Huysuz tradutor Inglês
2,554 parallel translation
- Her zamanki gibi huysuz.
- Heh, grumpy as ever.
Sana sadece soylemek istedigim, hircin, huysuz ve paranoyak bir herif bile olsan,
But I just want to tell you, even though you're a tetchy, moody, paranoid sod,
Benim burada huysuz ve hormonların etkisinde kalanın olduğumu sanıyordum.
I thought I was supposed to be the cranky, hormonal one.
Ben huysuz değilim.
I'm not cranky.
Yani, adam yaşlı ve huysuz.
I mean, he's... he's old and mean.
Soğuk ve huysuz değilim.
I am not cold and prickly.
Yoksa çok huysuz oluyor.
Otherwise she's a real ball-buster.
Şey, son zamanlarda biraz huysuz davranıyor ama muhtemelen onu kilo verip saç uzatmaya ve gerdanını bantlamaya zorladığım için yapıyordur.
Well, he's been a little cranky lately, but he's probably just annoyed at me for pushing him to lose weight, grow hair and have his neck wattle taped back.
Onu tanımıyorum, huysuz görünüyor.
She looks cranky. I don't know her.
O kürdanların hepsini tek tek boyayıp, şeffaf kağıtla sarmak gibi aptalca işler olduğunu biliyordum. Ama bu kadar huysuz biri olacağını düşünmemiştim.
I'd have to do stupid things like separate toothpicks by the color of the cellophane twirly thing on top, but I just didn't know she'd be so mean about it.
O zaman yorgun, huysuz bir kadın bul. Ne olursa olsun İstediğine erişirsin. Ama imza attırmalıyız.
Then get beated, get scolded get whatever you want, but must bring the signature,
- Hatta Huysuz Grumpire. - Huysuz Grumpire.
Grumpy grumpire.
Binbaşı Holmes biraz huysuz olabilir ama başımızın belaya girmesini istemez.
Major Holmes can be a little waspish, but he wouldn't want to get us into trouble.
Tatlı, huysuz ve posbıyıklı bir polis memuru mu istemiştiniz?
I have an order of sweet and sour cop with extra mustache.
Çünkü babanın sesi telefonda gerçekten huysuz geliyordu.
Because your dad sounded really mean on the phone.
Huysuz, Budala, Uykucu, Yakışıklı, Ayyaş...
Easy, Dopey, Sleepy, Sexy, Drunky- -
Annenin niye huysuz olduğunu şimdi anladım.
No wonder your mother's such a bitch.
Ne oldu, o Kırım'dan gelen huysuz kız?
What happened with that bad-tempered girl from Crimea?
Her zaman huysuz olmuşsundur.
You've always had a temper.
Talihsizliğim bir eziğin ve huysuz bir annenin çocuğu olarak doğmaktı.
I was unlucky to be born to a cunt and a loser!
Bu huysuz tren hurdalıktaki yerini almak için ayrıIdı.
This grumpy train without cars is headed for the scrap yard
Sen gittikten sonra Jisabelle huysuz bir kedi gibi başımın etini yedi.
After you left Jisabelle she bit my head off.
Huysuz bir üvey anne ile karşı karşıyasın.
You're about to have an actual wicked stepmother.
Kes sesini, huysuz moruk.
Oh, shut up, you old sourpuss.
Sevişemediğin için bu kadar huysuz olduğunu düşünüyordum.
I thought it was lack of sex making you grumpy.
- Huysuz biraz.
- He seems kind of grumpy.
Bu kadar huysuz olma!
Stop being so grumpy!
Huysuz değilim.
I'm not grumpy.
Huysuz değil, çok hoş biri.
He isn't grumpy. He is nice.
Zeki kararlı biraz huysuz.
She seems smart, strong-willed, a little bit of a temper.
Hey, Sadece, bilmenizi isterim ki üçünüzü gerçekten özleyeceğim - - senin huysuz tavırlarını senin o büyük kalbini, bayım, ve senin saflığını ve kibarlığını.
Hey, you guys, I just want you to know I'm really gonna miss the three of you - - you with the gruff attitude and you with the much bigger heart than you let on, mister, and you, all wide-eyed and innocent.
Huysuz şirin.
Grouchy Smurf.
O huysuz bir ahmak.
He's a prickly fuckwit.
- Bu bel ağrın. Seni biraz huysuz mu yapıyor?
This bad back of yours - does it make you a bit crabby?
Bizim huysuz, adi Çetin Ceviz neden senin peşine düşsün ki?
Now, why you made Roughcut been after you?
Sence de Papadol bu sabah çok huysuz gözükmüyor muydu?
Did Papadol seem out of sorts this morning?
Sen daha çok huysuz bir sarhoşsun.
You're more of a cranky drunk.
Çok huysuz birisin.
You got the gruff thing down.
Siz şeytanlar çirkin, huysuz, çıkarcı pisliklersiniz.
You demons are ugly, lazy, gold-digging whores.
Alem yaparken ben biraz huysuz ve dengesiz oluyorum
When I have been on a session I get a bit cranky, mardy,
Bu kadın iki tane çocuk yetiştirmeye çalışıyor kocasıysa, huysuz tavırlarıyla kadını canından bezdirip mobilyalarını yontuyor.
This woman is trying to raise two kids and her husband just keeps shitting'all over her, chipping away at all the furniture with his bad attitude. Yeah.
Tembel ve huysuz olduğunu düşünebilirsin ama ofisin en istikrarlı yüksek satış rakamlarına sahip olduğunu biliyor muydun?
You may think he's a lazy grump, but did you know that he has the most consistently high sales numbers of anyone in this office?
Huysuz, kişiliksiz yaşlı bir itfaiyeci ve... karizmatik... büyüleyici bir polisin birlikte... sonsuza kadar hatırlanacak bir şey inşa etmesine.
A grumpy old fireman with no personality and a... charismatic... charming cop who came together... to help to build something that will last forever.
Huysuz birisiydi.
He had a temper.
Hey, huysuz.
Crabby pants.
Huysuz.
Grumpy.
Dış dünyada huysuz olduğunu bu yüzden de uzun zamandır kafayı bulduğunu anlayabiliyoruz.
We can tell you been getting high so long that you're numb to the outside world.
Bir pazarlamacıdan bile daha huysuz.
He's meaner than a shifty salesman.
Yine de bilgin olsun, Lanie yarın çifte mesaiden çıkmış olacak yani biraz huysuz olabilir.
Lanie's gonna be getting off a double shift, so she could be a little cranky. Oh.
Dana, evimdeki huysuz bir yabancı gibi.
Dana's like a surly stranger in my house.
Eski huysuz tiplerdendir aslında.
Mm.