Grace tradutor Inglês
14,538 parallel translation
Our Lady of Grace Hastanesi ile görüşme ayarladım.
I booked an interview with our lady Grace while I'm out there.
Kızın Grace'i bulmuşlar.
They've found your girl, Grace.
Grace de Adam Elliot da öldürülmüş.
Her and Adam Elliot.
Adam ve Grace'i öldüren herif bu.
This is the man that killed Adam and Gracie.
Adam ve Grace Elliot davasındaki Lee Walsh görülmüş.
The Elliot case. A local cop got a sighting of Lee Walsh.
Adam ve Grace'i ben de severdim.
I loved Adam and Grace too.
İki hafta önce Grace'in nedimesiydim. Ama artık yok.
Two weeks ago I was Grace's bridesmaid and now..... she's gone.
Grace ve Walsh'ın orada birbirleriyle temasa geçtiklerinden şüpheleniyoruz.
We're wondering if Grace and Walsh maybe came into contact there.
O ya da Adam, Grace'in vardiyalarından birinde tanıştığı bir kimseden bahsettiler mi?
Did she or Adam maybe ever talk about someone she might have met there on one of her shifts?
- Kocasını ve ailesini de kapsayan Grace'e karşı hayali bir düşmanlık...
We're thinking some kind of delusional hostility towards Grace, extending to the new husband, the families...
Son zamanlarda hareketlerinde sıra dışı bir şeyler var mıydı?
Was there anything unusual about Adam and Grace's behaviour in recent months?
Grace hep iyi şeyler yapmaya çalışırdı.
She was always trying to do good things, Grace.
Detektif haklıysa ve o herif buraya aynı Adam ve Grace'e yaptığı gibi canımızı yakmaya geldiyse o zaman doğru şeyi yapmışız.
So if that detective is right, and that man was coming here to hurt us, just like he did Adam and Grace, then... Then we did the right thing.
- Grace'i yaklaşık hafta bir görürdüm.
I saw Grace about once a week.
Grace yerinde keşke ben olsaydım.
Me that wasn't here, instead of Grace.
Grace kız kardeşim gibiydi.
Grace was like a little sister.
Adam ve Grace'in İspanya'da kaldığı hotelden telefon kayıtları sonunda geldi.
The phone records have finally come through from the hotel where Adam and Grace were staying out in Spain.
Ve öldürücü darbe olarak ta... babam gibi aynı zihinsel sağlık sorunlarına sahip olabileceğini söyledi.
And the coup de grace... he said he might have the same mental health issues as my father.
Örnek aldığım kişisiniz şehri büyük bir güçle ve merhametle çekip çeviriyorsunuz ve bu aksi görünüşünüzün altında tanıdığım en büyük kalbe sahip kişisiniz.
You are my role model and you lead this city with such strength and grace, and underneath that prickly exterior, ahem, you have the biggest heart of anyone I know.
Aylık ağrınız için herhangi bir şeye ihtiyacınız var mı Majesteleri?
Will you require anything for your monthly pains, Your Grace?
- Majesteleri.
- Your Grace.
Yarım kalmış işleri nasıl düşündüğünüzü biliyorum majesteleri.
I know how you feel about loose ends, Your Grace.
Tüm onur ve zerafetimizle güçlüklerle yüzleşiyoruz.
We face our difficulties with dignity and grace.
Kaldığı evi kiralayanlar var, ama oralar erkek cenneti gibi.
I'll give you two days'grace on rent to set yourself up.
- Ya da Haşmetmeapları.
- Or, "Your Grace".
Haşmetmeaplarıyla bir görüşme yapmanızı talep ediyor.
Requesting a meeting between you and His Grace.
Windsor Dükü Hazretleri geldiler efendim.
His Royal Highness, the Duke of Windsor, Your Grace.
Tanrı'nın yardımıyla.
By the grace of God.
Grace Kelly tarzını yansıtacağım Woody Harrelson'ı değil.
I'm going for Grace Kelly not Woody Harrelson.
- Grace, seninle konuşmam lazım.
Grace, I need to talk to you.
- Çocuk nerede, Grace?
Where's the boy, Grace?
Yüce Babamız, senin lütfun, senin merhametin ve iyileştirme gücün... Afedersiniz, bölmek istemezdim.
Holy father, we pray for your kindness, your charity, and grace to heal...
Kraliçe'nin özel sekreterine ait lütuf konutu.
That's it, there. The grace and favor flat, belonging to the Queen's Private Secretary.
- Grace Slick!
- Grace Slick!
Sanırım nezaketime ayak uyduruyor.
I think she's handling the change with grace.
Emily ve Grace.
Um, Emily and Grace.
Grace doğduğundan beri böyle.
Ever since Grace was born.
Grace üşüttüğünden dolayı onunla birlikte evde olmak istediğinden burada bulunmanın bir kâbus olduğunu söyle.
Say it was only a nightmare to be here because you were concerned for your children. Grace has a cold, and you wanted to be home with her.
- Grace üşüttü mü?
Does Grace have a cold?
- Kardeşin de Grace, değil mi?
Your sister is Grace, right? Uh, yeah.
- Selam, ben Grace.
Hey! I'm Grace.
Grace LeGare ile tanış.
Meet Grace LeGare.
Grace öldürüldü mü?
Grace was murdered?
Birisinin Grace'i kasten zehirlediğini mi söylüyorsunuz?
You're saying somebody deliberately poisoned Grace?
Grace'le kütüphanede çalışan mı?
The librarian Grace worked with?
Grace her zaman ondan şikayet ederdi.
Grace used to complain about her all the time.
Grace derdi ki...
Grace used to say the...
Grace, Muriel'den uzaklaşmak için sabırsızlanıyordu.
Oh, Grace couldn't wait to get away from Muriel.
- Grace bir roman yazdı.
Grace just sold a novel.
Grace Emberly.
Grace Emberly!
Grace.
- [Bottle clanks loudly] - Grace...