Görmüyor musunuz tradutor Inglês
821 parallel translation
Şeytan'ın bana zorla ne yaptırdığını görmüyor musunuz? "
Can't you see what the Devil forces me to do? "
Onu görmüyor musunuz?
Don't you see him?
Burada bayanların olduğunu görmüyor musunuz?
Don't you see that there are ladies present?
Görmüyor musunuz, onlar atölyede yok!
Can't you see they're destroying the workshops!
Ne kadar büyük bir hata yaptığınızı görmüyor musunuz?
Can't you see what a mistake you're making?
Sayın yargıç, bu beyin Bay A.P. Kirby olduğunu görmüyor musunuz?
Do you realise, Your Honour, that this gentleman is Mr. A.P. Kirby?
- Yalan söylediğini görmüyor musunuz?
- Can't you see she's lying? - Come on.
- Görmüyor musunuz?
- Can't you see?
Görmüyor musunuz, bir çarşaf on bin adamı bir havlu da petrol tanklarının geldiğini ifade edebilir.
Don't you see, a sheet could mean 10,000 men and a towel... petrol tanks coming through.
Her şeyin anlam kazandığını görmüyor musunuz?
Don't you see the way everything fits in?
Beni enselediğini görmüyor musunuz?
Can't you see he's got me covered?
Doğru söylediğini görmüyor musunuz?
Can't you see she's telling the truth?
Görmüyor musunuz?
Potter's buying, and why?
- Ne kadar bıktırdığınızı görmüyor musunuz?
- Can't you see she's had enough?
Salondayım, görmüyor musunuz!
What? I'm at the theatre, leave me alone!
Yalan söylediğini görmüyor musunuz?
Can't you see that child is lying?
Bir dakika, efendim. Bay Brand'la ilgilendiğimi görmüyor musunuz?
Don't you see I'm busy with Mr. Brown?
- Kör olduğumu görmüyor musunuz?
- Can't you see that I'm blind?
- Bayan Primm, doktorun bitirmediğini görmüyor musunuz?
- Miss Primm, can't you see the doctor hasn't finished yet?
Görmüyor musunuz, bunlar düşük kalite.
Is this your stuff,'Ntoni?
Uyumak istediğini görmüyor musunuz?
Can't you see he wants to go to sleep?
Henüz kurumadığını görmüyor musunuz?
Don't sit there!
Samson size gülüyor, görmüyor musunuz?
Don't you see Samson is laughing at you?
Onun yüzünden, görmüyor musunuz?
Because of what he is, don't you see?
Dümdüz mükemmel bacakları var görmüyor musunuz?
She's got two perfectly straight legs, can't you see?
Bu bayanla meşgulüm görmüyor musunuz?
Can't you see that I'm busy with this lady?
Görmüyor musunuz, adamcağız hasta.
I know that.
Görmüyor musunuz, çok yavaş gidiyor.
Can't you see it won't go through?
Önemli bir iş konuştuğumuzu görmüyor musunuz?
Can't you see we're talking important business?
Ne kadar bitkin, görmüyor musunuz?
Can't you see how haggard he looks?
Bizi görmüyor musunuz?
Can't you see us?
Bütün sinirlerim altüst oldu görmüyor musunuz?
Can't you see my nerves are all shattered?
- Nasıl güldüklerini görmüyor musunuz?
- See, how they are laughing?
Dumanı görmüyor musunuz, Kontes?
Can't you see all the smoke, Countess?
Hasta olduğumu görmüyor musunuz?
Can't you see I'm sick?
Görmüyor musunuz?
Can't you see me?
Zavallının yeterince korktuğunu görmüyor musunuz?
Can't you see the poor kid's scared enough already?
Amcamın ölümüne ne kadar üzüldüğümü görmüyor musunuz?
Can't you see how upset I am about my poor uncle's death?
Ne kadar aptalca olduğunu görmüyor musunuz?
Can't you see how silly this is?
Görmüyor musunuz bunu?
Can't you see that?
- Görmüyor musunuz?
Can't you see?
Ahab'a hizmet ederek onun işlediği günahı da paylaştığınızı görmüyor musunuz?
Come about. Do thee not see... that by serving Ahab we share in his blasphemy?
Kalbinizin derinliklerinde bizleri birer köle olarak görmüyor musunuz?
In your heart, deep down inside... don't you still think of us as slaves?
Görmüyor musunuz?
Don't you see?
Sonuncu cinayet, görmüyor musunuz?
It's the last murder, don't you see?
Sadece bir şakaydı, görmüyor musunuz?
It was just a gag, don't you see?
Karşı karşıya olduğumuz güçleri görmüyor musunuz?
Don't you see the forces we're dealing with?
İşi espiriye vurmakla kendinize zarar verdiğinizi görmüyor musunuz?
You don't help yourself by treating this as a joke.
Tamamdır, bayan, bize bırakın! Evet, ama cikleyi çekmeniz gerektiğini görmüyor musunuz!
All right, miss, you leave it to us!
Meşgul olduğumu görmüyor musunuz?
Don't you see I'm busy?
Görmüyor musunuz?
Don't you see... after all these years the company is...