English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ H ] / Hatter

Hatter tradutor Inglês

264 parallel translation
Hepsi ufak görünsün diye iç kısmından bir bantla bezenmişti yalnız bir tanesi böyle değildi ve içinde epeydir haber alınamayan Juve'nin Fantomas'ın yerine yattığı hapishanenin de bulunduğu Louvain'den bir şapka satıcısının amblemi vardı.
All are trimmed with paper strips to make them shrink. One hat bears a mark of a hatter in Louvain, the very city in which Juve is in jail in place of Fantomas.
- Bununla birlikte ben beyaz bir tavşan arıyor olsaydım Deli Şapkacı'ya sorardım.
However, if I were looking for a white rabbit, I'd ask the Mad Hatter.
Deli Şapkacı mı? "Deli Şapkacı"
The Mad Hatter?
- Doğmama günü kutlu olsun - Doğmama günü kutlu olsun Doğmama günü bize kutlu olsun.
- [Hatter ] ♪ A very merry unbirthday - [ Hare ] ♪ A very merry unbirthday [ both ] ♪ A very merry unbirthday to us [ chorus of pipes]
Deli Şapkacı.
[Rabbit] The Mad Hatter.
Ooo, ve Mad Hatter burada.
Oh, and there the Mad Hatter.
Mad Hatter.
The Mad Hatter.
Aklını tamamen kaçırmış!
Mad as a hatter!
Şapkacı.
Hatter.
O bir zır deli.
He's mad as a hatter.
Yani, zavallı kız zırdeli.
Which is to say, she's mad as a hatter, poor child.
Sonra birinci sınıf şapkacı bul. Şöyle çok havalı bir şey olmasın.
Next, call any first-class hatter.
Siz hepiniz çılgınsınız.
You guys are all mad as a hatter.
Evet, onun çılgın şapkacı olduğunu düşünüyorum
Well, suppose we agree he's as mad as a hatter.
Tüm dünya etrafımızda dağılırken Albay Grau küçük cinayetlerini çözmeye çalışıyordu.
I'll never forget, when the whole world was tumbling about our ears, there was Colonel Grau, mad as a hatter, trying to solve his little murders.
Babam her zamanki çılgınca şeyleri yapıyor yine.
My father is, of course, as mad as a hatter.
"'Fındık faresi, yine uyuyor'Çılgın Şapkacı söylüyor.
"'The Dormouse is asleep again,'said the Mad Hatter.
Çılgın şapkacı Alice'e dönerek dedi ki "Bilmeceyi çözdün mü?"
'Have you solved the riddle? 'Said the Mad Hatter turning to Alice.
Çılgın şapkacı olmadan oynayamayız!
We can't play without the Mad Hatter!
Sen Çılgın Şapkacı olacaksın.
You'll be the Mad Hatter.
"Çılgın Şapkacı dedi ki" Fındık faresi yine uyyor "
"The Dormouse is asleep again," said the Mad Hatter.
Hayır, ben Nimes'li bir şapkacıyım.
No, I'm a hatter from Nimes.
- Cesur ama zırdeli.
- Brave, but mad as a hatter.
Evet, ta kendisi! Kuduz köpek gibi öfkeli, Bergonzi!
The very same Looney, off his trolley, mad as a hatter, Bergonzi.
Her bir kedinin üç farklı adı olduğunu söylediğimde ilk önce deli olduğumu düşünebilirsin.
You may think at first I'm mad as a hatter when I tell you that each cat's got three different names.
- Tamamen çıldırmış durumdayım.
- I'm as mad as a hatter.
Tam bir deli.
He's mad as a hatter.
- Peki, Bay Çay Poşeti.
Yes, Mr. Teabag. You see, the Israelis already have a man who can take his own left leg off and swallow it with every alternate step, whereas the Japanese, cunning electronically obsessed little... Mad as a hatter.
Hem de yüzde yüz deli!
You're mad as a hatter.
- Hoşçakal Çılgın Şapkacım.
- Goodbye, my mad Mad Hatter.
Ziggy Stardust, Çılgın Şapkacı ve Clark Kent.
We got Ziggy Stardust, the Mad Hatter and Clark Kent.
Sen de, tamamen delisin.
So are you, mad as a hatter.
Pekâlâ, o tarafta bir şapkacı var. Ve bu tarafta bir Mart Tavşanı var.
Well, in that direction, there's a Hatter, and in that direction, there's a March Hare.
Ve eğer yalnızca bir çeşit fare olduğunu sanıyorsan senin başka bir düşünce yaklaşımın var.
And if you think that there's only one kind of a mouse, you have another "think" coming. MAD HATTER : Quite!
Genç bayan,
MAD HATTER : Of course.
Diğer habercimin adı Hatter.
My other messenger's called Hatter.
Burada yer yok! " diye bağırdı Tırlak Şapkacı ve Tezcan Tavşan.
There is no place! - shouted the crazy hatter and March the rabbit. -
"Masanın üzeri ne kadar da dağınık" dedi Tırlak Şapkacı.
In what looks like a crow to a writing-desk? - the hatter asked. -
"Temiz bir fincan istiyorum" dedi Tırlak Şapkacı.
I want a clean cup. We are going to change the chair. - the crazy hatter said. -
"Senin saçın çok uzamış" dedi Tırlak Şapkacı.
You need a haircut! - the crazy hatter said. -
"Temiz bir fincan istiyorum" dedi Tırlak Şapkacı.
I want a clean cup. We are going to change the chair. - the hatter said. -
"Bugün günlerden ne?" diye sordu Şapkacı.
What is the day today? - the hatter asked. -
"Sana tereyağı işe yaramaz demiştim" dedi Şapkacı.
I said that butter would not seat to him well. - the hatter said. -
"Temiz bir fincan istiyorum" dedi Tırlak Şapkacı.
I want a clean cup. - the crazy hatter said. -
"Masanın üzeri ne kadar da dağınık!" diye yineledi Tırlak Şapkacı.
In what it looks like a crow to a writing-desk? - asked Crazy hatter. -
"Temiz bir fincan istiyorum" dedi Tırlak Şapkacı.
I want a clean cup. - the crazy hatter said.
"Kendine bir kadeh şarap koy" dedi Tırlak Şapkacı.
Serve you a glass of wine. - crazy hatter said. -
Burada yer yok! " diye bağırdı Tırlak Şapkacı ve Tezcan Tavşan.
There is no place! - shouted the hatter crazy person and March the rabbit. -
Yapmak istediğim en son şey Sara Deever'la oynamak.
I don't feel like playing the Deever Mad Hatter game.
Motor nihayet durduğunda diğer iki adam biri Alice in Wonderland'daki Kupa Kızı kılığında diğeri de muhtemelen Deli Şapkacı motordan atlayıp kaçtılar.
Then when the launch finally came to rest, two other gentlemen one dressed as the Queen of Hearts from Alice in Wonderland and the other, probably dressed as the Mad Hatter jumped out of the boat and ran.
Bir uçakta Alice, öbüründe de Mad Hatter var.
We've got Alice in one plane and the Mad Hatter in the other.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]