Halloldu tradutor Inglês
874 parallel translation
Arabacı halloldu.
Well, the coachman's safe.
Her şey halloldu mu?
Is everything settled?
- Halloldu.
- And it's all settled.
Sanırım bu iş halloldu.
I guess that settles it.
Neyse, herşey halloldu.
Anyway, it's done now.
Evet, halloldu.
Yes, it's done now.
Pekala, sanırım bu iş halloldu.
Ok. I guess that settles it.
Evet, sanırım halloldu.
Yes, I guess that settles it.
Halloldu.
All clear.
- O iş halloldu.
- We're all packed.
Bu iş de güzelce halloldu.
This is all fixed up nice now.
- O halde her şey halloldu.
- Then everything is arranged.
Bu halloldu artık.
Now that's settled.
... Sorun halloldu.
I know you're quite clear up to that point
Her şey halloldu.
Everything's settled.
Her şey halloldu.
Everything is done.
Halloldu mu?
Has it been smoothed over?
Az önce Chandler ile konuştum, her şey halloldu.
I just talked with Chandler, and everything's all right.
Madem öyle mesele halloldu.
- Well, now, that's all settled.
Ama beni öyle olmadığına ikna ettin, mesele halloldu.
But you convinced me that it isn't, so now it's settled. We'll go together.
- Yani iş halloldu mu?
- So, it's done?
Mesele halloldu.
Well, that settles that.
- Tamam, her şey halloldu.
- That's all right
Böylece sorun halloldu.
That settled it.
Her şey halloldu.
Well, that's settled.
Mesele halloldu.
The danger is past.
Her şey halloldu.
It's all settled.
Şanslıyız ki, iş meselesi çok çabuk halloldu.
We've really been fortunate, finding employment so soon.
- Her şey halloldu mu?
- Is that everything, Louise?
Hepsi halloldu.
It's all done.
Her şey halloldu. - Ne güzel.
Everything's settled.
- Sorunlarımız halloldu.
- Our troubles are gone.
Mesele çıkmadan halloldu.
He didn't make a fuss
- Mesele halloldu, McCabe.
- The matter's been settled, McCabe.
Halloldu bebeğim.
It's all straight, baby.
Halloldu.
Figures.
- Antoine meselesi halloldu mu?
Is it solved with Antoine?
Hepsi halloldu mu?
All settled?
Balım, tartı halloldu.
Honey, I made the weight.
Evet, Anneciğim, artık her şey halloldu.
Yes, Mother dear, it's all fixed now.
Evet, o iş halloldu.
- Yes, it's done, it's all done.
Her şey halloldu.
I think that takes care of everything.
- Tüm kişisel sorunların halloldu mu?
- All your personal problems resolved?
Halloldu.
It's done.
Her şey halloldu.
It's all taken care of.
- Her şey halloldu.
- Your Martin? - Everything's arranged, then.
İhracat meselesi ne oldu? Halloldu mu?
Well, those export issues?
Yani işimizin yarısı halloldu.
They saw us, all right, so that's half our work done.
İş halloldu o halde.
Well, that's settled.
- Danny, her şey halloldu.
Danny.
Her şey halloldu!
- What?