Hazard tradutor Inglês
1,027 parallel translation
Yavaş ol bebeğim. Neredeyse yangın çıkaracaksın.
Easy baby, you're almost a fire hazard.
Sonra, sakin bir günde, çarşaf gibi bir denizde Jim hayatının ilk açık deniz kazasıyla yüz yüze geldi.
Then, on a calm day, in a perfectly smooth sea Jim met his first seagoing hazard face to face.
Bir varsayımda daha bulunmaya cüret edeceğim. İlaç onu yatıştıracağı yerde daha da buhrana sürükledi... o da 10.30 ile... karısının 10.45'te tiyatrodan dönüşü arasında kendini vurdu.
I will also hazard the hypothesis that the sedative depressed him rather than soothed him, and that he accordingly shot himself between 10 : 30 and his wife's return from the theatre at 10 : 45.
Mesleki bir tehlike, değil mi?
That's an occupational hazard, isn't it?
Denizciler için tehlikeli mi?
Is it a hazard to navigation?
"Denizciler için tehlikeli" miymiş?
Hazard to navigation?
- Bu çok zararlı.
- It's a hazard to the vicinity.
Güvenlidir, merak etmeyin.
It's not a safety hazard, don't worry.
- Bir tehlike sinyali olabilir.
This can be a hazard signal.
Buna meslek tehlikesi de diyebilirsiniz.
You might call it an occupational hazard.
Yangın tehlikesine mahal vermemek için motoru durdurduk.
Switched off engines to keep the fire hazard down.
Sert, düşmanca davranan topraklara planör indirmek korkunç bir riskti.
Landing so many gliders in rough, hostile country was a formidable hazard.
Bu hem kanunları ihlal etmek, hem de başka sürücüler için tehlikeli.
Not only is that a violation... but you could be a dangerous hazard.
Bunun içinde oturmak bile yangın tehlikesi!
This is already a fire hazard just sitting here!
Kadınlar mesleki tehlike olabiliyor.
Women can get to be an occupational hazard.
Buna mesleki tehlike deniyor.
It's called occupational hazard.
"Mesleki tehlike mi" O da ne?
"Occupational hazard?" What is that?
Bir güvenlik risk alanı gemiden 25 metre ileriye uzanıyor.
There is a safety hazard zone extending 25 metres from the ship.
Bu noktadan ilerisi son derece tehlikeli.
You'd be in extreme hazard if you go on up past this point.
Deneyimsiz bir mağara kâşifini kurtarmak da ayrıca bir tehlikedir.
Having to rescue the inexperienced spelunker is the real hazard.
WTMT, ülkenin Kentucky Hazard'daki sesi.
WTMT, the voice of country in Hazard, Kentucky.
Roger, iyi bilimsel olarak açıklanırsa. Çok seks sağlık için tehlikeli olabilir.
Rodz, is scientifically established that too much sex can be a hazard to health.
Tuvaletleri sağlığa zararlı polis harekete geçmeli ve polis de ben olduğuma göre o kokuşmuş bok çukurları bir haftaya kalmaz gidecek.
His latrines are a health hazard, the law should take action and since I'm the law, those rotten shit holes will be gone in a week.
O aynı zamanda Almanlar için bir tehlikedir.
He is also a hazard for the Germans.
Herkesin ortak görüşü şu ki... Dexter suç işleyecek derecede deli ve diğer öğrenciler için bir tehlike.
It is the opinion of the entire staff... that Dexter is criminally insane... and a hazard to the safety of the other students.
Sağlığa zararlıymışız.
We're a health hazard.
Ya yararlidirlar, ya zararli.
They're either a benefit or a hazard.
Sence de çok tehlikeli gözükmüyor mu?
Don't that look like a safety hazard to you?
Saçların ortalıkta uçuşması sağlıksızdır.
It's a health hazard to have hair flying around.
Tehlike bedeli diyelim.
Call it hazard pay.
Yalnız bu uzmanın dediğine göre, 5000'den fazla tavşan halk sağlığına zarar verirmiş.
But this expert warns that raising over 5,000 head... becomes a public health hazard.
Yine de Magritte diyebilir miyiz?
Still, though, one would hazard Magritte, right?
- Çavuş Hazard.
- Sergeant Hazard.
Teğmen, Çavuş Hazard'ı haşlıyor.
The lieutenant chews out Sergeant Hazard!
Çavuş Hazard benim!
Hazard chews me out!
Çavuş Hazard.
Sergeant Hazard.
Komutan Hazard da bunu söyledi.
That's what Sergeant Hazard says.
Bu konuda Komutan Hazard'la çatışıyoruz.
I don't agree with Sergeant Hazard on this.
Olduğunuz yerde kalıyor ve sizinle gurur duymamı sağlıyorsunuz, Çavuş Hazard!
You're gonna stay here and make me proud of you, Sergeant Hazard!
Komutan Hazard, bugünlerde hiç iyi görünmüyor. Onun da ne kadar çok çalıştığını anlatmama gerek yok.
Sergeant Hazard, who was in a foul mood argued that our workload proved his point.
Hazard'ın kız arkadaşı, Sam, Pentagon'daki bir protesto yürüyüşünde bulunduğu için tutuklandı.
Hazard's girlfriend, Sam, got arrested during a march on the Pentagon.
Don, bu arkadaşım Komutan Clell Hazard.
Don, this is Sergeant Clell Hazard.
Komutan Hazard, beni duyuyor musunuz?
Sergeant Hazard, can you hear me?
- Komutan Major, Komutan Hazard...
- Come in! - Sergeant major it's Sergeant Hazard, he's...
Buradan olmadı tabii.
I'm Sergeant Hazard.
... yayalar için bir tehdit unsuru. Son bir sözüm daha var.
You know, you are a hazard to every driver and pedestrian on the road.
Bu olası bir biyolojik kazaya bağlı, önlem mahiyetinde bir karantina.
This is a precautionary quarantine, due to a potential biological hazard.
Bu, mesleği için çok tehlikeli.
It's an occupational hazard.
Evet, bugünlerde herkes üniformalılara karşı tetikte, seni suçlayamam. Bu üniformayı giydiğim için tazminat istemeliyim.
Yeah now everyones packing a gun and I don't blame you should get hazard pay with this uniform.
Sağlığını nasıI tehlikeye atabiliyorsun?
How can you ride this health hazard?
Mesleki tehlikeler. Dizanteri, parazit, sıtma.
Occupational hazard - dysentery, botfly, malaria.