Hindistan cevizi tradutor Inglês
736 parallel translation
Hırsız dedim de, nöbetinizde 10 hindistan cevizi çalınmış.
Which reminds me 10 coconuts, Crown property, were stolen on your watch.
Bunlar patates, hindistan cevizi değil!
Hey, those are potatoes, not coconuts!
Sana Hindistan cevizi kabuğu vereyim. " "
I'll give you coconut shells. "
Hindistan cevizi kabuğunun yılanı kovduğuna inanırlar.
The natives believe coconut shells ward off the snakes.
Yeşil hindistan cevizi sütü,
The green coconut and its milk
Zor bela toparladığımız azıcık et ve hindistan cevizi getirdim.
We scraped together a little meat and a coconut.
Heybetli dağlar, beyaz altın rengi sahiller Hindistan cevizi ağaçları, ve kavurucu güneş.
Towering mountains, white gold beaches... coconut palms and hot tropical sun.
Ana sanayisi şeker, kurutulmuş Hindistan cevizi içi, kakao yetiştirmek ve onları ihraç etmektir.
Its main industry is raising sugar, copra, cocoa... and exporting them.
Hindistan cevizi kızı ne hoş bir karakter.
What a charming character is this coconut girl.
Hindistan Cevizi Kızı'nda oynuyorum.
I'm in The Coconut Girl at the Avenue.
- Dört Numara, biraz hindistan cevizi bulursan..
- Number Four, if you'll get some coconuts -
İşte, hindistan cevizi ve suyumuz var.
Here, we have coconuts and water, period.
Hindistan cevizi, su ve balığımız var.
We've got coconuts, water, fish.
Hindistan cevizi, üzüm al!
Here, have a coconut. And grapes!
- Şimdi hindistan cevizi bombaları.
- Now the coconut bombs.
Tamam, bir tane çift pipetli hindistan cevizi alayım.
Okay, let me have one with a couple of straws.
Peki Hindistan Cevizi!
Well, the Coconut Grove is in front of us.
Sonra bizim Hindistan Cevizi Korusunu.
Then you point out where our Coconut Grove is
Kaçmadan önce, Hindistan Cevizi Koru'sunda çok sayıda sivili yakaladılar.
Before he ran off he caught a great number of civilians in Coconut Grove
Daha çok hindistan cevizi lazım. Yükseğe.
Wake me up when that truck patrols by here.
Sazdan etekler ve Hindistan cevizi kabuğu var.
They're wearing grass skirts and coconut shells.
Sonra 20 metre doğuya hindistan cevizi palmiyesine...
Then 20 yards due east to a coconut palm.
20 metre doğuya Hindistan cevizi...
20 yards due east to a coconut palm.
- Hindistan cevizi topluyorlar.
- Down on the beach collecting coconuts.
- Birisi bari Hindistan cevizi götürelim diyor.
One of them suggested they bring back coconuts instead. It's a bad dream.
Hindistan cevizi hasta ediyormuş.
He's sick of coconuts.
- Hindistan cevizi sütü.
What? - Coconut milk.
Hindistan cevizi sütü.
Coconut milk.
Denizaltılarda Hindistan cevizi sütü verirler mi dersiniz?
Ah... I wonder if they serve coconut milk on submarines.
Anladığım kadarıyla, hindistan cevizi düştü ve ağzına geldi.
As far as I'm concerned, a coconut hit you on the mouth.
Babam hindistan cevizi geçmeli, Bu "haklar" ı söylediğinizi duyuyor.
[chuckles] Father be crossing coconut, he hear you sing out this "rights."
Daiquiri'li, balpeteği, kakao - Hindistan cevizi moka camoka, fıstık yağı, muz - nane.
Daiquiri ice, honeycomb candy, cocoa-coconut mocha jamoca, peanut butter, banana mint?
Bu Hindistan cevizi ve vanilya.
It's coconut and vanilla. They're both white.
Hindistan cevizi sütü benzinliklerde satılır.
I think they even got `em in the gas stations over there.
Hindistan cevizi.
Nutmeg.
Sana hindistan cevizi geliyormuş.
You've been receiving coconuts.
Siz, siz hindistan cevizi dediniz.
You, you said coconut.
Hindistan cevizi dolu çantalar, hepsi birbirine bağlı, sadece aşağıya atacaksın.
Bags of coconuts tied together, just throw them over.
Ama siz hindistan cevizi kullanıyorsunuz.
You're using coconuts.
Hindistan cevizi tropiktir.
The coconut's tropical.
Hindistan Cevizi taşıyan bir kırlangıç mı?
A swallow carrying a coconut?
Bu yüzden, geri dönüşte bir hindistan cevizi getiremezler.
So they couldn't bring a coconut back anyway.
Eğer, aralarında bir doğrultuda hindistan cevizi olsaydı ve yürüselerdi- -
Four if they had a coconut on a line between them. If the birds walked- -
Anne, bezelye, pilav istemem Hindistan cevizi yağı istemem
Mama don't want no peas no rice No cocoanut oil
Anne, bezelye, pilav istemem Hindistan cevizi yağı istemem
Mama don't want no peas no rice Mama don't want no cocoanut oil
Ormanda hindistan cevizi suyu içmiştin
You drank from a coconut in the forest.
Filmin büyük kısmı Malezya'da çekilmiş olup hikâye bir hindistan cevizi yağı bahçesinde başlar.
The film is extensively shot in Malaysia... and our story begins in a Coconut oil Garden...
Hindistan cevizi yağı bahçesi ve arazisi artık bizim.
The Coconut oil Garden and the field are ours now
Hindistan cevizi yağı bahçesi ona ait.
Coconut oil Garden belongs to him
Hindistan cevizi bombaları...?
You know those coconut bombs?
Hindistan cevizi bombaları.
Right. The coconut bombs.