Hana tradutor Inglês
614 parallel translation
Söylesene, neden erkek kıyafetleri giyerek geldin bu hana?
Tell me, you said you would... why did you come to this inn dressed as a man?
Tekrar o hana, o insanlara, geri döneceğimi düşündüm.
I thought I might have to go back to the inn... to those people.
Yükleri hana götürün!
We returned to the tavern.
Diyelim ki bu sızıntı mallar hana girmeden önce oluyor.
Suppose there is a loss and suppose that it takes place between the hills and the hostel.
Hemen birlikte hana gideriz, arabacım da garnizona mesaj gönderir.
We will immediately at the hostel and will check my messages the garrison Toureou.
- Köydeki hana.
- To the village, at the inn.
Sen hana gitme, ben giderim.
You don't go to hostel, I go to hostel.
Henry'nin hana yaptığı ziyaretleri ve karanlık odasındaki stoğu daha iyi anlıyordum.
I could well understand Henry's visits to the village inn and his stock of refreshments in the darkroom.
Az önce yaşlı bir adam beni ucuz bir hana çağırdı.
I was chosen by an old man from the pilgrims'inn
Silahlı adam arıyorsanız hana bakın.
Hey, you want some gun hands, try the saloon.
"Hana", "Mana" nın eşi, "Ganda" da aynısı
Hana means what mana means and ganda means that too
- Hana-ogi geliyor.
- Hana-ogi's coming. - Who?
- Kim?
- Hana-ogi.
Matsubayashi kızı Hana-ogi ile tanışmak için çıldırıyorum.
I am trying in the worst way to meet this Hana-ogi.
- İşte Hana-ogi geliyor.
- Here comes Hana-ogi. - I know it.
Hana-ogi'nin bir Amerikalıyla konuşmayacağını söylüyor.
She says that Hana-ogi will not speak to an American.
Ama dinle, benim asıl bilmek istediğim şey Hana-ogi'nin de senin Mike'la çıktığın gibi çıktığı biri var mı?
But, listen, what I really wanna know is does this Hana-ogi ever go out on dates, like you and Mike? No.
Bu akşam buradan ayrılıp eve geri döndüğün zaman Binbaşı Gruver'ın onunla tanışmak istediğini ve onu beklediğini söyler misin?
When you go back to the dormitory tonight, I want you to tell Hana-ogi that Major Gruver would like to meet her and... Wait.
- Bu asla olmaz. Hana-ogi-san asla erkeklerle konuşmaz.
Hana-ogi-san never speak men.
Hana-ogi oraya geliyor.
Hana-ogi's coming. Sir.
Bir şey sormayı unuttum. Hana-ogi dilimizi konuşabiliyor mu?
Does this Hana-ogi speak any English?
Hana-ogi bu gece tiyatroya gittikten sonra ne yapmayı düşünüyorsun?
What are you doing tonight after dinner when Hana-ogi goes back to the theatre? " Nothing.
Dinle beni aptal, Hana-ogi ve ben bu konuda çok dikkatliyiz.
Listen, fool, Hana-ogi and I are just as careful as we can be.
Uzak doğulu pek çok insan aynı bizim saygıdeğer Hana-ogi gibi buradaki fakir hayattan kurtulup daha iyi yaşamak ve daha iyi bir gelecek için batılı bir erkek ya da kadınla evlenmek ister.
As for our famous, honored Hana-ogi, there are many Japanese - most of them, in fact - who look upon marriage to an Occidental with as much distaste as your people do to one of us.
Hana-ogi, lütfen şu aptal kadına onu olduğu gibi sevdiğimi söyler misin?
Hana-ogi, will you tell that stupid dame I love her the way she is?
- Hana-ogi nerede?
- Where's Hana-ogi?
- Hana-ogi burada değil.
- Hana-ogi is not here.
Hana-ogi?
Hana-ogi?
Hana-ogi gerçekten gitti, Binbaşı.
Hana-ogi really gone, Major.
Merhaba, Hana-ogi.
Hello, Hana-ogi.
Bunları söylerken samimi miydin, Hana-ogi?
Did you mean that when you said it, Hana-ogi?
Hana-ogi, sen kendine dürüst davranmamaya devam ettikçe ölünceye kadar ikimizin hayatında da daha fazla bela olacak.
Hana-ogi, you and I are gonna have more trouble than we ever thought of having in our whole lives unless you are absolutely honest with yourself.
Beni seviyor musun, Hana-ogi, yoksa sevmiyor musun?
Do you love me, Hana-ogi, or don't you love me?
Hana-ogi, şimdi benimle gelmeni istiyorum.
Hana-ogi, I want you to come with me now.
İşte Hana-ogi.
Here's Hana-ogi.
Hadi ama, Hana-ogi.
Come on, Hana-ogi.
Bizim hana geldiklerinde sürekli turşudan bahsediyorlardı.
They were talking about how delicious it was when they came by the inn.
Profesör, burası bir çeşit hana benziyor.
Professor, this looks like some sort of inn.
Hana git ve doktorlardan birini getir.
Go to the inn and get one of the doctors who is staying there.
Henüz hana dönmedi.
He hasn't returned to the inn.
Hana uğradım ama onu gören olmamış.
I passed by the inn, but no one had seen him.
Hana gelmediğinizden, sizin için bagajınızı buraya getirdim.
Since you didn't come back to the inn, I brought your luggage here for you.
Sen hana git.
Go to the inn.
Kaybedecek vaktim yok ; hadi şimdi bir hana gidelim.
I haven't got time to waste ;
Tanakura'nın işini Hana-kai'de bitirmek için bir planımız var.
There's a plan for Tanakura to do him in at the Hana-kai.
Bir Hana-kai misafirine hiç benzemiyorsun.
You don't look like a Hana-kai guest.
Hana-kai'nizi yerle bir edeceğim için beni nasıl öldüreceksiniz görelim bakalım.
Let's hear how you are going to kill me for ruining your Hana-kai.
Bugün Sakichi varisinin ilk Hana-kaisi.
Today is Sakichi's heir's first Hana-kai.
- Hana-ogi.
She's the top.
Hana-ogi-san.
Hana-ogi-san.
Tamam, tamam. - Hana-ogi geliyor mu bu gece?
- Is Hana-ogi coming over tonight?