Imagine tradutor Inglês
28,064 parallel translation
Dönüştüğüm şeyi hayal edebiliyorum.
I can imagine that that is the thing I've become.
Ne demek istediğini ya da bu olduğunda kim olmak istediğim konusunda bir fikrim yoktu.
I couldn't imagine what you meant or who I would be if that happened.
Birinin buna ne olduğunu bilmeden muamele ettiğini düşün.
Imagine someone treating it like that... not knowing what they have.
Bu kadar ağaç görebileceğinizi hayal ediyor muydunuz?
Can you imagine ever seeing so many trees?
Neden ünlü olduğunuzu hayal edin.
Imagine why you're famous.
Aslında Doktor, Büro'nun aylardır sürdürdüğü bir soruşturmanın parçası. O yüzden bir anda çıkıp onu böyle bir yere getirmenizin bizi epey bir şaşırttığını anlamanız gerek.
Actually, the Doctor is part of an ongoing investigation that the Bureau has had underway for months, so you can imagine our surprise when you show up out of nowhere and take her to wherever the hell this is.
Çiçek toplayamayabilirim ama milyonlarcasını hayal edebilirim.
I'll never pick a flower, but I can imagine a million of them.
Her gün sana birinin 15,000 sterlin verdiğini sanmıyorum.
I imagine it's not every day someone hands you 15, 000 pounds.
Bu adamlar, gizliliğe çok önem verirler. Seni bulduklarında, söz veriyorum ki bulacaklar. Sana, hayal bile edemeyeceğin acılar tattıracaklar.
These men take their privacy very seriously, and when they come for you, and I promise you they will, they will inflict levels of pain that you can't even begin to imagine.
Onun diş ve pençeleriyle beynine doğru kazıyarak gittiğini her pençenin zehirli olduğunu hayal et.
Now imagine it with teeth and claws, digging into your brain, each claw tipped with poison.
Beni siz solucanların hayal ettiğinden çok daha güçlü yapacak bir keder buldum.
I've found a grief that will make me stronger than you little worms can imagine.
Birinin buna ne olduğunu bilmeden muamele ettiğini düşün.
Imagine someone treating it like that, not knowing what they have.
Bunu nerede kullanabileceğimi düşünüyorsun?
Where do you imagine that I could use this?
Benden başka hiçbir evladın annesi bu kadar hayal kırıklığına uğramamıştır.
I can't imagine another mother, ever, being more disappointed in her son.
Bunun beni oyalarken olduğunu düşünüyorum.
I imagine it happened while I was being distracted.
- Tahmin edebiliyorum.
I can only imagine.
Siz olmadan ne yaparım hayal bile edemiyorum.
I really can't imagine being here without you.
Evrende bu hayattan daha büyük şeyler var hayal bile edemeyeceğimiz gizli şeyler ve bir yer inançlardan yaratılabilirse, ve bir tanrıça...
There are bigger things in the universe than this life, hidden things we can't even imagine, and if a place can be created from belief, if a goddess...
Bunları hayal edip uygulamaya çalış, tamam mı?
Try and imagine what that might be like, okay?
Hayal et.
Imagine this :
Eminim ki aynı şeyler sizin için de söylenmiştir J'onn J'onnzz. Ama birileri size güvenmeyi seçti.
I imagine the very same thing was once said about you, J'onn J'onzz but someone gave you the benefit of the doubt.
Inferno'yu yaratan Terrigen kazasının daha büyük olanını bir düşünsenize...
Imagine if the Terrigen accident that created Inferno had been bigger...
Harper'ın o kafese girdiğini düşünsene.
Imagine if Harper had crawled in there.
Dana'nın gözüne kalem çektiğini düşünebiliyor musun?
Dana with eyeliner. Could you imagine?
-... birisine o şekilde bak. - Hayır.
- and imagine them melting.
Benim için nasıl olduğunu hayal edebiliyor musun?
Can you even begin to imagine what it's been like for me?
Bak, olayı onun açısından anlayabiliyorum.
Look, I mean, imagine it from her point of view.
İster Jaclyn ister Jackie Black ya da başka daha kaç tane varsa, ya da yoksa bilmiyorum hiçbirinin dövülmeye devam etmek isteyeceğini sanmıyorum.
Well, Jaclyn or Jackie Black or however many of her there are or aren ´ t, I can ´ t imagine any of them would want to go on getting beaten.
Acısını düşünebiliyor musunuz?
Can you imagine the pain?
Babanın karşısında durup, ona bir katil olduğunu itiraf ettirmenin nasıl bir şey olduğunu düşün.
Imagine what it's like to stand across from your father and have him admit that he's a killer.
Bunu düşünebiliyor musun?
Can you imagine that?
Direk olarak bana doğru değil de kafamın arkasına dayamış durumda yani şu an neler olduğunu hayal edebiliyorsan, seni neden aradığımı anlamışsındır.
You know, it's not coming to me, but he's got it pointed at the back of my head right now, so if you can imagine that... that's what's happening, and that's why I'm calling you.
Ama hala hayal edebiliyordum. Gözümde canlandırabiliyordum.
I said, wow, but I could still imagine, like, seeing everything in my head.
Bunu kampa götürdüğümü düşünsene.
Can you imagine if I took this back to camp?
Ormana tek başına girdiğini düşünsene.
Can you imagine going into the jungle by yourself?
Ama yanlış bir şey yapacağını hayal edemiyorum.
But I couldn't really imagine he would do anything wrong.
Ben sadece üzgünmüşüm. Sanırım iyi olmadığımı düşünmek ona fazla gelebilir.
Well, I think it's too much for her to imagine that I could be, you know, unwell.
Eskiden olduğu kişiyle arasında dağlar kadar fark vardır sanırım.
I imagine she's a long ways from the person she used to be.
Aile sahibi olmak, hayal edebileceğim en kötü deneyimdi.
Having a family is the most meaningless experience I could imagine.
Haydi, bizi buradan kurtaracak bir motor hayâl et.
Come on, imagine a motorcycle to get us out of here.
Seni hayâl ettiğin en korkunç şeye dönüştürebilirim annene.
I can turn you into the worst thing you can imagine : your mother.
Şimdi düşünün dünya bir tren yolu olsun, toplum da tren.
Now, imagine that... the world is a train track and society is a train.
Ne kadar para kazanacağımızı hayal edebiliyor musun?
Can you imagine how much money we'll be bringing in?
Fotoğraftaki adamın sen olduğunu hayal et. Düşüyorsun, uçuyorsun.
Imagine you're the man in the picture, falling, flying.
Evet, hayal edebiliyorum.
Yeah, I can imagine, man.
Yani halen öyledir.
And still does, I imagine.
Böyle birisinin bu genetik kusurlarla çocuklara erişimi olduğunu düşünün.
Imagine someone like that having access to children.
Tara ile Joshua'nın ayrılıp ayrılmama meselesini nasıl idare ederdim bilmiyorum.
I can't imagine how I'd handle whether or not Tara is breaking up with Joshua.
Son 12 yıldır Leonard Bailey'nin neler yaşadığını, nasıl bir hayat yaşadığını hayal edemiyor musunuz?
Can't you imagine what this has been like for Leonard Bailey, what his life has looked like for the past past 12 years?
Jacob Appley mi?
I imagine we'll be making an announcement tomorrow.
Manzarayı seyretmek için olduğunu sanmıyorum.
I don't imagine he was enjoying the views.