English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ H ] / Hoped

Hoped tradutor Inglês

4,636 parallel translation
Rose Ailesi tarihine ışık tutacağını düşünmüştüm.
Because I hoped she would shed some light on The Rose family history.
Yasal bir şekilde buradan çıkmayı her zaman umut ettim.
I always hoped I'd get off on some kind of technicality, you know?
Çok uzun süre, bu günü umut ettim.
For so long, I've hoped for this day.
Bu fotoğrafa her bakışımda kuracağımız dünyayı hayal ederdim.
Every time I see this photo I hoped we could rebuild
Flora'yı eğitiyorum. Babası ona karşı yumuşasın diye.
In teaching Flora, I hoped to soften her father towards her.
Pekâlâ, beklentimiz bu değildi ancak hâlâ mahkemede bunu yenebiliriz.
All right, it's not what we'd hoped for, but we can still beat this in court. - Take it.
Moray lütufta bulunur da en azından bana bir not gönderir umuyordum.
I had hoped that Moray would have the good grace to send me a note at least.
Bunun senin neyin olduğunu ümit ettin?
You hoped this would be your... what?
Kocanı mahvet, evliliğini, ikinizin birlikte olmasını ümit ettiği her ne ahlaksız gelecek varsa.
Destroy your husband, your marriage, along with whatever immoral future the two of you may have hoped to have together?
İngilizlerin Osmanlılarla kurmak istedikleri yeni güç odağının bir parçasıydı.
All part of this new-found axis of power the English hoped to build with the Ottomans.
Çıkabilecek yangını umursamayarak Burt hediyesini kancaladı, işe yaramasını umarak.
Ignoring the risk of electrical fire, Burt hooked up the gift he hoped would inspire.
Medusa'nın gelip geçici bir heves olacağını ummuştum. Aşçı Drina ya da terzinin karısı lola ya da eğitim gören muhafız Abellone gibi.
I had hoped she would be a passing fancy, like Drina the cook, or lola the tailor's wife, or Abellone the trainee guard.
Dönmeni ummuştum.
I had hoped you would return.
Sorunları olduğuna şaşmamalı. Sakin ol. İşlerin nasıl yürüdüğünü biliyordur herhâlde.
'Cause I think the odd ones are the two people who can stand here in front of 43 years of memories and not do what I had hoped!
Neden?
No, I hoped you would.
Aranızda yeniden bir bağ olabilir sanmıştım.
I had hoped that there would be a bond between you.
En azından ummuştum.
Hoped, at least.
Ağızda dağılan bir pasta ve maalesef daha fazla oluğuna dair hiç inancımız yok.
It truly is a mouth-watering cake and we really couldn't have hoped for anything more.
Sizi burada yıllar boyunca görmemeyi umuyordum.
I hoped it would be many years before I saw you in this place.
Ama sanırım bir yanım umdu ki... Değeri neyse son kuruşuna kadar alacak olsam da, bir yanım hala...
But I guess part of me hoped that even though I was gonna take him for every dime he was worth, part of me still...
Yürütebileceğinizi umuyordu.
Hoped it could work out.
Antreman umduğum kadar iyi gitmiyordu, ama mücadeleye hazırdık ve oynama zamanı geldi.
Practice didn't go as well as I'd hoped, but the opposition was ready and it was time to play.
Umduğum gibi gitmedi.
It didn't go as well as I'd hoped.
Başkanımız burada olmayı umuyordu ama Hong Kong'da önemli bir işi çıktı.
Our president had hoped to be here but urgent business took him to Hong Kong.
Babası gibi, bir gün mimar olmak istiyordu.
He hoped one day to become an architect, like his father.
- Umarım başarısız olur demiştin.
- You said you hoped he got stranded.
Ya da belki umduğun kadar ilgi çekmedi.
Or it didn't get the traction you hoped?
Ormanınızı kurtaracağınızı umduğunuz şeyle ormanı yok edeceğim.
I'll destroy the forest with the very thing you hoped would save it.
Umudumu hiç kaybetmedim annene kanıtlayabilseydim belki anladın işte.
I always hoped if I... if I proved it to her... she'd... you know.
Bana bir ev verebileceğini umut etmiştim.
And I suppose I hoped he might give me a home.
Baban mutlu olacağını ümit ediyordu canım.
Your father hoped you'd be happy, dear.
Böylece mücevher çalmayı uman genç hırsız çok daha değerli bir şey çalmıştı.
Thus did the young thief who had hoped to steal a jewel steal something far more precious.
Bu yüzden bence, kültürel olarak, o gerçekten bu karmaşık zamanlarda, olabileceğini umduğumuz bir kahraman haline geldi.
So I think, culturally, he really came to be this reflection of what we hoped a hero could be in these very complicated times.
Bilirsiniz, kuruluşlararası işbirliği umuyordum.
Well, you know I'd hoped for a little more inter-agency collaboration.
Yani, bazen beklediğin gibi çıkmayabiliyor, değil mi?
Well, sometimes they don't turn out the way you hoped, you know?
Blöf yapmak işe yarar sanmış
Hoped that she would call my bluff
Mektubumda da yazdığım gibi metodlarınızı yerinde gözlemlemeyi ve...
Well, as I wrote in my letter, I had hoped I would observe your methods in or...
Popüler bir boksörden efsanevi bir boksöre çevirmek istediler.
They hoped to take him from a popular boxer to a legendary one.
Umduğum kadar değil.
Not as much as I'd hoped it would.
Gelmesini umduğum para gelmedi.
I mean, I hoped the money would come in, it didn't.
Şu an mevcut olan bir soruşturmaya katılırım zannetmiştim.
I hoped to join a current investigation.
Roma'da bir yil kaldiktan sonra, o kartali bir daha gormemeyi diledim.
After a year in Rome, I hoped never to see that eagle again.
Keşke söylemeselermiş diye diliyorum bazen.
I guess maybe I hoped they didn't.
Kaydettiği ne varsa elimizde, ama mesele şöyle ki umduğumuz kadar ilerleyememiş.
Anything he saved, we got, but the problem is, he didn't get as far as we had hoped.
Bir kitap yazıp yaptığı işle en bilge kişileri bile etkilemeyi umut ediyordu.
He hoped to write a book, a work that would impress even the most learned.
- Biraz daha fazlasını ümit ediyordum.
- Pardon? I had hoped for a bit more.
Alan bunu söylemek için nadiren sebebim vardır ama tam olarak her zaman olacağını umduğum adamsın.
Alan, I so rarely have cause to say this, but you are exactly the man I always hoped you would be.
Evet, öyle ummuştum.
Yeah, I hoped that they would.
Öleceğini umarak seni itmiştim.
I so hoped that the fall would kill you.
Bu kadar sansasyonel bir davayla ilgileneceğimi umdun.
A case so sensational you hoped I'd be interested.
Bu umduğum kadar iyi gitmedi.
Well, that didn't go as well as I had hoped.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]