Heart tradutor Inglês
75,616 parallel translation
Hepsini kalbinde sakladı. Kalbinde, onu tıpkı yıllar önce ürpertici bir akşamda babasına götürdüğü yahni kadar sıcak tutuyorlardı.
She kept them in her heart, where they warmed her like her father's stew on a chill night in Bantry Bay a lifetime ago.
Çok değişirsem Mario'ya yaptığın gibi kalbime iki tane sıkar mısın?
Or what, Jim? If I change too much, you're gonna put two in my heart, like you did to Mario?
Koca odayı doldurabilirim veya sadece bir kalbi.
I can fill a room or just one heart.
Koca bir odayı doldurabilirim veya sadece bir kalbi.
I can fill a room or just one heart.
Çünkü kalbinde en çok yeri olan hep oydu
'Cause she's always got your best interests at heart.
Damarlarındaki tüm o kan sıçraması kalp atışlarının hızlandıkça hızlanması.
All that blood rushing through your veins, your heart beating faster and faster.
Ve bu olduğunda da tek çözüm yolunun aileni büyütmek olduğunu anlarsın.
And... Uh, when that happens, you know in your heart that the only solution is to make your family a little... bigger.
- Kalp krizi kadar ciddiyim Rich.
Serious as a heart attack, Rich.
Nabız yüksek.
Elevated heart rate.
Hepsi Afrika'nın derinlerindeki bir şehirde yaşıyorlar.
And they all live in a city deep in the heart of Africa.
Sadece kalbi ezgiyle dolu, babandan daha yakışıklı bir adamım.
I'm just a handsomer guy than your dad with a song in his heart.
Kalbi durdu.
His heart stopped.
Konu bilimsel tavsiye olunca bazen yanıltıcı olabiliyorum. Ama konu gönül işleri olunca kendimi bir dahi olarak görüyorum.
You know, when it comes to scientific advice, mine is sometimes specious, but when it comes to affairs of the heart, well, I consider myself a genius.
"Hızla kalbimde yer edindin Jesse Quick."
"You have sped into my heart, Jesse Quick."
Doğruca şehrin merkezine gidiyor.
That's a block away from the bridge. That leads right to the heart of town.
O kocaman, güzel kalbinin derinliklerine bak.
Look deep inside that big, beautiful heart of yours.
Seni gidi kalp kıran
♪ You heart breaker ♪
Sadece kalplerinize biraz şarkı serptim.
Just put a little song in your heart.
Kalbine biraz sevgi yerleştir
♪ Put a little love in your heart ♪
Kalbine biraz sevgi yerleştir.
♪ Come on and... ♪ ♪ Put a little love... ♪ ♪ In your heart... ♪
Artık bana güvenmezsen anlarım ama belki beni affedebilirsin?
So I understand... if you don't trust me anymore, but... maybe you can find it in your heart to forgive me?
- Nabzı artıyor.
Heart rate's increasing.
Bir dahaki ameliyatımda belki kırık kalbimi düzeltebilirsin.
Mm, next time you operate on me, maybe you can... my broken heart.
Söz veriyorum ve umarım ki...
Cross my heart and hope to...
Sen bütün kalbimle seviyorum.
I love you with all my heart.
Kalbi zaten duruyor.
His heart's already failing.
Damon'un kalbini tedavi edersen, onu tekrar ayağa kaldırırsın.
You fix Damon's heart, you get him back up on his feet again.
Yapabilecek cesaretim yoktu, ama sen bunu anlayamazsın değil mi?
I didn't have the heart to, but you wouldn't understand that, would you?
"Evet Sybil o güzel yüzün, kalbin ve vücudun neyi arzu ediyorsa."
"Yes, Sybil, whatever your heart and beautiful face and body desire."
Karar senin, Matt, ama kalbini takip etmelisin.
The choice is yours, Matt, but you have to follow your heart.
Şimdi bile, kalbimin yerini hesaplamaya çalışıyorsun.
Even now, you're gauging where my beating heart might lie.
Yada kalbimi vücudumdan çıkarmak?
Or detaching my heart from my body?
Kalbini çıkarsan bile.
At least not if you rip his heart out.
Galiba kalp krizi geçiriyor.
I think he's having a heart attack.
Eğer zamanında kalbi düzeltirse.
If it repairs the heart in time.
Hipnotize edilmiştim ve az kalsın kalp krizinden ölüyordum, ve iblisi öldürebilmenin tek yolunu kaybettim, ve sonra buraya geldim sana Enzo için ne kadar üzüldüğümü söylemek için.
I've been hypnotized, almost died of a heart attack, and lost the only means of killing the devil, and then I came here to tell you how sorry I am about Enzo.
Yada kalbe, tabi pislik istemiyorsan.
Or to the heart, if you want to avoid the mess.
Ölü ve soğuk kalbimi ısıtıyor.
Warms my cold dead heart.
Bonnie, bunun doğru olduğunu kalbinde biliyorsun.
Bonnie, you know in your heart this is right.
Daha demin Bonnie'nin kalbi durdu.
Earlier, Bonnie's heart stopped.
Armory'den direk Mystic Falls kasabasının göbeğine gidildiğini biliyor muydun?
Did you know that they go from the Armory straight into the heart of downtown Mystic Falls?
Sen kabul etmesen de her suç mahallinin sizin kalbinizde yer ettiğini bilen olağanüstü derecede sıkıcı göbek adınızı takdir eden birine.
Someone who knows that every crime scene breaks your heart, even though you'd never admit it. Someone who actually appreciates your impossibly boring middle name.
Söyleyebileceğim tek şey oğlum, kalbinin sesini dinle.
All I can say is, follow your heart, son.
Ya da kalbini?
Her heart?
- Kalbim kan ağladı şimdi bak.
Well, my heart bleeds for you.
Bu zımbırtının bir çarpışı kalbimi mi durduracak?
Right, so one zap of this doohickey will stop my heart?
Sana 60 saniye verip sonra tekrar kalbini çalıştıracağım.
I'm gonna give you 60 seconds, then restart your heart to bring you back.
Kalbimi kırmayı amaçlamıştın.
You set out to break my heart.
Sen kalbimi kırdın Lily.
You broke my heart, Lily.
Kalbi, gücü.
Its heart. Its power.
Kim senin buruşmuş kalbini daha iyi kırabilir ki?
Who better to crush your shriveled heart?