Hür tradutor Inglês
456 parallel translation
Ben edebiyatı hür bir beyefendiyim ve yakında dünya beni tanıyacak.
I'm an independent gentleman of letters and soon the world will recognize me.
Ben hür bir adamım!
I'm a free man, you hear!
Hür iradenle bu eve giriyor olamazsın.
Heh. You'd not enter this house of your own free will.
Size bütün skandallardan temiz, muhteşem bir mürebbiye olmanızı öven ve hür iradenizle ayrıIdığınızı onaylayan bir mektup yazarım.
I will give you a letter, clearing your name of all scandal praising you as the most excellent of governesses affirming that you're leaving of your own free will.
Eğer ağaçlardaki kuşlar hür olabilirse
♪ If the birds up in the trees can be free ♪
Allahın bütün kulları hür olacak Ben bir hürriyet şarkısı söylüyorum
♪ T hat all God's people shall be free ♪ i ♪ I'm singing a song of freedom ♪
Hür olmak için seslenen bütün insanlar için Yedi denize yelken açmak serbest
♪ For all people who cry out to be free ♪ i ♪ Free to sail the seven seas ♪
Eğer yukarda ağaçlardaki kuşlar hür olabiliyorsa
♪ If the birds up in the trees can be free ♪
Allahın bütün kulları hür olacak
♪ That all God's people shall be free ♪
Allahın bütün kulları hür olacak
♪ All God's peopl shall be free ♪ ♪
Hür bir ülkedeyiz.
It's a free country.
- Ama hür değilim.
- But I'm not free.
Biri hoşuma giderken diğerine hür doğmuş hiç kimse ücret karşılığı bile olsa razı olmaz.
One I rather like. The other, no freeborn person would submit to even for a salary.
Pek çok hür doğmuş insan para karşılığı neye olsa razı olur.
Most freeborn people submit to anything for a salary.
Hür adamlardan oluşan bir grubuz.
We're a group of free men.
Cayenne özgür adamlara iş vermediğinden bu hür adamların hepsi ümitsizdi.
Since Cayenne offers no employment for free men, the lot of these libérés was hopeless.
Ve hürsün, rüzgârlar gibi hür!
And free.. free as air.
İnsanlarla hür iradesiyle ve gönüllü tercihiyle mücadele eder.
He deals with men by free exchange and voluntary choice.
"Bir kadın için hür ve bağımsız olmanın tek yolu vardır."
"A woman's only way to freedom and independence."
Bir kadın için hür ve bağımsız olmanın tek yolu vardır.
A woman's only way to freedom and independence.
Ben hür gezenlerdenim.
I do not follow.
Lakin şarkı söylemek, gülmek, dalmak hülyaya yapayalnız, ama hür seyahat etmek aya.
But, to sing, to laugh, to dream, to walk in my own way, free with and eye to see things as they are.
Acımayın kimseye boyun eğmedi diye fikri hür, vicdanı hür yaşadı biteviye.
He lives his life, his own life his own way, thought, word and deed free.
İyileşince hür ve boşanmış olacaksınız.
However, as soon as you get well you'll be free and divorced.
Sezar'ın ölüp hepinizin hür insanlar olarak yaşamasındansa Sezar'ın yaşayıp hepinizin köle olarak ölmesini mi yeğlerdiniz?
Had you rather Caesar were living, and die all slaves, than that Caesar were dead, to live all free men?
- O burada bir tutsak degildi, Paris hür iradesi olan bir kadindi, bir kraliçeydi hem de cennetin kapilarina kucak acacak kadar cesur bir kralice.
- She was not a captive here, Paris... ... but a woman of self-determination, a queen with more courage... ... than I would have had to sail against the tides of heaven.
Bu hür havayı teneffüs etmek ne güzel bir şey.
Jaume, if you knew what it means to breathe this free air!
Bu ülkede kanunlar empoze edilmiyor, hür vatandaşlar kabul ediyor.
But in this country rules are not imposed, they are the wish of all free citizens.
Hür teşebbüs?
And free enterprise?
Monopoller hür teşebbüsü tehdit ediyor.
Monopoly is the menace of free enterprise.
Hür ülke ona ilham veriyordu.
The land of the free and the home of the brave was his inspiration.
Sesimi çıkarmazsam Mösyö Madeleine sonsuza kadar hür olacak.
I just have to stay quiet and Mr. Madeleine will be safe forever.
Çocuğunu alabilmem için hür olmalıydım. Öyle yaptım.
To pick up her child, I needed my freedom, I took it.
Beyler... O gün hür bir hayat sürmeye mi, yoksa ölmeye mi hazırız... göstereceğiz.
Gentlemen... that day, we'll show if we're ready to lead a free life...
Geliyor musun hür adam?
Coming, free man?
Kendi ayaklarımızın üzerinde durmayı isteyecek kadar hürüz. Fakat evlendiğimiz kişiyi desteklemeye yetecek kadar hür değiliz.
We're independent enough to want to stand on our own two feet... but not independent enough... to be able to support the ones we are married to.
Burası hür bir ülke.
It's a free country.
Hür bir ülkede polisler yasayı temsil etmeli ve yasalar suçluları da korumalıdır.
In a free country, a policeman is supposed to enforce the law. The law protects guilty and innocent.
Hür Fransa'nın sesini dinlemiş oldunuz.
You've been listening to the voice of the free French.
İnsanlar hür yaşayabilirler, hür konuşabilirler, alabilirler, satabilirler, ayık kalırlar, içerler.
It means people can live free, talk free, go or come, buy or sell, be drunk or sober. However they choose.
Albay Bowie, hür olduğumu söylediniz.
Colonel Bowie, you say I'm a free man?
Zaten, ben özgür basını ve hür girişimciliği ve daha ne kadar özgürlük varsa hepsini destekliyorum!
Besides, I am for a free press, and for free enterprise, and for... whatever the hell the other freedoms are!
Belki de hür olma sorunuydu. Evet.
- A question of freedom, maybe?
Kendini hür hissedeceksin.
You'll feel set free.
Gerçekler bizi hür kılar.
The truth sets us free.
Yaşasın hür teşebbüs.
Long live free enterprise.
Kapitalist bir çözümde hür teşebbüs ve konuşma özgürlüğü oluyor.
With a capitalistic solution you get free enterprise, free speech.
ABD anayasasını, iç ve dış bütün düşmanlara karşı koruyup savunacağınıza ona inançla sadık kalacağınıza bu yükümlülüğü etki altında kalmadan, hür iradenizle kabul ettiğinize ve şu anda üstlenmek üzere olduğunuz görevi sadakatle yerine getireceğinize yemin eder misiniz?
Do you solemnly swear to support and defend the constitution of the USA - - Against all enemies, foreign and domestic. - - And that you will bear true faith and allegiance to the same?
Artık hür bir adamsın, Jeth.
You're a free man, Jeth.
Seni hür bırakıyorum, Dumbi.
- Yes.
Hür...
Free to...