Ilgileniyorum tradutor Inglês
3,063 parallel translation
Evet, hayır. Sanatla ilgileniyorum.
Yeah, no, I'm into art.
Ben ilgileniyorum. Siz gidin!
I got him!
Her hafta buraya ona çorba falan getiriyorum, ilgileniyorum.
I come here every week and feed him soup, take care of him.
Derhal ilgileniyorum, Bayan Hamby.
Right away, Miss Hamby.
- Bütün evle ben ilgileniyorum.
I take care of the whole house myself.
Bu evin yakınlarında olduğu için özel olarak ilgileniyorum.
I take a special interest in cases close to home, you know?
Lemon. Tracy meselesiyle ilgileniyorum.
Lemon.
Evet, elbette, ilgileniyorum...
Yes, of course, I'd be interested in looking...
Ben daha çok son iki yılda yaptıklarınla ilgileniyorum.
Yeah, you know, I'm really more interested in the last two years.
Alışveriş yapıyorum, çocuklarla ilgileniyorum çamaşırla, bulaşıkla... Her şeyle. Bir soru sorduğum zaman da tersleniyorum.
I shop, mind the kids, do laundry the dinner, everything... one question gets me yelled at!
Tamam, ilgileniyorum.
Okay. I'm on it.
Finch, bilgisayarını tamir etmekten çok silahlı bir adamı bulmakla ilgileniyorum.
Finch, I'm more interested in finding the guy with the gun than I am in fixing his computer.
Bu yüzden seninkiyle ilgileniyorum.
That's why I'm interested in yours. Good.
Özellikle bir kanun adamı ile ilgileniyorum.
Only thing I'm interested in is a particular lawman.
- Kesinlikle ilgileniyorum.
Absolutely, sure.
Sizinle neden ilgileniyorum?
Why do I take care of you?
- Ben ilgileniyorum.
I'm interested.
Yıllardır bebeklerle ilgileniyorum.
I've been caring for infants for many years.
Bu benim işim. Ben bu konuyla ilgileniyorum.
I'm taking care of it.
Onunla ilgileniyorum ve şimdi Milo'nun etrafında olmasından rahatsızlık duyuyorum.
I've been taking care of him, and now I'm not comfortable with Milo being around him.
Teller dolaşmış, ilgileniyorum.
Uh, working out the kinks.
Yaptığın işle ilgileniyorum o kadar.
I'm interested in what you're doing.
Zajac bitti. Açıkçası bu fotoğraflar şok edici,... ancak Haznedar'ın özel hayatından çok liderlik yetenekleriyle ilgileniyorum.
Obviously this is very shocking, but I am less interested in the treasurer's private life than I am in his ability to lead.
Ben daha çok nasıl taşıdığıyla ilgileniyorum.
I'm more interested in how they were moved.
Güzel, ilgileniyorum.
Good, I'm on it.
Gösteriye gelen insanlarla'buluşma-tanışma'işleriyle ilgileniyorum.
I take care of all of the meet-and-greets, people who come to the show.
Bazen, ama ben daha çok aktör / model / host / sözcü işleriyle ilgileniyorum.
Some, but I'm actually more of a actor / model / host / spokesman.
Oyalanmaya çalışıyorum. Helen'ın evi işi, eşyaları, arkadaşları ve köpeği İspiyoncuyla ilgileniyorum.
Well, I'm just trying to keep busy, taking care of Helen's flat, taking care of her job and her stuff and her friends and that dog rat thing.
Şu an partiyle ilgileniyorum.
Well, I'm sort of busy with the party right now. Fine.
Ben işlerle ilgileniyorum.
I'm taking care of business.
Michael'ı ilk getirdikleri andan beri onlarla ben ilgileniyorum.
I've been with these guys since Michael first came in.
Sadece seninle ilgileniyorum. Şöyle bir etrafında dön bebeğim.
I'm just really into you.
Ben ilgileniyorum.
I am on top of it.
Ama bilirsin ben kızlarla ilgileniyorum.
But you know, you should know that I'm into the ladies.
Peter, ben ilgileniyorum.
Peter, I'm handling it.
Aylardır biraz bile şansı bulunmayan bir çocukla ilgileniyorum.
who doesn't have a chance, not a chance.
Teşekkürler ama ben erkeklerle ilgileniyorum, oğlanlarla değil.
Thanks, but I'm into men, not boys.
Bununla bizzat ilgileniyorum.
I feel it very personally. This way.
İlgileniyorum, ilgileniyorum.
I'm on it. I'm on it.
Arkadaşın olarak ilgileniyorum.
I am genuinely concerned about you as your friend.
- Sadece altı haftadır bu işle ilgileniyorum ve Lady Gaga'nın bu şarkısı kesinlikle hazır olduğum bir şey değil.
- I've only been performing for about six months now, so, uh, Lady Gaga's Born This Way is so just out of my element.
İlgileniyorum. Sonra konuşuruz.
Yeah, talk to you later.
İlgileniyorum, ama şimdilik yıldızın olmadan sahnelemeye devam etmek zorundasın.
So I'm on it. But for now, you're going to have to continue staging without your star.
İlgileniyorum.
Okay, I'm on it.
İlgileniyorum.
I'm on it.
İlgileniyorum.
Yeah, I'm on it.
İlgileniyorum.
- Let me do.
Taşocağında hasta bir kedi var... ben de onunla ilgileniyorum.
So I've been looking after him. It's not a big deal. Go to bed.
Müşteriyle ilgileniyorum.
Mommy, I need money.
- İlgileniyorum.
- I'm on this.
- İlgileniyorum.
- I'm on it.