Gitmiyor musun tradutor Inglês
615 parallel translation
"Harold, ağabeylerinle gitmiyor musun?"
Harold, aren't you going with your brothers?
- Steve, sen gitmiyor musun?
- Oh, Steve, aren't you going?
Gidiyor musun, gitmiyor musun?
Are you going or not?
Gitmiyor musun?
Not going?
Belediye'ye gitmiyor musun?
Not the ward office?
Kilise toplantısına gitmiyor musun? Evet...
Ain't you goin to the church social?
Ama Pitty Teyze, gitmiyor musun?
- You aren't leaving?
Yvonne, sen Kral'ı görmeye gitmiyor musun festivale?
Yvonne, aren't you going to the festival to see the king?
Gitmiyor musun?
Well? Aren't you going?
Gitmiyor musun?
Not going? You mean....
Yanlış yöne gitmiyor musun?
Ain't you traveling in the wrong direction?
O halde yanlış yöne gitmiyor musun?
Then aren't you going in the wrong direction?
Üzerine fazla gitmiyor musun?
You are too hard on her.
Sence de biraz üzerine gitmiyor musun onun? Öyle olman lazım.
Don't you think you're being a little harsh with him?
- Bu gece dansa gitmiyor musun?
- Isn't your dance today?
Hava iyice karardı. Eve gitmiyor musun?
Getting pretty dark, won't you go home?
Onunla gitmiyor musun?
Aren't you going back with him?
Paris'e gitmiyor musun?
You ain't going to Paris?
- Gitmiyor musun?
- Not leaving?
Halen gitmiyor musun?
Oh, you're not leaving already?
- Choynski, düğüne gitmiyor musun?
- Choynski, not going to the wedding?
Rıhtıma gitmiyor musun?
Are you not going down to the pier?
- Gitmiyorum. Gitmiyor musun?
Not going?
Şimdi burdan gidiyor musun gitmiyor musun?
Now, you gonna get out of here, or not?
# Rick. - Partiye gitmiyor musun?
Oh, Rick.
- Eve gitmiyor musun?
- Not going home?
- Sen yakında gitmiyor musun?
Aren't you leaving here pretty soon?
Sen gitmiyor musun?
Aren't you?
- Peki gitmiyor musun?
- Then you're not going?
- gidiyor musun gitmiyor musun?
- Are you going to get out or not?
Kotoe, yemeğe gitmiyor musun?
Kotoe, aren't you going to eat?
Kocan öldürüldü, polise gitmiyor musun?
Your husband killed, you don't go to the police?
- Siz gitmiyor musun?
- Aren't you going in?
- Jambier'in evine gitmiyor musun? - Gitmiyorum.
You're not going to Jambier's house?
Evine gitmiyor musun?
You're not going home?
- Oraya gitmiyor musun?
- Aren't you going there?
Koca Baba'nın uçağını karşılamaya gitmiyor musun?
Are you planning on meeting Big Daddy's plane?
- Yarın sabah gitmiyor musun?
- You are leaving in the morning?
- Sığınağa gitmiyor musun?
- You weren't in the air-raid shelter?
Onunla gitmiyor musun?
Ain't you going with her?
Ayako, onunla gitmiyor musun?
Ayako, would you mind go with me together?
- Hafta sonu eve gitmiyor musun?
- Don't you go home on weekends?
Gerçekten gitmiyor musun? Hayır.
Poor guy, he's not going either!
Schofield'e yine ne oldu, beni vaftiz babası yapıyorsun biraz ileri gitmiyor musun?
After what happened back at Schofield's, you making me a godfather, aren't you carrying this thing a little too far?
Çok hızlı gitmiyor musun?
Aren't you going too fast?
Cafeye gitmiyor musun?
Aren't you going to the café?
Biraz fazla hızlı gitmiyor musun?
Aren't you going a little too fast?
Biliyor musun, bu balık okula gitmiyor... Fransızca bilmiyor, ama o da çok akıllı.
You know this fish, he don't go to school he don't know French, but he pretty smart, too.
- ama çok ileri gitmiyor musun?
Not at all.
Biraz hızlı gitmiyor musun?
ma'am ain't you just being a little bit forward?
Biliyor musun, işler planladığımız gibi gitmiyor. Senin planladığın gibi gitmiyor.
This isn't workin'out the way we figured.
gitmiş 384
gitmişti 26
gitmiyor 31
gitmiyorum 214
gitmiyoruz 47
gitmiyor muyuz 27
gitmiş mi 29
gitmiyorsun 77
gitmişler 92
gitmişti 26
gitmiyor 31
gitmiyorum 214
gitmiyoruz 47
gitmiyor muyuz 27
gitmiş mi 29
gitmiyorsun 77
gitmişler 92