Illâ tradutor Inglês
128 parallel translation
Bölge müdürümüz Bay Puser, müşkülpesent tiplerdendir, illâ ki her şeyi kontrol etmelidir.
You see, our district manager, Mr. Pusey, is one of those fussbudgety types who likes to check everything.
Kocanızı illâ bulmak istiyorsanız Palmer Hanım özel dedektif tutmanızı öneririm.
If you really want some action on your husband, Mrs. Palmer, I'd suggest you bring in some private help.
Bu çizmeleri gördüm ve illâ almam gerekiyordu.
I-I saw these boots and I had to have'em.
Peki, illâ gideceksen, git bakalım.
All right, move on if you want to.
Aşçı Yüzbaşının illâ kaplumbağa çorbası istediğini söyledi.
The cook says the captain wants turtle soup or nothing.
Böyle bir durumda illâ ki biri kırılır Hal.
In a situation like this, somebody has to get hurt.
Söyleyin ona, kan lekesi illâ öldüğünü göstermez.
Tell her that blood on a hat doesn't mean that Beau's dead.
Banyo yapmak için illâ bir sebebim mi olmalı?
Must I have a reason to take a bath?
Notları vermeden evvel illâ bağış defterine bir bakardı.
And he put in milk glass windows.
Bu hafta sonu illâ da seks hakkında mı olmalı?
Does this weekend have to be about sex?
Hepimiz illâ ki başka bir yönüne dalmıştık.
We obviously all immersed ourselves in different pars of it. I remember Mick pulling me over and saying,
Cesetten kurtulabilirdi ama olmaz, illâ göstermesi gerekiyor.
Could have hidden the body. I don't know... he's got to show off...
Tabii ki herkes yapabilir ama bu illâ yapmaları gerektiği anlamına gelmez.
Well, yeah, anyone can. That doesn't mean that anyone should.
Hem nerede olduğu bilsem bile, bu onun illâ orada olduğu anlamına...
Even if he wasn't not where I knew he was, it could mean...
Phyllis... Partiye katıImak için bu davetiya illâ lazım mı?
Hey, Phyllis, do I need this invite to get into the party?
Ne yani farklı cinsiyetlerde iki insanın akşam 7'den sonra randevulaşması illâ ki randevu mu sayılır?
Two people of the opposite gender can't rendezvous after seven p. m? - It's automatically a date?
Ama sonuçta illâ sınıfta okuyacaksınız diye birşey yok.
But you don't have to go to class to be in class.
Biri arkada olacak illâ.
Someone was always on the back.
Tamam ama illâ bir ara vermemiz mi gerekiyor?
Yeah, but is it important to have a break right now?
Gay barda çalışmak için illâ gay olman gerekmiyor ki.
You don't have to be gay to work in a gay bar.
İllâ kafanızdakini onaylatacaksınız.
So anxious to have your confidence.
İllâ kendi dediği olacaktı.
Always had to have his own way.
Adam, yanında illâ ki para taşımıştır, değil mi?
Sure carried a bankroll, didn't he?
İllâ teknelerle ilgili bir işte çalışması gerekmez.
He doesn't have to be working around boats at all.
İllâ da şapkamın altına bakman mı gerekiyor?
Must you look under my hat?
İllâ ki aklınızda var.
you can, uh, scrub each other off, or, uh whatever else you have a mind to... ( chortles )
Eğer illâ kartını oynamak istiyorsan, Almanların üzerine oyna.
If you must bet, bet on the Germans.
İllâ istiyorsanız 8. Caddeye gidin.
You want any of that, go to 8th Avenue.
- İllâ ki bilmeniz gerekiyorsa bana sarıldı.
- He embraced me.
İllâ kendi dediği olacak!
He's such a control freak.
İllâ bir şey mi görmek istiyorsun?
You want to see something?
İllâ öğrenmek istiyorsan, resmen tahrik olmuştu.
Well, if you must know, she was rather aroused.
İllâ ki de Charlie üzerine olmasa da olur, başka bir konu falan.
It doesn't have to be about Charlie. It could be about something else.
İllâ bizi dışarı attırman gerekiyordu, değil mi?
You had to get us kicked out?
İllâ ki bir tahmin yürütmek zorunda kalsanız?
So if you had to pin it down?
İllâ bilmek istiyorsan, sana bir sürprizim var.
If you must know, I have a surprise for you.
İllâ bir fincan kahve olması gerekmez.
It doesn't have to be a cup of coffee.
İllâ gövde gösterisi yapacaksın!
Having some stupid, macho showdown.
İllâ gövde gösterisi yapacaksın!
Having some stupid macho showdown!
İllâ söylemek zorunda mıyım?
Well, do I really have to say it?
Ben... İllâ bilmek istiyorsan...
I was... i-if you must know...
İllâ ki hepsinin kız olması da gerekmez.
They needn't all be girls, either.
İllâ tüm dünyaya gösteriş yapacaksın!
You had to flaunt it.
İllâ para anlamına gelmiyor.
That doesn't have to mean money.
İllâ bir detektif gibi davranmak zorunda mıydın, Matt?
You had to go and be the detective, Didn't you, matt?
İllâ isim takacaksanız, sosis, yahni gibi isimler takın.
You want to call them something, call them sausage or prosciutto.
İllâ bir şey söylemem gerekiyorsa, bir şey söylemem gerektiğini söylerdim.
You know, I gotta say something, if I could say something here.
İllâ açık açık söyleyeceksem neden mecaz yapmakla uğraşayım?
Why do I bother with these great metaphors if I still have to spell it out?
İllâ kendin olmak zorunda mısın?
You gotta be you. Is that it?
Bu aramalarınız da sıkmaya başladı. İllâ yasadışı bir şey bulmaya takmışsınız.
Yeah, go ahead, search your asses of You ain'going to find squat.
İllâ bana söyleteceksiniz.
You're gonna make me say it.