Heyhat tradutor Inglês
96 parallel translation
" Maalesef, yazık, heyhat
" Alas, Alack and Alaska
# Heyhat Davarlar gördüm bu hengameden
Alas! In this turmoil, I can see sheep!
Heyhat, onu öldürdün.
Alas, you have killed him!
Heyhat!
Alas!
Heyhat, onu öldürdün!
Alas, you've killed him!
"Heyhat, lordum," Ne demek istediniz?
Alas, milord, what may you mean by that?
" Heyhat! Niçin alt dudağınızı böyle kemiriyorsunuz?
Why gnaw you so your nether lip?
" He-heyhat...
A-alas...
Heyhat, hiç bilemeyeceksiniz, ama zararı yok.
Alas, you will never know, but no matter.
Heyhat, bir bekar olarak, ben zavallı bir serseriyim böylesine hassas ve önemli bir konuda fikir beyan etme hakkı olmayan.
Alas, as a bachelor, I'm a wretched outcast, with no right to express an opinion on such a tender and delicate subject.
Heyhat, bu senin kendine güvenin akıl bırakmıyor sende.
Alas, my lord, your wisdom is consumed in confidence.
Heyhat! Hiç şaşmam, ne de olsa fanisiniz! Hangi fani korkmaz böyle iblisten!
Alas, I blame you not, for you are mortal... and mortal eyes cannot endure the devil.
- Heyhat, çoğu kez doğrudur da.
- Alas, it is almost always true.
Heyhat, Heyhat, Heyhat!
Alas, alas, alas!
Heyhat, çile çekmek için doğmuşuz.
Alas, we are born to suffer.
# Heyhat, nâmım # # Katran karası kadar kara olabilir! #
Alas, my reputation is as black as may be - as black as pitch black tar!
Heyhat aşk, sen nelere kadirsin. Kesinlikle mümkün değil.
Love, in a world where carpenters get resurrected, anything is possible.
Heyhat, bir şey anladığım yok.
Alas, nothing.
Heyhat! Ben Çar Ivan Vassilyevich'im!
Alas, alas, I'm the tsar Ivan Vassilyevich!
Ama heyhat! Kural tanımaz özgürlük ne kadar artarsa, aşırılığa da... -... o ölçüde yatkın olur.
But the greater the spirit, the more it tends to brutify if it fails to stick to the rules.
Heyhat, maalesef!
Tragically, horribly.
" Heyhat!
" Alas!
Heyhat! Nasıl davranmak gerekiyor ki?
What is one to do?
Heyhat, acı ama gerçek.
Alas, yes, it's but too true.
attın beni, heyhat bu donmuş kışta
away to go I was told in the midst of winter cold
Heyhat!
Hey ho.
" Fısıldadı, heyhat
# Whispered, alas
Heyhat, kalbimi adadığım yaşayacağım veya öleceğim o yerden sularımı besleyen veya kurutan kaynaktan atılmak veya orayı iğrenç kurbağaların çiftleşip ürediği pis bir sarnıç yapmak!
But alas, there, where I have garnered up my heart where either I must live or bear no life the fountain from the which my current runs or else dries up to be discarded or keep as a cistern for foul toads to knot and gender in!
Heyhat, nedir bu işlediğim günah?
Alas, what ignorant sin have I committed?
" Heyhat!
" But soft!
" Demetrius aşıktır o tavrına, neşeli tavrına, heyhat!
Demetrius loves you fair. O happy fair!
"Kim görür de, heyhat, kürklü kraliçeyi..."
But who, O who had seen the mobbled queen.
Heyhat! Kendimden nefret ediyorum. Yaptığım nefret uyandırıcı şeyler yüzünden.
Alas I hate myself for hateful deeds.
Heyhat! Kaderin cilvesi.
Alas, the bitter jest of fate.
Çünkü o beni ve kalbimi anlıyor. Her şeyiyle. Yalnız onun için heyhat!
For she understands me and my heart is transparent... to her alone, alas!
" Heyhat, vatanım lanetlendi
Alas. my land is cursed
Sevgilisini beklemeye başlamış ama heyhat o asla geri dönmemiş.
He'd wait for her here in the Sala - but she never came.
kafa Normandiya'da tenise rağmen bitmeyen çalışmalar ciddiyet taştan konutlar kısacası toparlarsak heyhat ne yazık ki yarıda bırakılmış tamamlanmamış kafatası kafatası Normandiya'da tenise rağmen kafatası ne yazık ki taştan konutlar Vajen tenis... taşlar... öylesine dingin...
the stones so blue so calm alas alas on on the skull the skull the skull the skull in Connemara in spite of the tennis the labors abandoned left unfinished grave still abode of stones in a word I resume alas alas abandoned unfinished the skull the skull in Connemara in spite of the tennis the skull alas the stones Cunard - tennis the stones so calm Cunard...
Heyhat!
Fuck it!
Heyhat, yıllar süren çalışmalar sonrasında bu güçlü yadigarların yerlerini keşfettim.
But alas, with years of study... it is I who has discovered the tombs... of these powerful relics.
Heyhat!
Alas.
- Heyhat, kurallar, enfes.
Ah, yes... rules.
Heyhat!
I'll be dogged.
Dinle. Çok yaşlıyım heyhat, ölüyorum.
Listen, I'm very old and unfortunately, dying
Heyhat!
Oh, misery!
Heyhat, çocuklarım, bugünü hepiniz beni neredeyse- -
Alas, my children, this is the day you shall always remember as the day that you almost- -
'Yüreğim kanıyor.., Ama, heyhat! Bu yaraya bir merhem yok!
"The heart of mine is full of pain but alas there's nothing to sooth it."
Sikik turtalar sik gibi bayat Sikik patatesler sik gibi soğuk be heyhat
The fuckin'pies are fuckin'old The fuckin'chips are fuckin'cold
Heyhat!
Alas...
" Heyhat, büyük acımıza gelince, artık her şeyi biliyoruz.
I've spoken to an eyewitness who managed to escape.
Heyhat!
I found myself in a palace.