Handed tradutor Inglês
5,892 parallel translation
Hayatımı onun kurtardığını düşünme hazzını vereceğime en dibe vururum daha iyi.
- Well... You know what, I'd rather fail catastrophically than, you know, give him the satisfaction of thinking he handed me my life on a platter.
Bana anahtarı verecek olan sen olabilirsin.
It might be you just handed me the key.
Oh, solak olduğunuzu görüyorum.
Oh, I see you're left-handed.
Mikrokrediler dağıttılar.
They handed out microloans.
Alt tarafı çakı vardı elinde.
Well, you were a bit heavy-handed, Fletch.
- Elim boş kalmak hasta ediyor, seni etmiyor mu?
- I'm sick of coming up empty-handed. Aren't you?
Ayrıca solak biri tarafından yapıImış.
Also, it was done by someone left-handed.
Çünkü sen solaksın ama sağ elinle yazıyorsun.
Because you're left-handed, But you're typing with your right.
Neal, oraya eli boş gidemezsin.
Neal, you can't walk back in there empty-handed.
Sana gümüş tepside sunmuş oldum.
I handed her to you on a platter.
Sonra tam sen sergiye girerken alarmın ötmesini sağlayacak bu sayede sen suçüstü yakalanacaksın.
Then he'll rig the security just in time for you to walk into the exhibit and get caught red-handed.
Sen çalıp cebine koyacaksın,... ve suçüstü yakalanacaksın.
And you'll steal it, pocket it, and now you'll be caught red-handed.
Hataydı. İnanılmaz derecede zorba, düşüncesiz ve kibirliymiş.
And high-handed and thoughtless and arrogant beyond belief.
Biraz uzun sürdü ama sonunda bana verdi.
Took a while, but in the end, She handed it to me.
Seni oraya tek elle göndermem.
I'm not sending you in there one-handed.
Yani, gümüş tepsin varsa daha fazlasına ihtiyacın yok.
I mean, it doesn't get more handed to you on a silver platter than that.
-... hakları Suudi bir şirkete vermiş.
Handed the rights to a saudi company instead.
Yüce ve kudretli efendimiz eli boş da dönmemiş.
Our great and powerful liege has not come home empty-handed!
Hedef, Partizana teslimatı yaptı.
Target just handed off to a Zealot.
Fakat bugün elimize adil olmayan bir sistemi adil hale getirecek bir şans geçti.
But today, we've been handed the chance To make an unjust system just.
Final notlarını vermeden birkaç gün önce ağır sıçmış olmak nasıl hissettiriyor?
How's it feel to have your ass handed to you just days before she hands out our final grades?
Çünkü eğer seyahat etseydim ikisini de kullanmış olurdum.
Because if I'd have traveled, I'd... I would've handed in both halves.
- Evet, elime verdiler.
Yeah, I got my ass handed to me.
15 yıl üniversitede görünmez parçacıkların hayalini kurdum, birden dünya savaşının anahtarını elime verdiler.
I spent 15 years at a university, dreaming about invisible particles, and suddenly, they handed me the keys to a world war.
Ben yok ediciydim, insanlara kaybolmaları için yardım ediyordum. 2004'te Büro'nun direktörü, bana senin dosyanı verdi.
I was an eraser, helping people disappear. In 2004, the Director of the Bureau handed me your case.
Maç, onu suçüstü yakalamak için çok iyi bir fırsat.
The game's the best way to catch him red-handed.
Peki ya suçun üstünden biraz geçtikten sonra yani birini bıçakladıktan sonra yakalarsak?
But what if he's red-handed'cause his hands are covered in the blood of the person that he just stabbed to death?
Ama bana o av fişeği kovanını verdiğinden beri araştırıyordum.
But I'd been searching ever since you handed me the shotgun shell.
- Onu çıplak halde ve suç üstü yakaladım.
Caught him red-handed and bare-bottomed.
Annem davetsiz misafirin asla eli boş gitmemesi gerektiğini söylerdi..
My mother told me unwelcomed guests should never show up empty-handed.
Kitabı sana vermeme Gabriel çok üzülür.
Gabriel would be very upset if I handed the book over to you.
Bu işaretler ilahi yaratıcılıkta, babam tarafından yapıldı.
These markings are a divine creativity, handed down by my father.
Kimse 2.9 $ milyon'u öyle karşılıksız elden çıkarmaz.
Well, nobody gets handed $ 2.9 million for no reason.
Ve kendi ellerimle Karen'a kız kardeşimi vermezdim.
And I wouldn't have handed my sister over to Karen.
- Arkama dönüp bakmayacak kadar.
Like I pissed on it before I handed it over.
Hedef sadece bir Zealot'u kapalı teslim etmek.
Target just handed off to a Zealot.
- Ben iki yaşındayken babam beni St. Luke'e götürüp bir hemşirenin eline bıraktı ve bu kıza iyi bir yuva bulun dedi.
When I was two, my dad took me to St. Luke's, handed me to a nurse and said, "Find her a good home."
... ters elle yakalıyor ve sonra savunmayı aşıyor. Muhteşem bir yakalayışın ardından savunma bloğunu alt ediyor...
'.. a back-handed catch and then slams against the fencing,'spinning away from the wall at the end after a fabulous catch...'
... sol elle Frank.
... Left-handed, Frank.
Elimiz boş doğmuşuz ve elimiz boş öleceğiz, neden korkalım ki?
We're born empty-handed and we die empty-handed, so why be afraid?
Fusco'ya ulaşamazsak ne olacağını sanıyorsun?
Captain Moreno handed me a priority homicide. What do you think this is gonna be if we don't get to Fusco soon?
Onları suç üstü yakaladığımızda yanlarında kayıp bebek ve Heather'ın cesediyle bulduğumuz kanlı battaniyenin bir eşi vardı.
Other than we caught them red-handed with the missing baby And a blanket that matches the bloody one we found near heather's body?
Yani yalan söyledin ve sonra da istifanı mı verdin?
So, you lied and then you handed in your notice?
Üstelik eli boş da gitmemiş.
And he didn't leave empty-handed.
Son 36 saatte çocukken beni döven adamdan iki kez dayak yedim.
In the past 36 hours I've had my ass handed to me twice by the guy that tortured me as a kid.
- Değiller ama elim boş gelmedim.
They're not, but I didn't come empty-handed.
Bulabilirsek, atkıyı kimin verdiğini de bulabiliriz...
If we can find that, we can find out who handed the scarf in...
Helmand'daki askeri operasyonları devrettikten 2 ay sonra Taliban, bir şehir hariç tüm ilçeleri geri kazandı.
In the two months since we handed over combat operations in Helmand, the Taliban has reclaimed district centers in all but one city.
onu suçüstü yakaladık kusursuz bir işti.
We caught him red-handed ripping off a bodega.
Eğer bir problemi yoksa biz haksız çıkarız ve sana çok etkili bir silahı teslim etmiş oluruz.
If he doesn't, then we're wrong, and we've just handed you the smoking gun.
Tek elle.
- [Laughs] One-handed.