafı ise ilişkilerine baskı yapar ve aralarını gerer.
And the downside? It puts subtle pressures and strains on their relationship.
Ronald, okul gezileri öğretmenleri ne kadar gerer biliyor musun?
Ronald, do you know how stressful this field trip is on the teacher?
Anlatıyorum : "Halkın dikkatini dağıtır, toplumu gerer, nifak tohumları saçar ve yolsuzluklara kapı aralar."
And I quote, it distracts the public agitates the community, kindles animosity and opens the door for corruption.
Aileler gerer adamı ya.
- Well, meeting family is so scary.
Seyirciler beni gerer.
An audience makes him nervous.
Jeff pek çok kadının sinirlerini gerer.
Jeff makes loads of women nervous.
- Bu onları gerer.
OH, GUYS, I'M SORRY I'M LATE,
Evet, bu konular onu gerer.
Yeah, she's so tight in that.