Hakkında çok şey duydum tradutor Inglês
649 parallel translation
Evin ve ailen hakkında çok şey duydum. - Ben sadece...
Well, I've heard all about your home and your family and -
Senin hakkında çok şey duydum.
I've heard a lot about you.
- Hakkında çok şey duydum.
- I've heard tell of him.
Senin hakkında çok şey duydum.
All my life I've heard about you.
Steve Tolliver hakkında çok şey duydum.
I've heard a lot about Steve Tolliver.
Orası hakkında çok şey duydum.
I've heard so much about it.
Hakkında çok şey duydum Johnny Farrel.
I've heard a lot about you, Johnny Farrel.
Ben de senin hakkında çok şey duydum Doc.
I've heard a lot about you too, Doc.
Senin hakkında çok şey duydum.
Mmm, I've heard quite a lot about you.
Bu yeni Colt hakkında çok şey duydum, bay Farrell.
I heard a lot about these new Colt repeating pistols, Mr. Farrell.
Tanışmadık ama hakkında çok şey duydum.
I've heard of you.
Kendisi hakkında çok şey duydum.
I have heard a lot about him.
Hakkında çok şey duydum.
I've heard an awful lot about you.
Greenwich Village hakkında çok şey duydum, ama ilk defa buraya geliyorum.
Ive heard a lot about Greenwich Village, but this is the first time Ive ever been... here.
Yeni Baş Rahibenin seni kurtaracağı hakkında çok şey duydum.
Not even that new High Priestess that I hear so much about can save you now.
Yeteneğiniz hakkında çok şey duydum, Bayan Armfeldt.
We've talked so much about your talents, Miss Armfeldt.
Hakkında çok şey duydum zampara.
I've heard a lot about you, lover-boy.
Tanıştığımıza memnun oldum. Senin hakkında çok şey duydum.
I've heard so much about you.
Hakkında çok şey duydum!
I heard a lot about you!
Evet, hakkında çok şey duydum!
I've heard a lot about you.
Ben de senin hakkında çok şey duydum.
I've heard a lot about you, too.
- Hakkında çok şey duydum.
- I've heard a lot about you.
- Hakkında çok şey duydum.
- I've heard a lot about him.
Hakkında çok şey duydum.
I have heard many things about you
Nükleer savaş hakkında çok şey duydum, ama kimse güzel dememişti.
I've heard nuclear war called a lot of things, but never beautiful.
Senin hakkında çok şey duydum.
I heard a lot about you.
Senin hakkında çok şey duydum, Vaftizci.
I've heard much about you, Baptist.
Ben de senin hakkında çok şey duydum, Herod.
I've heard much about you, Herod.
Kızılderililerin beyaz kadınlara yaptıkları hakkında çok şey duydum.
I've heard about what the Indians do to white women.
Siz ve eşiniz hakkında çok şey duydum Bayan Thorrsen.
I heard a lot about you and your husband, Mrs. Thorrsen.
Hakkında çok şey duydum.
have Heard so much about you.
Orası hakkında çok şey duydum.
I remember when I heard of Big Springs, Texas.
Hakkında çok şey duydum.
Just listen to you talk.
Senin hakkında çok şey duydum
I've heard a lot about you
Hakkında çok şey duydum.
I heard a lot about you.
Ooh, Gator, senin hakkında çok şey duydum.
Ooh, Gator, I've heard so much about you.
- Bay Potts hakkında çok şey duydum.
- I've heard a lot about Mr Potts.
Senin hakkında çok şey duydum Tavuk George.
I've heard a lot about you, Chicken George.
Orası hakkında çok şey duydum.
I've heard a Iot about it.
Bunun hakkında çok şey duydum.
I've heard so much about it.
- Hakkında çok şey duydum.
Jackie's told me so much about you.
- Hey dostum, hakkında çok şey duydum.
- Hey, man, I've heard a lot about you.
Kızlarınızın çekiciliği... ve güzelliği hakkında o kadar çok şey duydum ki!
I have heard much, Madame, of the charm and beauty of your daughters.
Kızlarınızın güzelliği ve çekiciliği... hakkında o kadar çok şey duydum ki.
Madame, I have heard much of the charm and beauty of your daughters.
Hakkında çok şey duydum, Senator.
Glad to make your acquaintance.
Hakkında o denli çok şey duydum ki kendimi çoktan tanışmışız gibi hissediyorum.
Why! I heard so much about you, I feel as if we have already met.
Ama sizin hakkınızda hem kendi ülkemde hem de yurtdışında öyle çok şey duydum ki bu fırsatın elimden kaçıp gitmesine göz yummama imkân yoktu.
But I've heard so much about you both in my country and abroad that I couldn't possibly let this opportunity slip by.
Onun hakkında çok şey duydum.
I've heard a lot about her.
Stewart'ın kızı hakkında bugün çok korkunç bir şey duydum.
I heard the most awful thing about the Stewart girl today.
Üçüncü Şube'nin şefi Kosnov hakkında çok ilginç bir şey duydum bu gün.
I heard something fascinating today about Kosnov, The chief of the Third Department.
Hakkında o kadar çok şey duydum ki.
I'd heard so much about it.