Haplar tradutor Inglês
4,544 parallel translation
Yatak başlığına ek olarak hapların konduğu torbada da parmak izlerinizi bulduk. Öğrencinizle ilişkiniz vardı.
Well, in addition to the bedstead, your prints were found on the baggie that the drugs came in.
Kenny Jr. Babacığına hapları getir bakayım.
- Kenny Jr., bring Daddy them pills.
Senin için haplarım var.
I've got some pills for you.
Bu sabah haplarını aldın mı?
Did you take your pills this morning?
Haplarını mı yıkadın?
Seriously, Dad, you washed your pills?
Dadısı onu tansiyon haplarıyla zehirliyormuş ama Saga bunu ortaya çıkardı.
Our nanny poisoned him with blood pressure medicine - but Saga discovered it.
Haplarımı içtim.
So, I took all my pills.
- Nadir olarak E.B. hapları kullanan erkeklerde ani görüş ve işitme kaybı yaşandığı gözlenmiştir.
- ♪ Fire in the hole ♪ - In rare cases, men taking E.D. pills have reported a sudden decrease or loss of vision.
Hapların, yemeklerin, duyguların, bulabildiğimiz her şeyin. Böylece ambulans geldiğinde doktorlar hayal kırıklığına uğramaz.
You know, pills, food, feelings, anything we can, so when the EMTs arrive, they're not disappointed.
Bence suikastçı onu, çocukları için kullandığı uyku haplarıyla birlikte ölümcül bir kokteyl verdikten sonra bırakmış olabilir.
I think the assassin may have slipped her a lethal cocktail of the same barbiturates she uses to drug her children.
- Haplarını alıyor musun?
- You've been taking your pills?
Doğum kontrol hapları.
Birth control pills.
Sakinleştirici hapları almayı bırakarak.
I've stopped taking those pills that keep me nice.
Sensizken uyumama yardım olan uyku hapları... seni çağıracak.
The pill I used to take to fall asleep without you... will summon you.
Her reklamda sertleştirici haplar var.
Every other commercial is for boner pills.
Doğum kontrol haplarım.
Hey, hey. Oh, my birth control pills.
Doğum kontrol haplarını mı yiyor o?
Is he eating birth control pills?
Bak, evde uyku haplarım var.
Look, I got some sleeping pills at home-
Uyku haplarım bitmiş.
I ran out of sleeping pills.
Piç kuruları, adeta Şeytan'ın diyet hapları gibi.
The little bastards are Satan's diet pill.
Ya yarın kazığa bağlanıp yakılırsın, ki bu zahmetli ve acı dolu olsa da gayet eğlenceli olur ya da bu hapları yutup uykuya dalıverirsin.
You can burn at the stake tomorrow, which would be messy and painful, although very entertaining. Or you can swallow these pills and go to sleep.
Öyle yalanlar ki onları yutman şu hapları yutmandan kolay oldu.
Lies... you swallowed more easily than those pills.
Paranızı aklıyoruz, haplarınızı satıyoruz çöplerinizi bile temizliyoruz.
We launder your money, sell your drugs, even take out your trash.
Haplarımı geri ver yoksa adamların akşam yemeğine evlerine gidemezler.
Return my drugs, or your men don't make it home for dinner.
Birkaç yozlaşmış polis, kayıp haplar yüzünden Rusları öldürecekmiş.
Bunch of corrupt cops were gonna kill some Russians over a pile of missing drugs.
- Alan, şu an bir partideyiz,... ve içiyor ve çekiyoruz,... ve birinin göğüs ucundan ufak haplar aldık.
Oh, Alan, we were at a party, and we were drinking and smoking, and then I ate a tiny pill off of someone's nipple.
Doktor, minderde bulduğum bu hapları alabilir miyim?
Ah, okay. Doctor, can I take these pills I found here in the cushions?
Hapları neden aldın?
And you took the pills why?
Hapları camdan aşağı fırlattı.
She throws the pills out of the window.
Yok, sağ ol ama uyumadan konuşmuşken uyku haplarından birini alabilir miyim?
No, thanks, but speaking of Ty-Ty, I was hoping I could snag one of your sleeping pills.
Haplar ve baharatlar!
Here we go... Pills and spices!
Uyku hapları seni berbat eder.
Sleeping pills mess you up.
Haplarını getirdim!
I got your drugs!
Hapları bana ver.
Give me the pills.
Doğru, hapları ver.
That's right, gimme the pills.
Prostat haplarıyla.
On prostate pills.
Küvetin içindeyken şu hapları aldığımız zaman ki gibi mi?
Do we have to get those pills where we sit in bathtubs in a field?
Hapları vereceğimiz yer ağzı mı olacak, poposu mu?
Are those mouth pills or butt pills?
Haplarımı saklasam iyi olacak.
Which means I better go hide my pills from her.
Adamın ona verdiği uyku hapların etkisinden kurtulmaya çalışıyor.
She's shaking off some sleeping pills her captor made her take.
Tamam, hayır, lanet hapları almayacağım!
Okay, no, I'm not taking the damn pills!
- Bu haplar beni uyandıracak mı?
Are these pills supposed to wake me up, or something?
Oğlum, benim gaz maskesi takıp mafyalarla boş hapları silip süpürmüşlüğüm var.
Dude, I've gobbled blank pills knocked out by rudeboys in gas masks.
Hapları unuttum.
ah, I left out pills.
- Haplar, şarap...
- It's pills, wine...
Hesabın yarısını öderler, kendi doğum kontrol haplarını getirirler.
Pay half the tab, bring their own birth control.
Diğer vitamin hapları lazım bana.
I need other vitamin pills.
Bay Johnson hapları postalamaya çalışırken tutuklandı ve devletle işbirliği yapmayı kabul etti.
Mr. Johnson was arrested trying to mail the pills and he agreed to work with the government.
Craig narkotiğe Jason'ın evine hapları göndermesini kabul ettiğini söylemiş.
Craig told the DEA that Jason agreed to have the pills sent to the house
Göz damlalarımı damlatır güne başlamak için sırt haplarımı alır ve sonra Naomi'nin gönlünü almaya çalışırdım.
Drown out my eyeballs.. Take my back pills " to get the day started, then, seek to make up with Naomi. Good morning Daddy.
Bu amına koyduğumun haplarını son alışında kafanı mikrodalgaya sokmuştun.
Your head in fucking micooven, I'm not making it up.