Godfrey tradutor Inglês
610 parallel translation
Lanet olsun!
Godfrey Daniel!
Bu Godfrey.
This is Godfrey.
Bay Guthrie, bu Godfrey.
Mr. Guthrie, this is Godfrey.
- Adı Godfrey.
- His name is Godfrey.
Evet, platforma çık Godfrey.
Yes, get right up on the platform, Godfrey.
- Harika Godfrey.
- Splendid, Godfrey.
Godfrey!
Oh, Godfrey!
Godfrey, gerçekten çok özür dilerim.
Oh, Godfrey, I'm terribly sorry.
Godfrey uşağımız olacak.
Godfrey's gonna be our butler.
Godfrey, umarım ayakkabı parlatmada oldukça iyisindir.
I hope, Godfrey, that you're very good at shining shoes.
İyi geceler Godfrey.
Good night, Godfrey.
- Godfrey.
- Godfrey.
Ben Godfrey, unutulmuş adam.
I'm Godfrey, the forgotten man.
- Godfrey'e ne oldu?
- What happened to Godfrey?
- Merhaba Godfrey.
- Hello, Godfrey.
Godfrey'e ne söylediğini duydum.
- I heard what you said to Godfrey.
Sence Godfrey daha ne kadar burada kalabilir?
How long do you think Godfrey will last?
Eğer babam Godfrey'i öğrenirse... sen ve o üniversite genci de öğrenir.
If Father hears about Godfrey, he's also going to hear about you and that college boy.
Bunları sen mi yaptın Godfrey?
- Did you make these?
Eğer annem Carlo'ya destek oluyorsa, ben niye Godfrey'e olmayayım?
If Mother can sponsor Carlo, why can't I sponsor Godfrey?
Godfrey bunun şahsıma ait bir şey olmadığını biliyor... ama hiç birimiz bir sabah bıçaklanmış bir şekilde uyanmak istemez.
Godfrey knows I'm not being personal, but none of us would like to wake up some morning stabbed to death.
Irene ile Godfrey'in arasına girmemelisin.
You mustn't come between Irene and Godfrey.
Godfrey, geçen yaz pomeranian'ı öldükten sonra yakınlık gösterdiği ilk şey.
He's the first thing she's shown any affection for since her Pomeranian died.
- Godfrey nerede? - Burada.
- Where's Godfrey?
Bir yere gitme Godfrey.
- He's here. Don't go away, Godfrey.
Godfrey burada tatlım.
Godfrey's right here.
Godfrey, yaklaş da Irene seni görebilsin.
Godfrey, come over here so Irene can look at you.
- Godfrey de geldi tatlım.
- Here's Godfrey, darling.
- Merhaba Godfrey.
- Oh, hello, Godfrey.
Değil mi Godfrey?
Haven't you, Godfrey?
Godfrey'i odasında bulabilirsiniz.
You'll find Godfrey in his room.
Godfrey'i görmek istediğimi nereden bildin?
How did you know I want to see Godfrey?
- Sözlerini biliyor musun Godfrey?
- Do you know the words?
Sen biliyor musun Godfrey?
Do you know them, Godfrey?
Senin ataların ne ile gelmişler Godfrey?
What did your ancestors come over on, Godfrey?
Godfrey ilgilenebilir, tabii arkasını dönüp de bakarsa.
Godfrey might be interested, if he'd only turn around and look.
- Bir dakika Godfrey. Çiftim.
- Oh, just a minute, Godfrey.
Sorun nedir Godfrey? Hasta mısın?
What's the matter with you, Godfrey?
Godfrey, Bay Gray'e sandviç getir.
Oh, Godfrey, bring Mr. Gray a sandwich.
Biraz yaklaş Godfrey. Bay Gray akrobat değil.
Well, come around here Mr. Gray's not an acrobat.
Godfrey Parke, seni yaşlı eşkıya!
Godfrey Parke, you old mug!
- Godfrey'i tanıyor musun?
- Oh, do you know Godfrey?
Godfrey'in çalışması ile alakalı bir kaç şikayetim olmuştu.
- When? No, I had very few complaints about Godfrey's work.
Godfrey çok gizemli birisi.
Godfrey's a very mysterious person.
- Bir yere gitme Godfrey.
- Don't go away, Godfrey.
- Evet, sakın gitme Godfrey.
- No, no, don't go away, Godfrey.
Godfrey bir uşak olarak bize hizmet ediyordu... ve her şey oldukça iyi gidiyordu. Sonra birden bire olaylar gerçekleşiverdi... göz açıp kapatıncaya kadar.
But, you see, Godfrey had been working for us as a butler and whatnot, and things had been going along very well... when all of a sudden it happened... just like that.
Tüm şeyleri anlatmamı istediğinden emin misin Godfrey?
You're sure you want me to tell all this, Godfrey?
- Hayır, adım Godfrey.
- No, my name is Godfrey.
- Ben Godfrey'im.
- I'm Godfrey.
Tabii belki Godfrey hariç.
Except, perhaps, Godfrey.